Toplumsal gündemimizin ana konusu 'bayram' ve 'virüs' olunca, KESİT köşesinin bugünkü konusu da kendiliğinden oluştu…
Olağanüstü günlerden geçiyoruz. Bütün dünya gibi ülkemizi de etkileyen Covid- 19 Salgınının önünün ne zaman alınacağı belirsiz…
Bu bağlamda yaşadığımız 'Salgın süreci' bize şunu gösterdi/ gösteriyor: Yaşamımız eskisi gibi sürüp gidemez…
Bu bağlamda salgın sonuçlarını salt 'fiziksel sağlık' açısından değil, aynı zamanda 'sosyal sağlık' açıdan da irdelememiz gerekiyor.
Öyleyse öncelikle 'yarına yoğunlaşmak' durumundayız. Elbette dünden ders çıkararak ve bugünleri de çok iyi çözümleyerek…

BAYRAMLARI 'BAYRAM' YAPAN…
Sözcük anlamında 'sevinç ve eğlence' yüklü olan bayramlar, toplumsal yaşamda görülen 'özel' günlerdir.
Yani bayram hoşgörüdür, sevecenliktir, içtenliktir, sıcaklıktır, barıştır…
Bayram tatlı dildir; itici ve ayrıştırıcı dil kullanmaz…
Sözün özü; 'sevincin, mutluluğun ve birlikteliğin simgesidir bayramlar.'
İnsanoğlunun toplu yaşam sürecine geçtiği uzun yıllar öncesinden beri kutlanıp gelen 'bayram geleneği', zamanla 'dinsel bayramlar' ve 'ulusal bayramlar' olmak üzere iki farklı biçem özelliği kazanmıştır.
Bir dinin inanç kuralları üzerine oluşan dinsel bayramların özellikleri; 'koşulsuz teslimiyet, korku/ dua, ibadet, kurban, ikram, korku/ saygı, sevgi, sevinç, eğlence vb…' kavramların bir bireşimi olarak özetlenebilir.
Bir milletin/ ulusun ya da etnik topluluğun yaşam tarzı üzerinde oluşan ulusal bayramlar ise 'onurlanmak, hamaset, özgüven, efsane, coşku, görkemli/ şaşalı törenler, şiir, dans…' kavramlarının bireşimi olarak tanımlanabilir.
Günümüzde hemen her toplumda, 'dinsel bayramlarla ulusal bayramlar arasında 'çelişkili yaklaşımlar' yaşanmaktadır…'
Bayram olgusunun evrensel bağlamda yarattığı temel bir çelişki ise: 'Her dinsel bayramın kendisini diğer dinsel bayramlardan; her ulusal bayramın da kendisini diğer ulusal bayramlardan 'daha üstün olduğunu' varsaymasıdır…'
Bu çelişkili durumlar doğal olarak, 'Dinler (mezhepler) ve uluslar (etnik topluluklar) arasındaki farklılıkları ayrıştırıcı/ kışkırtıcı sonuçlar yaratmaktadır…'
Çağımızda artık bilimsel akıldan beslenen gönüller istiyor ki: ' Barış Bayramı, Emek Bayramı, Demokrasi Bayramı, Özgürlük Bayramı, Sanat Bayramı, Sevgi ve Dostluk Bayramı vb bayramların sıcaklığı sarsın dünyamızı…'

VİRÜSLER, EN SİNSİ ASALAKLARDIR…
Doğal yaşamın temel unsurlarının 'hava, su, toprak ve ateş' olduğunu biliyoruz. Bu doğal unsurların gizemli bireşiminin ürünüdür canlılar…
'Asalak' ya da 'parazit' dediğimiz canlılar ise: 'Diğer bir canlının üzerinde veya içinde yaşayan canlılardır…'
'Asalaklar' deyince de; 'kurtçuklar, mantarlar, mikroplar, bakteriler, virüsler…' akla geliyor.
Günümüzün bilimsel verilerine göre, asalaklar içinde en küçük ve en zor görülebileni yani 'en sinsi olanı virüslerdir…'
Ama yine biliriz ki, 'doğa kendi virüslerini doğal denge kuralları içinde kontrol altına alır…' Yeter ki insanoğlu doğanın dengesini bozmasın… Ve yeter ki insanoğlu bilimin ve aklın gücünü doğayı korumak ve geliştirmek için kullansın…

*****

Esas sorun, toplumsal yaşamı virüslerden korumakta…
Madem 'insanlar belli kurallar çerçevesinde birlikte (toplum halinde) yaşamak zorundadırlar…'; öyleyse 'demokratik toplumsal yaşamın temel unsurları olan 'eşitlik, özgürlük ve barış' değerlerini korumak ve geliştirmek zorundalar…'
Çünkü özellikle son yıllarda demokratik toplumsal yaşam üzerine üşüşen; 'Emperyalizm, faşizm, diktatörlük, terörizm, savaş, fanatizm, gericilik, dincilik, ırkçılık, etnikçilik, cinsel ayrımcılık vb virüsler', o denli bulaşıcı ve ölümcül olmaya başladılar ki…
'Korku ortamı otokrasinin beşiğidir…' özsözü boşuna söylenmemiş…
Yani 'Pandeminin yarattığı panik ortamı; baskıcı ve gerici popülist diktatörlük sistemlerinin kucağına düşmemizi kolaylaştırabilir…'
Nitekim güncel veriler, dünyamızdaki otoriter, lafazan ve uçuk liderlerin havalarının yükseldiğini gösteriyor…
Örneğin ülkemizde ekonomik alanlarda 'Salgın normalleşiyor…' çılgınlığı pompalanırken, demokrasi alanında Tek Adam Sisteminin karanlığı daha da koyulaşıyor…

BİLİM, DEMOKRASİ VE SANAT DİLİ…
RTE/ AKP/ MHP İttifakı, Covid- 19 Salgını sırasındaki söylem ve eylemlerini virüsten çok muhalefete saldırmaya ayırıyor. Kendilerine karşı olan herkese ve tüm muhaliflere karşı 'sanal olarak üretilen komplo teorileri' ortalıkta fink atıyor…
'Sevincin, mutluluğun ve birlikteliğin simgesi' olan şu bayram günlerinde bile; demokrasi virüslerinin kullandıkları 'ayrıştırıcı ve aşağılayıcı çatal dil', gönülleri karartıyor…
Sabahın bir sahibi olmalı artık; umutla, neşeyle, taze, yepyeni bir dille konuşan…
O aydınlık dil, 'Bilimin doğruluğunu, demokrasinin iyiliğini ve sanatın güzelliğini konuşmalı…'
O güzel dili kullananlar bilirler ki, 'Her türlü virüsü etkisiz duruma düşürecek en güçlü ilaç, bilim ve demokrasidir…'
Ve virüslerin yok olacağı sağlıklı bayramlarda yaşanacaktır en güzel sevinçler, mutluluklar, birliktelikler…
Sağlıkla, sevgiyle, dostlukla, umutla…