İl kongresinde yeniden seçilerek yoluna devam eden AK Parti İl Başkanı Zihni Çalışkan, geçtiğimiz hafta ES TV'ye konuk oldu.
Programın bir bölümünü izledim.
Detaylarını ise ES Group'a ait Sonhaber, Anadolu ve Yenigün Gazetelerinde çıkan haberlerde okudum.
Haklı olduğu konular var.
Onları yarın yazacağım.
İTİRAF ETMİŞ
Yıllardır AK Parti içerisinde yaşanan kırıp dökülmeleri yazdık.
Partiye daha doğrusu yöneticilere kızıp partiden istifa edenler de veya küstükleri için partinin kapısını çalmayanlar olduklarını söyledik.
Toplumun tümünü kucaklayamadıklarından bahsettik.
Cami avlularında veya bir takım dini kuruluşların yuvalarında siyaset yaptıklarını vurguladık.
Eski il ve ilçe başkanlarının, yönetim kurulu üyelerinin, belediye ve il genel meclisi üyelerinin, belediye başkanlarının aranıp hatırlarının sorulmadığını kaydettik.
İl veya Odunpazarı, Tepebaşı İlçe Başkanlığı koltuğuna oturanların, kendilerinden önce o koltuklarda görev yapanları yok saydıklarını hatırlattık.
Ama bunları biz yazdık, biz okuduk.
Okuması gerekenler okumadı veya okumak işlerine gelmedi.
Birilerinin bırakın üye olmayı partinin kapısından içeri bile girmeye korktuğu yıllarda Osman Yüksel, Fikret Dönmez, Hasan Tuç, Şadi Doğruyol, Ayhan Arslan olmak üzere isimlerini tek tek yazamayacağım kişiler partiyi sırtlayarak başarıya ulaşması için ceplerinden yüklü miktarda paralar harcayarak canla başla çalıştılar.
Bugün kurucu üyelerin kaçını hatırlayıp halini hatırını soran var?
Eğer onlar sahip çıkmamış olsalardı belki bugün AK Parti yerel seçimlerde olduğu gibi Eskişehir'de milletvekili seçimlerinde ikinci, üçüncü parti konumunda olabilirdi.
Zihni Çalışkan'ın bunu anlamış olması önemli.
Ama lafta kalmamalı.
İcraatta da bunu göstermeli.
'GÖNÜLLERİNİ KAZANACAĞIZ'
Atamayla il başkanı olan, geçtiğimiz günlerde de seçimle gelen Zihni Çalışkan, ES TV'de bugüne kadar yapamadıklarını itiraf etmiş!
Yani yukarıda sıraladığım yapmış oldukları yanlışları bir şekilde söylediği şu sözlerle kabullenmiş olduğunu anladım.
'Kendimize ilişkin özeleştiri yaptığımız ve eksik olduğunu değerlendirdiğimiz özellikle bize oy veren arkadaşlarımıza ilişkin gönülleri tekrar kazanmaya onlarla birbirimizi anlamaya devam etmemiz lazım. Biz en çok burada kaybediyoruz. Özellikle milletvekili ve cumhurbaşkanı seçimlerinde oy verenlerin oylarını niye alamadığımızı değerlendirmemiz lazım. O arkadaşlarımız hangi noktada yerelde farklı oy atmayı tercih ediyorlar? Daha önce de hatırlarsınız İl Genel Meclisi'nde biz çok daha fazla oy alıyorduk. Bunu çok iyi değerlendirmemiz lazım.'
'ESKİŞEHİR SOSYAL DEMOKRAT ŞEHİR DEĞİL'
AK Parti seçime girdiği 2002 genel seçimleri, 1999 yılında ise yerel seçimlerde yarıştı.
1999 yılındaki yerel seçimlerde Büyükşehir Belediyesini kıl payı kaçırmıştı. Odunpazarı, Tepebaşı ilçelerini kazandı.
Bunu başaran partinin kuruluşunda emeği geçen başkan ve yönetimlerdi.
