Bitmez tükenmez bir hazine gibi düşünülerek adeta sömürülen ve büyük bir kısmına karşılığı verilmeyen, gereken itina gösterilmeyen ya da pek önemsenmeyen on binlerce dönüm toprağın verim gücünü yavaş yavaş kaybettiği, sıkça değindiğim konular arasında yer alır.Toprağın verim gücündeki kayıp yüksekse bunu eski haline getirmek kolay değildir. Ancak ciddi, planlı, düzenli bir şekilde uygulanacak çalışmalarla başarılabilir. Zamanında maliyeti az ve kolay yapılabilecek uygulamalarla toprakların gücünü muhafaza etmek hatta daha da verimli hale getirmek mümkünken bunu yapmayanlar, şimdi aynı topraklardan eskiden aldıkları verimi elde edemediklerini, verim kayıpları yanında ürünlerinin kalitesinde de düşüşler olduğu için kazançlarının azaldığını belirtmektedirler. Ancak bunlar arasında zararın neresinden dönülürse kardır, şimdiden itibaren toprağıma özen göstereceğim diyenlerin sayısı hala çok yetersizdir. Hele bu yönde kararlı olup, bilgilenmek isteyenlerin sayısı çok daha azdır. Her yıl ektiği üründen yüksek verim elde etmek doğal olarak her üreticinin birinci hedefidir. Buna ulaşmak için toprakların da bitkilere iyi bir büyüme ve gelişme ortamı sağlaması büyük bir öneme sahiptir. Toprağın kolay işlenebilir, kolay ısınabilir olması, suyu iyi sızdırabilmesi ve içinde tutarak bitkilerin yeterince kullanmasına olanak sağlaması, iyi bir havalanmaya sahip olması, bitki besin maddelerinin yıkanma vb. yollarla kaybedilmesini engelleyici ve mikroorganizma faaliyetinin iyi olmasını sağlayıcı özelliklerde olması ; bitkilerin büyümesi ve gelişmesi için, yüksek verim ve kaliteli ürün verebilmesi için, olumsuz çevre koşullarına ve hastalıklara mukavemet gösterebilmesi için en uygun ve istenen özelliklerdir. Üreticilerin ektiği çeşitten yüksek verim ve kaliteli ürün elde edebilmesi ve verdiği gübrelerden yüksek performans sağlayabilmesi için, toprakların bahsedilen bu özelliklerin hepsine, en azından çoğuna sahip olması gerekir. Toprakların verim gücü ilk başlarda bu toprağın oluştuğu ana materyale bağlı olsa da zamanla üreticinin yaptığı işlemeler, uyguladığı tarım sistemi, yetiştirdiği ürünler, verdiği bitki besin maddeleri, toprağın organik madde miktarını ve mikroorganizma faaliyetini etkileyen uygulamalarına çok daha bağlı bir hale gelmektedir. Toprak verimliliğine en etkili faktörler arasında en önde gelenlerden birisi organik maddedir. Adeta insanda kan ne ise toprakta organik madde odur. Organik madde sağlamak için toprağa uygun miktarda, doğru zamanda, gerektiği şekilde işlem görmüş hayvan gübreleri (büyükbaş, küçükbaş, tavuk vb.) veya kompost verilebilir, yeşil gübreleme uygulaması yapılabilir ya da toprak düzenleyici maddeler verilebilir. Bunlar arasında son yıllarda adları sıkça duyulmaya başlayan leonardit, zeolit, gidya, hümik asit gibi maddeler doğru oranlarda kullanıldıklarında toprakların verim gücüne önemli destek sağlayabilmektedirler. Bunların (veya benzerlerinin) bazısı toprakta suyun ve bitki besin maddelerinin tutulmasını sağlar, besin maddelerinin topraktan yıkanarak kaybedilmesini engeller. Bazısı bu özellikleri yanında çeşitli bitki besin maddelerini de içerir, tohumun çimlenmesine ve kök gelişmesine fayda sağlar, mikroorganizma faaliyetinin artmasına katkı yapar ; bazısı bitkilere zarar verebilen ağır metallerin bitkilere girmesini engeller. Bu gibi maddeler kendi başlarına veya birlikte kullanılabilir. Bunun yanı sıra bu maddelerin bazıları, kimyasal gübrelerde dolgu maddesi olarak da kullanılabilmekte ve böylece bu tür gübrelerin faydasını çeşitlendirmektedir. İçinde bitkilerin en çok ihtiyaç duydukları besin maddelerini uygun oranlarda bulunduran bir gübrede aynı zamanda toprak özelliklerini iyileştirecek maddelerin olması önemli bir avantajdır. İyi bir ürün için ilk şart doğru çeşit ve bu çeşidin istediği besin maddelerini veren doğru gübre seçimi olarak kabul edilirse, tohumun ve gübrenin içine atıldığı, bitkilerin bağrında yetiştiği toprak ananın güçlü olması için gerekenlerin yapılması ilk şarttan da önce gelir.