Yaşamakta olduğumuz korona salgını, hastalıklar dahil çeşitli olumsuz koşullara karşı ilk koruyucunun vücudumuzun kendi bağışıklık sistemi olduğunu, güçlü bir bağışıklığa sahip olmak ve sağlıklı bir yaşam sürmek için en önemli desteklerden birinin de yeterli ve doğru beslenmek olduğunu çarpıcı bir şekilde hatırlattı. Bir insanın yüksek düzeyde akıl ve ruh sağlığına sahip olması ve vücudunun gerekli bütün fonksiyonları düzgün bir şekilde yapabilmesi için yeterli ve doğru beslenmenin katkısının büyük olduğu çoğunlukla kabul edilmekle birlikte, sanırım yaşama tutunmadaki faydasının bu derece önemli olabileceği birçok kişi tarafından bilinmemekte ya da fazla önemsenmemekteydi.
GİZLİ AÇLIK
Gıdalarda esasen bulunması gereken besin öğelerinin, özellikle de mutlak gerekli olanlardan bazılarının eksik olması ya da normalde olması gerekenden daha az oranlarda bulunması halinde, bu ürünlerle beslenen kişilerde gizli açlık oluşabilmektedir. Bu durumda vücut direnci düşebilmekte, hastalıklara ve çeşitli olumsuz koşullara normale göre daha zayıf hale gelebilmektedirler. Bu eksikliklerin, çeşitli kimyasal ürünler, takviyeler vb. ek maddelerle karşılanması yerine, gıda maddelerinin bünyesinde olmasını sağlayarak yani doğal bir yoldan gidermek en doğrusu, en faydalısıdır. Gerek insanlar, gerekse hayvanlar için besin maddelerinin elde edildiği kaynakların en önemlisi bitkilerdir. Bitkiler hava, su ve bir kısım elementleri kullanarak, önce kendilerini büyütüp yetiştirecek besin maddelerini meydana getirir, sonra diğer canlıların yararlanacağı besin öğelerine sahip tane, meyve, yumru, yaprak vb. ürünlerini oluştururlar.
İHTİYACA YÖNELİK
Bitkisel ürünler ister tarlada, ister bahçede, ister serada üretilsin esas kaynak 'topraktır' ve bir insanın sağlıklı, dirençli, verimli bir yaşam sürmesi için gereken beslenmeyi sağlayacak birçok maddenin oluşturulması, bir anlamda bitkisel ürünler aracılığıyla, topraktan sağlanmaktadır. Bunları sağlayabilmesi için toprakların fiziksel, kimyasal, biyolojik özellikleri ve verim güçleri yeterince yüksek olmalıdır. Bunu sağlayabilecek faktörlerin başında toprakların organik madde içeriği gelmektedir. Ancak topraklarımızın %99 kadarında organik madde oranı olması istenen %3 düzeyinin altındadır. Üretim için ağırlıklı olarak mineral gübreler kullanılmakta, bunların neredeyse tamamı yüksek verim hedeflenerek bitkilerin makro besin ihtiyacını karşılamaya yönelik olarak seçilmekte, önce bitkiler için gereken, sonrasında bu bitkileri tüketen insanlar veya hayvanların sağlığı için büyük öneme sahip mikro veya iz elementler dikkate alınmamaktadır.
CİDDİYE ALMALIYIZ
Çeşitli hastalıklara ve stres verici olumsuzluklara daha dirençli ve daha sağlıklı olmamıza büyük fayda sağlayabilecek olan besin öğelerimizi olabildiğince eksiksiz ve doğal bir yapıda almamızı sağlayacak ürünlerin yetiştirilmesinin önemini bugün, daha öncesine göre çok daha fazla ciddiye almamız gerekmektedir. Ancak topraklarımızın verimli ve insan sağlığına yarar sağlayan kalite özellikleri yüksek ürünler verecek düzeye getirilmesi ve korunması üreticilerimizin kendi ekonomik güçleriyle başarılamayacak büyüklükte bir iştir. Diğer yandan bir kısım üreticinin sahip olduğu teknik bilgi ve deneyim de yetersizdir. Başarılabilmesi için yurt çapında yürütülecek özel bir program ve destek gerekmektedir.
ETKİLİ PLANLAMA
Ülkemiz, bu gün için yeterli miktarda gıda maddesi ve ham maddesini ve özellikle de halkının günlük beslenmede kullandığı temel gıda maddelerini yeterince üretebilme olanağına sahip şanslı ülkelerden biridir. Kıtlık, açlık sorunumuz bulunmamakta, üretiminde yetersiz kaldığımız tarım ürünlerini ithal etme olanağımız bulunmaktadır. Ancak bunların eksikliğinde, temin etme güçlüğüyle karşılaştığımızda zor duruma düşmemek için de tedbirli olmamız gerekmektedir. Yaşamakta olduğumuz hastalık salgını, dünyaya birçok olay bakımından öncelikleri yeniden belirlemenin, gelecek için etkili, uzun vadeli planlamalar yapmanın ve hazırlıklı olmanın mutlak gerekli olduğunu göstermiştir.