Selanik'te atmaya başlayan bir yürek, bir özgürlük savaşçısı, olağanüstü bir insan.
57 yıllık kısa denilebilecek bir yaşam ama yüzyıllarca sürecek bağımsız bir Cumhuriyet.
Ulusunun bağımsızlığı ve kalkınması için adanmış tam 57 yıl.
Doğu cephesinin ayazları, Çanakkale- Anafartalar'da süngü savaşları, Sakarya'da uykusuz kanlı günler.
Kocatepe'nin, Büyük Taarruz'un inanılmaz insan üstü yönetmeni.
Ülkemize saldırıp bizi yok etmek isteyenlerin geride bıraktıkları için 'Onlar artık bizim misafirimiz' diyecek kadar insan.
Kenya'dan Cezayir'e kadar sömürgecilere karşı mücadele eden uluslara örnek bir devrimci…
'Yurtta barış, dünyada barış' diyecek kadar barışçı bir asker.
Sabahlara kadar, uykusuz gecelerde çözümlenmeye çalışılan ülke sorunları
Bir ulusa adanmış vücut.......
Zaman, ölümle doğum arasında en büyük yayını çizdi ve duvardaki saat her vuruşunda O'nu biraz daha sonsuzluğa yaklaştırdı.
10 Kasım 1938'de Atamızın ölümüyle sadece Türk Ulusu değil, tarih bir kahramanını, insanlık bir dehasını kaybetti.

'YAZDI AMA......!'
Çankaya'da Cumhurbaşkanlığı köşkü arşivinde Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün el yazısı ile yazılmış yedi sayfalık bir belge vardır. Bu belge 29 Ekim 1933 günü Cumhuriyet'in 10'uncu yıldönümü kutlamalarında, Gazi'nin Ankara'da yaptığı konuşmanın orijinal metnidir.
Atatürk,10. Yıl Nutku olarak bildiğimiz konuşma metninin birinci sayfasına 'Türk Milleti… Kurtuluş Savaşı'na başladığımızın on beşinci yılındayız' sözleriyle başlıyor, 'Bugün Cumhuriyetimizin onuncu yılını doldurduğu en büyük bayramdır. Kutlu olsun.' şeklinde devam ediyordu.
Konuşma metnindeki son cümleden önce, Atatürk'ün 'konuşmasında söylemediği', ancak kağıda yazdığı şu sözler vardı;
'Bu söylediklerim hakikat olduğu gün, senden (Türk Milleti'nden) ve bütün medeni beşeriyetten (uygar insanlık aleminden) dileğim şudur: Beni hatırlayınız!'
'Beni Hatırlayınız!' cümlesini gören Genel Sekreter Hikmet Bayur çok üzülür ve:
- Paşam bu veda sözü milletimizi hüzünlendirir, diye yorumlar.
Gazi bir şey söylemez, müsveddeleri alır:
-Haydi şimdi işlerimize bakalım, der.
Akşam konuklarına, hazırladığı 10. Yıl Nutku'nu kendisi okur. Sofradaki konuklar da sanki sözleşmişler gibi:
-Son cümle çok hüzün verici, derler.
Bunun üzerine Gazi Mustafa Kemal kalemini çıkarır, son cümleyi çizer ve yerine aşağıdaki sözleri yazar:
'Türk Milleti, ebediyete akıp giden her on senede bu büyük millet bayramını, daha büyük şereflerle, saadetlerle, huzur ve refah içinde kutlamanı gönülden dilerim' der ve şu 'unutulmaz' cümleyi iliştirir:
'Ne Mutlu Türküm Diyene...'

UNUTMAYACAĞIZ, UNUTTURMAYACAĞIZ...
Gazi Mustafa Kemal Atatürk, 29 Ekim 1938 günü, Ankara'ya giderek Cumhuriyet'in 15'inci yıldönümü törenlerine katılmak ve milleti ile son kez kucaklaşmayı çok arzu ediyordu. Belki, beş yıl önce 10'uncu yıl kutlamaları için hazırladığı metinde üzerini çizdiği 'Beni Hatırlayınız..' cümlesini bu kez söyleyecekti. Ama olmadı.
Atatürk'ün aramızdan ayrılmasının üzerinden 81 yıl geçti.
Emperyalizme karşı verilen ilk savaşı kazanarak mazlum ulusların özgürlük mücadelesine ışık tutan, Milli Mücadelenin Başkomutanı, bağımsızlığımızın mimarı ve Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ü sevgi, saygı ve gönül borcu ile anıyoruz...
O'nu hiç unutmadık, hep hatırladık ve hatırlamaya devam edeceğiz.