Dünyayı kasıp kavuran Coranavirüs'ün dünyadaki birçok ünlü hekim ile Türkiye'deki üniversite hastanelerinde görev yapan profesörler, etkisini 2021 yılının yaz aylarına kadar süreceği öngörüsünü paylaşıyorlar.

Yani anlayacağınız en iyimser tahminle daha 8-9 ay coranavirüs ile yatıp, kalkacağız.

Dün Prof. Dr. unvanlı ESOGÜ öğretim üyelerinden birisiyle sohbet ederken, dünyada yaşayan insanların yüzde 99,9'unun virüse yakalanacağını, ancak hastalığın bugünkü kadar öldürücü olmayacağını, insanların giderek bağışıklık kazanacağını ve yan etkilerinin daha az olacağını iddia etti.

Hocamın söyledikleri ne kadarı gerçek bilemem.

Temennim Covid-19 virüsünün aşısının bir an evvel bulunup, gönüllü insanlar üzerinde denenip herhangi bir reaksiyon göstermemesi halinde piyasa sürülmesi.

Ancak o zaman belki insanlar normal yaşamlarına dönebilecek.

Ama ihtiyaç sayısı tatbiki 1-2 milyon değil.

Sadece Türkiye'nin ihtiyaç sayısı 50-60 milyon olabilir.

Düşünün dünya üzerindeki ülkelerde yaşayan insanların ihtiyacını karşılayabilecek sayıda üretim gerçekleşmesi mümkün mü?

Bu da ayrı bir soru işareti.

* * *

Çarşamba günü akşam yaygın medyanın TV kanallarında Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'nın Bilim Kurulu toplantısından sonra yaptığı basın toplantısını izledim.

Basın toplantısında meslektaşlarım, Coranavirüs salgınından dolayı daha çok sayıda grip aşısına ihtiyaç duyulacağını ve ithal edilecek aşı sayısının ne kadar olacağını sordular.

Bakan Koca'nın cevabı şöyle oldu:

'Önemli olan herkesin grip aşısını yapmak zorunluluğu içinde olmadığını bilebilir olmamız. Bununla ilgili Bilim Kurulumuz 'grip aşısı kimlere yapılmalı' şeklinde bir çalışma yapıyor. Bunu önümüzdeki günlerde ya da bir iki hafta içerisinde açıklamış oluruz. Geçen yıl 1 milyon 350 bin grip aşısı geldi. Bu yıl daha fazla aşımız olacak. 1,5 milyondan da fazla olacak ama biz bu aşıyı daha da artırma gayreti içindeyiz.'

Bakan 1,5 milyondan fazla olacağını söyledi.

Tam sayıyı vermedi.

* * *

Hadi abartayım 3 milyon aşı geldi.

Yeterli mi?

Türk Eczacılar Birliği Merkez Heyet Üyesi, Eskişehir Eczacı Odası eski Başkanı Yücel Yenilmez'e göre yetmez.

'Geçtiğimiz yıl aşılar eylül-ekim ayında gelmedi, aralık ayında geldi. Covid-19 olmamasına rağmen 1,5 milyon doz aşı bulunma konusunda sıkıntı yaşandı. Bugün Covid-19 nedeniyle insanlar grip ve zatürre aşısına yönelmiş vaziyetteler. Bunlar Covid-19 için de önemli aşılar. Geçen yıl 1,5 milyon doz aşının yetmediği bir noktada bugün Covid-19 mücadelede insanların hassas olduğu bir süreçte yetme şansı kesinlikle söz konusu değil' diyerek ihtiyacın daha fazla olduğunun altını çizdi.

Yücel Yenilmez, halk sağlığı uzmanlarının salgın sürecinde 65 yaş üzeri, 5 yaş altı ve kronik hastalığı bulunan kişilerin zatürre ve grip aşısı olmasının önemine dikkat çektiklerini de hatırlatarak, hangi risk guruplarına grip aşısının yapılmasını da şöyle sıraladı:

'18 yaş altında olup sürekli aspirin kullanmak zorunda olanlar, hamileler, bakımevinde veya toplu yaşam alanlarında yaşayanlar, ilaç kullanan şeker hastaları, böbrek yetmezliği olan kişiler, bağışıklık sistemlerini zayıflatacak bir hastalığı olanlar ya da ameliyat olanlar ile sağlık çalışanları. Tüm bu parametreler göz önüne alındığında Türkiye'nin bu süreci sorunsuz atlatabilmesi adına 10 milyon civarında aşıya ihtiyacı olduğu söylenebilir.'

* * *

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, ithal edilecek grip aşısı sayısını tam olarak vermedi ama 1,5 milyondan fazla olacağının altını çizdi ve herkesin girip aşısı olmasına gerek olmadığını da üzerine basa basa söyledi.

Özellikle grip aşısı ile ilgili yanlış bir algı oluşturulduğunu, yani bu dönemde herkesin neredeyse grip aşısı yaptırması gerektiği ile ilgili yanlış bir kanaat olduğuna da dikkat çekti.

'Dünyada grip aşısının arzında, üretiminde toplamda yüzde 20 oranında artış oldu. Grip aşısını özellikle riskli kişilere, öncelikli kişilere, koronavirüs bulaştığında daha riskli olabilecek risk grubunu tespit ederek öncelikle başlıyoruz. Grip aşısı Türkiye'ye geldi ve bu riskli grubu tespit ediyoruz, zannediyorum önümüzdeki günler uygulamasına da geçilmiş olacak' dedi.

