Heraklitos'a göre,
'Aynı ırmakta iki kere yıkanılmaz…'
Diyalektiğin temel savlarından birini anlatıyor bu söz…
2 bin 500 yıl önce söylenmiş…
Ve hala geçerli…
Her şey değişiyor…
Her nesne, her varlık…
Metafizik nasıl var olanı ve öylece kalanı anlatıyorsa,
Diyalektik de, hareket eden düşüncenin ve değişen şeyin hikayesini anlatıyor…
Ben, bu yazıyı yazdıktan sonra eski ben olmayacağım, sen de bu gazeteyi okuyup bitirdiğinde eski sen olmayacaksın…
Peki yalnızlığımızın, tek başınalığımızın değişmeyen görüntüsünün hikayesini nereye koyacağız?
İnsanlar, toplumlar, dünya hiç durmadan ama hiç görülmeyen, ayırt edilemeyen bir hızla nasıl değişiyor ve farklılaşıyorsa, kendi hayatımız içindeki yalnızlığımızın düşüncelerimizi değiştirdiğini nasıl anlayacağız?
Yalnızlığın diyalektiğinde gezinmekle, tuzlu kurabiyenin tarifini hatırlamaya çalışmak arasında çok fark var mı acaba?
öööööö öööööö
Modern dünya,
İnsanları giderek daha yalnız, giderek daha acımasız hale getiriyor…
Jelatin kağıtlarına bürünmüş, zevk düşkünü, şımarık ve tembel insan suretlerinin kendi yaşamlarına bile acımayan cehaletlerinin hesaplarını hep birlikte ödediğimiz bir çağda yaşıyoruz…
Kendi cehaletinin bile farkında olmayan bireylerin, diğerlerine kabul ettirmek istedikleri üstünlükleriyle uzayıp giden rekabeti yaşıyor dünya…
Cehalet rekabet halinde…
Ve modern dünya, kendi çaresizliğine aldırmayıp, bizim yalnızlığımıza doğru uzatıyor ince, kemikli parmaklarını…
Oysa yalnızlık hiç değişmiyor…
Hiç gelişmiyor,
Hiç başkalaşmıyor…
Ağladığımızda ve güldüğümüzde,
Uyurken ve uyanıkken,
Yürürken ve dururken,
Varken ve yokken…
Yalnızlık, hep aynı yalnızlık…
öööööö öööööö
Gerçekten de,
Aynı ırmakta iki kere yıkanabilme şansımız yok…
Her şey, hiç durmadan kımıldıyor, hareket ediyor ve değişiyor…
Sabah okula gönderdiğiniz çocuğunuzun eve döndüğünde küçücük bir parça da olsa değişmediğini mi sanıyorsunuz…
Ya da zaman,
Doğduğumuz andan, hatta anne rahmine düştüğümüz andan itibaren zaman bizi, mutlak olana itelemeye başlamıyor mu?
Hayatı bu kadar karmaşık hale getirmemek elimizde mi acaba?
Bir su sineği gibi ve kadar yaşamak…
Bir gün…
Sabah doğup gün batımında yok olmak…
Birçoğumuzun yaptığı gibi…