MHP'nin 1994 Ekim Kurultayı'nda açılış konuşmasını yapan Alparslan Türkeş, konuşmasının son bölümünde Nazım Hikmet'in Kurtuluş Savaşı Destanı'ndan dizeler okumaya başladı..
MHP'liler kulaklarına inanamıyorlardı. Bunca zaman Nazım Hikmet'i vatan haini olarak değerlendiren Ülkücülük eksen mi değiştirmişti?
Kendisine sorulan bu şaşırtıcı değişiklik konusunu Türkeş şöyle cevaplar; 'Bölücü gruplar Türkiye'nin birliği ve dirliğini tehdit ediyor. Ben Nazım'dan İstiklal Savaşı ile ilgili bu şiiri okuyarak Milli Sol'a mesaj veriyorum, onlarla yakınlaşmaya çalışıyorum. Bu şiir Milli Sol'a uzattığımız bir zeytin dalıdır. Milli olan bütün değerleri benimsiyoruz. Nazım'dan şiir okumanın temel sebebi budur.'
Bu şiirin okunmasını ve açıklamayı duyduğumda, 1968'lerden 1980'lerin sonuna kadar ülkücü-devrimci ya da sağ-sol çatışmaları ile heba edilen bir dönemi anımsadım.
O dönemde, egemen ve emperyalist güçlerin daha kolay kullanabileceği ve gerektiğinde provoke edilebilen bir sağcılık-solculuk oluşturulmuş, gençler 'ölümüne' kapıştırılmıştı.
Aradan yıllar geçti. 'Köprülerin altından çok sular aktı...'
Son seçimlerde, solcular, ülkücüler ve milli görüşçüler ve daha niceleri 'akıl almaz' ittifaklarda birleştiler.
Keşke, merhum Türkeş, 'Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür; Ve bir orman gibi kardeşçesine' dizelerini 1970'lerde okuyabilseydi.
Şiirin okunması çok geç kalmıştı, hem de çok geç...

GELELİM BİZİM SOLCU BAŞKANA...
Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt, yerel seçimler öncesinde 'kapalı kapılar ardında' adaylığı en çok tartışılan kişi oldu.
Millet İttifakı'nın adayı olarak belirlendi ama 'ne hikmetse ve nasıl ittifaksa!' İYİ Parti, Odunpazarı'nda kendilerinin de aday göstereceğini açıkladı.
Odunpazarı halkı, tüm ayak oyunlarına, karalamalara rağmen tercihini Kazım Kurt'tan yana kullandı.

'SOLCUYUM, CHP'LİYİM, DEVRİMCİYİM...'
Kazım Başkan'ın seçim sonrası yaptığı konuşma, 'seçilmek için her yol mubahtır' diyen siyasetçilere ders niteliğindeydi.
Başkan 'Biz çalışarak ve iş üreterek ciddi belediyecilik yaptık. Biz 'SOLCUYUM, CHP'LİYİM, DEVRİMCİYİM' diye diye oy aldık. Kimseyi kandırmadık, iki yüzlülük yapmadık,' derken sosyal demokratları gelecek günler adına da umutlandırıyordu.

KENDİSİ DEĞİL KADROSU ELEŞTİRİLEN BAŞKAN..!
Kazım Başkan'a kişisel yönden 'doğrudan' yapılan eleştiri çok azdır. Eleştirilerin büyük bir çoğunluğu çevresindekilerden kaynaklanmaktadır.
Kazım Başkan'ın son günlerdeki bazı atamaları ve projeleri, 'Solcu, CHP'li, Devrimci' ortamlarda yine çok fazla tartışılıyor.
Atananların kişilikleri ile ilgili bir sorun yok. Bu yüzden siyasi yandaşlığın tavan yaptığı bir dönemde, farklı siyasi görüşlere sahip insanlara görev verilmesi 'örnek ve ulvi!' bir tavır olarak bile değerlendirilebilir. Ancak, özellikle 2014 yılından beri 'sadece farklı düşündükleri için' görevden alınan Eskişehir'in en başarılı eğitim yöneticilerinden neden hiç yararlanılmadığı doğrusu çok merak ediliyor?

HEDEF BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BAŞKANLIĞI MI?
'Solcu, CHP'li ve Devrimci' yurttaşların merak ettiği diğer bir konu da Alparslan Türkeş Millet Parkı Projesi.
Merhum Alparslan Türkeş, yıllar sonra Nazım Hikmet şiirini okuyorsa bizim Kazım Başkan da belediye kadrolarına 'Sağcı, MHP'li, Ülkücü' kişileri getirebilir, Alparslan Türkeş Millet Parkı'nı da yapabilir hatta yapmalıdır. Çünkü; bir sonraki Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerini kazanabilmek için 'Solcu, CHP'li, Devrimci' oylar yetmeyebilir.
Kazım Kurt bu hesabı yapıyor olabilir mi? Olabilir. Ancak, 'Dimyat'taki pirinçleri toplayacağım derken evdeki bulgurları kaybetmeyelim!' sözü de unutulmasa iyi olur.