Bir sezonun evinde en çok kaybedeni ile deplasmanda en fazla kazananı karşı karşıya geliyordu. Doğal olarak kadro kalitesiyle, istatistikleri ile tüm göstergeler Eskişehirspor'un galibiyetini gösteriyordu. Fakat bu sene kendi sahasında çok puan kaybeden takımızın vefakar ve cefakar taraftarı, Türkiye'nin en iyi maraton ve en iyi kale arkası tribünleri seçilen, kilometrelerce yolu hiç üşenmeden giden, maddi ve manevi her türlü fedakarlığı yapan, çoluğunun ve çocuğunun rızkından keserek yollara düşen ve takımının yanında yine yer alan taraftarımız, rakip taraftarın üç katı kadar tribünlerde yerini alınca, birden bire tüm dengeler yine tersine döndü ve biz ev sahibi, rakip takım ise misafir takım oluverdi. İşte deplasmanfatihi olan takımımız avantajını da rakibine böylece kaptırmış oldu. Yoksa biz bu Denizli'yi evire çevire yenerdik.
Futbolcularımıza gelince uzun uçak yolculuğu yormuş olmalı ki, saha da pek varlık gösteremediler. Yönetim bu tür uzun deplasmanlara futbolcularımızı maçtan iki üç gün önce götürüp, Pamukkale'nin termal tesislerinde kampa almış olsaydı oyuncularımız 'Jetlag' olmazlardı. Kritik haftalara girdiğimiz bu zamanlarda buna benzer hatalar yapmamak gerekiyor.
Peki bundan sonra ne yapalım
Dün oynanan maçlardan sonra Denizlispor yenilgisinin bize nelere mal olduğunu hep birlikte gördük. Artık kafa ve mental olarak Play-Off'lara hazırlanmak. Yorgun olan futbolcularımızı dinlendirmek,sakat olanların tedavisi yapmak, ceza sınırına gelenleri aradan çıkarmamız gerekir. Matematiksel olarak hala direk çıkma şansımız olsa da,bazı gerçekleri kabul etmek gerekiyor. Anladık ki bazılarımız ısrarla Play-Off'dan çıkmak istiyor. Tabi çıkabilirsek! Ama taraftar da bazı şeylerin farkına vardı.Artık sorumluluk futbolcuların omuzlarına bindi.
Şu ana kadar tek kusursuz giden taraftar için Play-Off demek yeni bir yolculuk demektir. Boluspor'la 18 Mayıs 2008 tarihinde oynadığımız Süper Lig'e yükselme final maçından dönerken bulunduğu otomobilin takla atması sonucu ağır yaralanan ve bitkisel hayata giren 21 yaşındaki Ali Özer kardeşimizin başına gelenlerin, kendisinin de başına gelebileceğini bilmek demektir. Bütçesine ek bir maliyet, çoluğunun çocuğunun nafakasından kesmek demektir. Çalışıyorsa ailesiyle geçireceği iznini Eskişehirspor'a ayırmak demektir. El emeği ve göz nuru ile ekmeğini kazanıyorsa, bundan fedakarlık yapmak demektir. Uykusuz geceler, sağlıklarını tehlikeye atmak demektir. Kısacası Play Off'lar onlar için kahır demektir, acı demektir. Onları birazcık anlasaydınız o gün Denizli'ye sahayı dar eder, onları da bu eziyetten kurtarırdınız. Çünkü onlar bunu hiç hak etmemişlerdi.