Ülkemizde demokratik yaşamın korunması ve geliştirilmesi açısından yaşamsal önem taşıyan Yerel Seçim süreci iyice kızıştı…
Ne yazık ki 'adaletsiz, kalitesiz, güvensiz ve çok gergin' bir seçim süreci yaşanıyor…
Böylesine sağlıksız bir seçim ortamında, sağlıklı yorumlar yapabilmek de çok zor.
Bizim amacımız bilim, demokrasi ve etik kurallarından sapmadan; kahretmeden, küfretmeden, ayrıştırmadan ama azim ve kararlılıkla; iyi, güzel ve doğru değerleri korumaya ve geliştirmeye katkıda bulunmaktır.
Siyasal partilerin (ve adayların) yoğun bir seçim yarışına girdikleri bir süreçte, tüm etkinlikleri izlemek mümkün değil.
Bu nedenle ben yakından izlediğim ve önemli gördüğüm iki konudaki irdelemelerimi sizlerle paylaşmaya çalışacağım.
ADAY LİSTELERİNİN YARATTIĞI 'ÇALKANTI'
Seçime katılacak partilerin aday listelerinin YSK'ya verildiği son gün olan 19 Şubat'ta, siyasal arenada ciddi anlamda 'çalkantı' yaşandı/ yaşanıyor…
Bu çalkantıların ülke çapındaki (ve Eskişehir özelindeki) haklı nedenleri şöyle özetlenebilir:
  • Tüm siyasal partilerde adayların 'merkez yoklaması ile belirlenmesi, önseçim yapılmaması…'
  • Adayların belirlenmesinde 'parti içi dar kulis ilişkilerinin' etkili olması…
  • Adayların belirlenmesinde 'etnik, dinsel ve yöresel yaklaşımlara' ağırlık verilmesi; 'liyakat, kalite, birikim' ölçütlerinin etkisiz kalması…
  • Seçilebilecek sıralarda yer alan kadın ve genç adayların çok az sayıda olması…

Özetle, tüm partilerde demokratik önseçim yöntemiyle belirlenmeyen aday listelerinin hoşnutsuzluk yarattığı; otoriter partilerde bu hoşnutsuzluğun 'bastırıldığı', demokratik görünümlü partilerde ise 'sorumsuz çatlak seslerin ayyuka çıktığı …' açıkça gözleniyor.
Şimdi halkımız, hiç demokratik olmayan bir eleğin 'çalkantısı' olan aday listeleriyle seçim yapacak…
Bu konuyla ilgili olarak yönetim bilimi alanında çok bilinen bir anekdotu sizlerle paylaşmak istiyorum.
'Bir görev ile ilgili adaylar belirlenirken:
  • Otoriter yönetimler: Kendilerine en sadık olan kişileri…
  • Popüler yönetimler: En tanınmış kişileri…
  • Başarılı yönetimler: Kendilerine en faydalı olacak kişileri, seçerlermiş…'
  • Demokratik yöntemlerle ise 'o göreve en uygun kişiler seçilirmiş…'
Sanıyorum bu konuda daha fazla söze gerek yok.
İsterseniz partilerin aday listelerini bir de bu gözle irdeleyin…
*****
BAŞKANLARIN MALIÇLILARLA BULUŞMASI
Mihalıççıklılar Derneği (MİYAD) tarafından 24 Şubat 2019 Pazar günü düzenlenen kahvaltılı bir toplantıda, MİYAD yönetimi tarafından toplantıya çağrılan 60 civarında dernek üyesi, kentimizin belediye başkanları ve bazı belediye meclisi üyeleriyle buluştular
İçtenlikli ve hoşgörülü bir ortamda geçen toplantıda duygular ve düşünceler paylaşıldı.