Ama o isimlerin sonraki yıllarda tek tek partiden uzaklaşmalarına engel olunamadı.
Merkez ilçedeki belediyeler ile dış ilçelerdeki belediyeleri de tek tek kaybettiler.
Zihni Çalışkan bunun nihayet farkına varmış olacak ki, 'daha çok insanı kucaklamamız lazım. Kendimize ilişkin özeleştiri yaptığımız ve eksik olduğunu değerlendirdiğimiz özellikle bize oy veren arkadaşlarımıza ilişkin gönülleri tekrar kazanmaya onlarla birbirimizi anlamaya devam etmemiz lazım' diyor.
Çalışkan'ın ifade ettiği şu sözlerine katılıyorum.
'Eskişehir sosyal demokrat olan bir şehir değil. Bakın milletvekili sayılarına baktığınızda görürsünüz. Hiç de öyle değerlendirilecek bir şey değil.'
Doğru.
Eskişehir geçmişte yıllarca sağ kesimin kalesi oldu.
Adalet ve onun devamı olan Doğru Yol Partisi her seçimde Eskişehir'de seçimlerden zaferle çıkıp hep birinci parti oldular.
Hatta merkez sağ görüşe sahip 12 Eylül'den sonra kurulan rahmetli Turgut Özal'ın partisi Anavatan Partisi de Eskişehir'de milletvekili seçimlerinde bu başarıyı yakalamıştı.
Yani Eskişehir sağ seçmen ağırlıklı bir kent.
BELEDİYE SEÇİMLERİNDE İSİMLER ÖNEMLİ
AK Parti genel yani milletvekili seçimlerinde üç milletvekili çıkararak birinci parti olma özelliğini koruyor.
Peki, bunu yerelde neden yapamıyor?
Nedeni belli.
Belediye başkanı adayı gösterilen isimler.
Aday tespit seçimleri yapılıyor.
Ancak sandıktan çıkan isimler yerine genel merkeze yakın veya birilerinin torpili ile adaylar belirleniyor.
Böyle olunca yani tabanın istediği isimler yerine dayatılan isimler aday yapılınca taban tepki koyarak AK Partiye oy vermiyor.
5 dönem üst üste Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanlığını kazanan Yılmaz Büyükerşen ile 3'ü üst üste olmak üzere 4 dönem Tepebaşı Belediye Başkanı seçilen Ahmet Ataç, peş peşe iki kez kazanan Kazım Kurt sadece CHP'lilerin veya sosyal demokrat seçmenin oyu ile seçilmiyor.
Yukarıda da yazdım.
Eskişehir merkez sağ ağırlıklı seçmen yapısına sahip.
Buna rağmen Yılmaz Büyükerşen, Kazım Kurt ve Ahmet Ataç girdikleri seçimlerden başarı ile çıkıyorlarsa, sağ seçmenin de büyük oranda desteğini alıyor.
Yani sadece sol değil merkez sağ seçmeninde gönüllerine girebilmeyi başarıyorlar.
Bu da aday faktörünün ne kadar önemli olduğunu gösteriyor.
AK Parti toplumun her kesimi kucaklayacak, sol seçmenin bile gönüllerine girecek belediye başkan adayları bulamaz, sadece kendi zihniyetindeki adaylarla seçimlerde yarışacak olursa 2023'te yapılacak seçimlerde de Yılmaz Büyükerşen faktörü olmasa da yine kazanma ihtimalini çok düşük olarak görüyorum.


* * *

YÖNETİM KADRO DIŞI BIRAKTI DA HOCA MI OYNATTI?
Eskişehirspor kendi evinde Bandırmaspor'u 2-1 yenerek 377 gün, 34 hafta süren utanç ve hüzün serisini sonlandırmasıyla şehirdeki dumanlı hava birden yerini güllük gülistanlık bir havaya bıraktı! Tüm camiada Siyah-Kırmızılı takımın kalan maçlarının hepsini kazanabileceği beklentisi oluştu. Geçmişi ve takımda yer alan futbolcuların 34 hafta galibiyet yüzü göremediğini hemen unuttuk.
