İş mahkemelerinin kuruluş, görev, yetki ve yargılama usulünü düzenleyen İş Mahkemeleri Kanunu Tasarısı, TBMM Genel Kurulunda kabul edilirken bu köşeden ciddi itirazlarımız olmuş ve şunları yazmıştım; 'Çalışma Hayatında birçok yenilik ve değişiklik getiren yasa kimseyi ilgilendirmiyormuş gibi gayet normal bir süreçte yasallaştı. Özellikle şimdi olayın vehameti daha iyi anlaşılınca mırın kırın yapmaya çalışan işçi temsilcisi sendikalarında hiçbir şey olmamış gibi bir hava vardı. Ne bir ses ne bir seda! Her konuda olduğu gibi bunda da maşallah rahatlarını bozmaya niyetleri yoktu ve bozmadılar da!
Kanun ne diyordu; İşçi kıdem, ihbar gibi tazminat ve fazla mesai, yıllık izin gibi ücret; işveren de alacak ve tazminat kalemleri için dava açmadan önce arabulucuya başvuracak.
İşçi veya işverenin iş ilişkisi kapsamında birbirlerine hakaret etmekten kaynaklanan ya da işçinin iş yerindeki işverene ait mal ve malzemelere zarar vermesinden doğan tazminat talepleri de dava açılmadan önce arabulucuya götürülecek. Sonuç arabulucuya başvurulmadan dava açılırsa herhangi bir işlem yapılmaksızın dava, dava şartı yokluğu nedeniyle mahkemelerce dava usulden reddedilecek!! Neden şimdi böyle bir yasa? Gerçekten 'yargı yükünü hafifletmek' için mi? Gerçekten 'davalar yargıda uzun sürdüğü' için mi?
Yoksa, işçiler açtıkları davaların yüzde 98'ni kazandıkları için mi?
Günümüzdeki gerçeğin en çarpıcı yönü bu. Yüzde 98'ini kazanıyorlar.
Şimdi 'zorunlu arabuluculuk' demek, işçinin hakkını sulandırmakla eş anlamlı'
İşçilerce söz konusu hak kayıpları hala tartışılırken şimdi de aynı olay Tüketici Mahkemelerinin ve tüketicilerin başına gelecek gibi gözüküyor!
Durum şudur ki ;30.05.2019 Tarihinde, Cumhurbaşkanı tarafından kamuoyuna açıklanan Yargı Reformu Stratejisi Belgesi ile Tüketici uyuşmazlıkları gibi alanlarda arabulucuya başvuru konusunun dava şartı olarak planlanması ile, Adalet Bakanının, tüketici uyuşmazlıklarında arabuluculuk sisteminin uygulanması konusunda çalışma yürüttüklerini belirterek, 'Bir arabulucuya bu kapıyı açacağız yaklaşımı tüketicilerin görüş ve önerileri alınmadan kurgulanan metinlerdir. Bunu Öngören Tüketici Örgütleride konuyu masaya yatırıp kamuoyuyla paylaştılar; 'Zorunlu arabuluculuk uygulaması, 'hızlı' ve 'ücretsiz' olması gereken tüketici yargılamasında süreyi tüketici aleyhine uzatacak, bu durum tüketicinin hak arama eğilimine büyük zarar verecektir.

Tüketici uyuşmazlıklarda zorunlu arabuluculuk, bir yandan kamu sağlığını yakından ilgilendiren çok çeşitli tüketici uyuşmazlıklarında gizliliğe neden olacak öte yandan tüketicinin temel ve evrensel tüketici haklarından biri olan bilgilenme hakkının da kullanılmaz hale getirecektir.

Bu nedenlerle tüketici uyuşmazlıklarında zorunlu arabuluculuk uygulanmasına yönelik yapılan çalışmalar uygulamada olumsuz sonuçlar doğuracak olup buna ilişkin görüş ve endişelerimizi kamuoyunun dikkatine sunuyoruz.
Tüketici uyuşmazlıklarında, taraflar arası uzlaşmanın sağlanması yönünde; avukatlık kanununda, ön inceleme aşamasında, dava öncesi satıcı ve sağlayıcıya tüketici örgütleri aracılığı ile gönderilen yazılarda ve tüketicinin bilgilendirme ve talebinde arabuluculuğa benzer sistem işlemekte ve uygulanmaktadır.

6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki kanunun işlevini gölge düşürecek olan ve kanun ile tüketiciye tanınmış hakların arabuluculuk masasında pazarlık konusu yapılacak olması; Tüketiciler olarak hiçbir şekilde kabul etmeyeceğimiz, tüketici uyuşmazlıklardan kaynaklı arabuluculuk sistemi Çok geç olmadan ve uygulama çalışmaları gündemden kaldırılmalıdır.'
Gündemden kalkar mı bilmem ancak etkin bir mücadele verilmezse işçilerin yaşadığı muazzam hak kaybının tüketiciler içinde yaşanacağını söylemek zor değil!...