Toplantıda Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Prof. Dr. Yılmaz BÜYÜKERŞEN, Tepebaşı Belediye Başkanı Dt. Ahmet ATAÇ, Odunpazarı Belediye başkanı Av. Kazım KURT ve CHP Eskişehir Milletvekili Jale Nur SÜLLÜ birer konuşma yaptılar.
Yapılan konuşmaların ortak söylemleri şöyle özetlenebilir:
  • 'Mihalıççıklıların hemşeri dayanışmalarının güçlü, siyasal bilinçlerinin yüksek olduğu…'
  • 'Belediyecilik alanında rahmetli Selami VARDAR'ın efsane bir başkan ve örnek bir siyasal kişilik olduğu…'
  • 'Eskişehir'de belediyecilik alanında son 20 yılda ulusal ve uluslararası boyutta ulaşılan başarının desteklenmesi gerektiği…'
Bu toplantıyı düzenleyen başta dernek başkanı Cemalettin ÜRGÜP olmak üzere MİYAD yönetim kurulunu ve tüm katılımcıları kutluyorum.
'MALIÇLILAR KİME OY VERECEK?...'
Başlıktaki soru hemen her seçim döneminde Eskişehir kamuoyunda sıkça sorulur ve tartışılır.
Bunun nedenleri şöyle açıklanabilir.
Bugün Eskişehir merkezinde yaşamakta olan Mihalıççıklılar, hemşeri dayanışması amaçlı örgütsel çalışmalarını çok uzun yıllardan beri başarıyla sürdürüyorlar.
Bu dayanışmalar doğal olarak seçim süreçlerinde 'siyasal lobi çalışmalarına ' dönüşebiliyor.
Bu tür buluşmalara yirmi yılı aşkın bir süredir katılan bir kişi olarak biliyorum ki, sahip oldukları 'Ortak hemşerilik bilinci ve sevgisi' odağında yapılan etkinliklere katılan insanlar arasında 'siyasal anlamda çok farklı özellikler' vardır.
Mihalıççıklıların böylesine örgütsel dayanışma içinde olmaları ve dolayısıyla siyasete duyarlılıkları nedeniyle, hemen her seçim döneminde tüm partilerde 'Mihalıççık kökenli adaylar' öne çıkabilmektedir.
Şimdi gelelim başlıktaki sorunun yanıtına.
Hemen belirtelim ki, tüm Türkiye Cumhuriyeti yurttaşları gibi Mihalıççıklılar da 'Üyesi oldukları ya da sempati duydukları partiye' oy vereceklerdir.
Ancak ülkemizin tüm toplumsal kesimlerinde olduğu gibi, Mihalıççıklılar arasında da yüzde 15 civarında 'kararsız seçmen' vardır.
İşte o karasızların 'kime/ hangi partiye oy verecekleri', adayların/ partilerin seçmene verecekleri 'güven' ile doğru orantılı olacaktır.
Bu bağlamda, 'çakma adaylarla Mihalıççıklıların oylarını etkilemeye çalışmak…', doğru bir siyasal yaklaşım değildir.
Ayrıca siyasal tarih sürecine baktığımızda açıkça görülür ki, Malıçlıların oylarının çoğunluğu , 'Cumhuriyet değerlerimizin korunması ve geliştirilmesi' yönünde olmuştur…
******
HASAN ÂLİ YÜCEL'E SAYGIYLA…
Bugün, 26 Şubat 1961 tarihinde sonsuzluğa uğurlanan Hasan Âli YÜCEL'in 58. ölüm yıldönümü.
Cumhuriyetimizin unutulmaz milli eğitim bakanlarından olan YÜCEL'in kurucusu olduğu Köy Enstitülerinin yaktığı 'Laik, demokratik, bilimsel, kamusal eğitim' ilkelerinin ışığı yolumuzu aydınlatıyor…
Hasan Âli YÜCEL, çağdaş eğitimcilerin bilinçlerinde yaşıyor, yaşayacak!
Sağlıkla, sevgiyle, dostlukla…