Samsunspor mağlubiyetinden sonra takımın başında daha 3'ncü maçına çıkmış Teknik Direktör Cengiz Seçsev'i de birileri eleştiri yağmuruna tuttu.
* * *
Bir örnek vermek istiyorum.
Bir ilkokul öğretmeni okula yeni atanmış ve derse gireceği sınıf belli olmuş.
Sınıfta 30 öğrenci var.
Öğretmen ilk derste çocuklara kendisini tanıtmış.
İkinci gününde sınıf listesinde isimleri bulunan öğrencilerin isimlerini okuyarak ayağa kalkmalarını istemiş.
Nedeni ise öğrencilerini yakından tanımak…
Aradan geçen bir ay sonra öğretmen çocukları tanımış ve onlara ismen hitap etmeye başlamış.
Çocuklarda sınıf öğretmenlerini…
Bir ay boyunca çocuklara ders anlatan öğretmen sınav yapmış.
Sınavda düşük not alan öğrencilerine bir ay boyunca anlattığı konular hakkında eksik kaldıkları konuları bir kez daha özetleyerek anlatarak bilgiyi tazelemiş.
* * *
Takımın başına Altay maçı öncesi gelen Cengiz Seçsev'in takımdaki futbolcuları tam anlamıyla tanıması, performanslarını görmesi, eksikliklerini kapatması iki-üç hafta da mümkün olabilir mi?
Öğretmen örneğini verdim.
Öğretmen çocuklara bir ay ders anlatıyor. Daha sonra sınav yapıyor.
Cengiz Hoca'da futbolcuları daha yakından yeni yeni tanıyor. Antrenmanlarda gördüğü eksiklerini onlara anlatarak, hatta uygulamalı göstererek tekrarlamamaları konusunda uyarıyor.
* * *
Eskişehir dışından gelen Mustafa Özer'e 16, İlhan Var'a 13 maç sabreden taraftarın Eskişehirli bir hocayı daha 3-4 hafta içerisinde eleştirmesini hangi akılla hangi mantıkla izah edebiliriz…
Bir kere Cengiz Hoca'nın elinde ne Mustafa Özer'in kadrosunda yer alan İbrahim Sissoko, Kamal İssah, Cemali Sertel, Mehmet Feyzi Yıldırım, Kıvanç karakaş, Mete Demir ne de İlhan Var'ın dönemindeki Ekrem Kılıçarslan, Bilal Ceylan gibi önemli oyuncular var.
Cengiz Hoca tabiri caiz ise TRT Çocuk korosunu yönetmeye çalışan usta ama çaresiz bir maestro durumunda…
Yani tam anlamıyla bir enkazın altına girme yürekliliğini gösteren Cengiz Seçsev, bu takımı yeniden ayağa kaldırmanın mücadelesini veriyor.
Elindeki sihirli değnek yok ki bir anda her şey yoluna girsin…
İl dışından gelen hocalara göstermiş olduğumuz sabrı Eskişehirli teknik direktörlere lütfen çok görmeyelim.
Başkan Mustafa Akgören ile Yönetim Kurulu üyeleri başta olmak üzere yüreğinde bir parça Es Es sevgisi taşıyan herkes Cengiz Seçsev'in alacağı radikal kararlara destek vermek zorunda…
***
Ne yazık ki hepimizde kronik hale gelen bir hastalık var…
Ne zaman Eskişehirspor'un başına Eskişehirli bir hoca gelse, birkaç hafta geçmeden istenilen sonuçlar alınamadığında başlıyoruz arkasından teneke çalmaya.
Şimdi sormak istiyorum; Mustafa Özer, İlhan Var dönemindeki başarısızlıklara neden ses çıkarmadınız?
Neden onların döneminde alınan başarısızlıklara teneke çalmadınız?
* * *
Birde birileri çıkmış, 'sezon sonunda bu takımdan ayrılacak futbolcuları niye oynatıyorsun?' diyorlar.
Onları kadro dışı bırakmak teknik direktörün yetkisinde değil.
Yönetim o futbolcuları kadro dışı bıraktı da Cengiz Hoca inadına mı oynatmaya çalışıyor?
Beyler o soruyu Cengiz Hoca'ya değil başkan ve yönetim kuruluna sorun.


* * *

KÜÇÜK FUTBOLCULAR EFSANELERİ ÖRNEK ALACAKLAR
Eskişehir Alt Yapı Derneği yöneticileri Kanlıkavak'taki tesislerin girişine 'Unutulmayanlar' köşesi oluşturmuş.
Tesislere gidip görmedim.
ES TV'de moderatörlüğünü yaptığım 'ES SPOR' programının yorumcusu Osman Cemoğlu ile en kısa zamanda Kanlıkavaktaki Alt Yapı Derneğine giderek ziyaret etmek için sözleştik.
Alt Yapı Derneği yöneticileri tarafından Kanlıkavak'taki tesislerin girişinde oluşturulan 'Unutulmayanlar' köşesinin fotoğraflarını görünce, gözümüm önünden Eskişehirspor'un o efsane futbolcuları tek tek gelip geçti.
Anadolu'da devrim yaratan, fitili ilk ateşleyen ve yılladır Beşiktaş, Fenerbahçe, Galatasaray gibi takımların korkulu rüyası haline gelen Eskişehirspor'un o efsane takımın futbolcularının elde ettikleri başarıları hatırladım.
Çok duygulandım.
Bugün özellikle genç nesillere sorduğumuzda isimlerini hatırlayamadıkları efsane takımın fotoğrafları ile Türkiye'ye örnek olmuş futbolcularının fotoğraflarını asmışlar.
Düşünenleri yüzlerce kez kutluyorum.
O tesisler Siyah-Kırmızılı takımın efsane futbolcusu ve 53 kez Türk Milli Takımın formasını giymiş olan İsmail Arca ile arkadaşlarının öncülüğünde kuruldu.
O tesislerde antrenman yapan geleceğin futbolcuları, her gün idmana çıkmadan önce efsanelerin fotoğraflarına bakarak, onların elde ettikleri başarıya ulaşabilmenin hayalini kuracaklar.
Keşke o fotoğraflar Eskişehirspor tesislerinde de asılmış olsaydı da, bugün siyah-kırmızılı formayı sırtlarına giyen futbolcularda, geçmişte o formaları kimler giymiş öğrenselerdi.
Vakit geçmiş değil.
Alt Yapı Derneği yöneticileri bunu yapabiliyorsa, Eskişehirspor yönetimi daha iyisini yapabilir.


* * *


ÇOCUK YAŞADIGINI ÖGRENİR
Eğer Bir çocuk sürekli eleştirilmiş ise Kınama ve ayıplanmayı öğrenir
Eğer Bir çocuk alay edilip aşağılanmış ise Sıkılıp utanmayı öğrenir
Eğer Bir çocuk kin ortamın da büyümüş ise Kavga etmeyi öğrenir
Eğer Bir çocuk devamlı utanç duygusuyla eğitilmiş ise Kendini suçlamayı öğrenir
Eğer Bir çocuk hoşgörü ile yetiştirilmişse sabırlı olmayı öğrenir
Eğer Bir çocuk desteklenip yüreklendirilmiş ise kendine güven duymayı öğrenir
Eğer Bir çocuk övülmüş ve beğenilmiş ise Takdir etmeyi öğrenir
Eğer Bir çocuk hakkına saygı gösterilerek büyütülmüş ise Adil olmayı öğrenir
Eğer Bir çocuk güven ortamı içinde yetişmiş ise İnançlı olmayı öğrenir
Eğer Bir çocuk kabul ve onay görmüş ise Kendini sevmeyi öğrenir
Eğer Bir çocuk ailesi içinde destek ve arkadaşlık görmüş ise Dünyada mutlu olmayı öğrenir
Kısaca biz ne isek çocuk o olur…
(alıntı)