* * *

Türk Eczacılar Birliği 10 milyon girip aşısına ihtiyaç olduğunu söylüyor, Bakan Koca da bu kadar sayıda aşıya ihtiyaç olmadığını, maske ve mesafeyi aşıdan daha çok önemsemesini önerdi.

Bakanın konuşmasının şu bölümü de alarak bu konuya nokta koymak istiyorum.

'Bu dönemde sadece koronaya karşı değil, gribe karşı da diğer virüslere karşı da maskenin koruyucu özelliğinin yüzde 90'ların üzerinde olduğunu biliyoruz. Aşının tek başına yüzde 60'lar civarında koruduğunu biliyoruz. Onun için aşı sadece bir virüse karşı koruyor veya o aşı hangi virüse karşı geliştirildi ise influenza da farklı olduğu için, o virüslere karşı etkisi söz konusu, ama maske damlacık enfeksiyonu ile bulaşan bütün üst solunum yolu enfeksiyonlarında etkili olan bir uygulama. Onun için maske ve mesafeyi aşıdan daha çok önemseyelim.'

* * *

Dünyada grip aşısına bu dönemde her zamankinden daha çok ihtiyaç var.

Türk Eczacılar Birliği, 10 milyon aşıya ihtiyaç var diyor ama aşıyı kendimiz üretmediğimiz, üreten ülkelerden aldığımız için, bu ülkelerde talep edilen rakam kadar aşıyı verir mi?

O da ayrı bir sorun.

***

Sonuç olarak grip aşısı olsak bile gribe yakalanmayacağız anlamına gelmez.

Biz yine de sayın bakanın maske-mesafe uyarısını ciddiye alalım.

'Bana bir şey olmaz' demeyelim.

Hekim arkadaşlarım da özellikle maske-fiziki mesafe kurallarına mutlaka uyulması konusunda dikkat çekiyorlar.

Bu nedenle evden çıkarken maskemizi takalım, gittiğimiz veya oturduğumuz mekanlarda fiziki kurallara uyalım.

* * *

Eskişehirspor kaç loca sattı?

Pandeminin Türkiye'yi de etkisi altına almasıyla birlikte Futbol Federasyonu stat ve salonlarda oynanacak müsabakaların seyircisiz oynanmasına karar vermişti.

Seyircisiz maçlar, tuzsuz yemek gibi.

'Tadı tuzu yok' deriz ya.

Aynen öyle.

Avrupa da bazı ülkelerin federasyonları stadyumlara yüzde 30 kapasiteli seyirci alınmasına izin verdi.

Türkiye'deki spor kulüpleri de aynı uygulamanın bizde de yapılmasını TFF'den talep ettiler.

TFF kararını verdi.

Stadyumların locaları yüzde 50 kapasiteyle belirli koşulları sağlamak kaydıyla açılacak.

İyi bir başlangıç önemli bir adım.

İlk defa geçen sezon 8 maçı seyircisiz oynadı kulüpler.

4 maçta bu sezon.

12 haftadır stadyumlar sessizliğe gömüldü.

Arzumuz, umudumuz bunun kısa bir süre içerisinde taraftarların sadece localarda değil, tribünlere de alınması.

Pandemi kuralları çerçevesinde koltuk ayarlamaları yapılır.

Giriş ve çıkışların kalabalık olmaması için stadyuma geliş ve çıkış saatleri ayarlanabilir.

Taraftarlar takımlarıyla, takımlar da taraftarlarıyla olan özlemlerini giderirler.

Hem de 12 haftadır maçların seyircisiz oynandığından, ekonomik dar boğaza giren kulüplerin de az da olsa yaralarına merhem olur.

* * *

Localara yüzde 50 kapasiteyle loca alınacak ama Eskişehirspor Kulübü kaç loca sattı?

Birkaç gün önce kulüpten yapılan açıklamada, taraftarlara loca almaları çağrısı yapıldı.

Talep var mı?

Bazı taraftarların şöyle konuştukları kulağıma geliyor.

'İddiasız bir takım. Stadyuma geleceğime evimde oturur, çayımı demler geçerim TV'nin karşısına oradan izlerim' dedikleri.

Evet, maçları iki ayrı kanal veriyor.

Ancak bugün kulübe destek olma günü.

Bir loca parasını bir gecede dostlarıyla birlikte harcayanlar var bu şehirde.

Gün destek olma günü.

'Benim kiralayacağım bir locadan aldıkları para hangi deliği kapatacak' diye düşünmeyelim.

Damlaya damlaya göl olur.

Gelecek parayla bir deplasman masrafı çıksa dahi, kar kardır.

* * *

Sesler

Genç bir çiftçi hayatında ilk defa New York'a gitmişti. Gökdelenlerin yüksekliği ve insanların çokluğundan şaşkına dönmüştü. Kalabalık bir bulvarda yürürken, kulağına aşina bir cırcır böceği sesi geldiğini zannetti.

Durdu ve dikkatle dinledi. 'Evet, bu bir cırcır böceğiydi!

Ses büyük bir mağazanın önündeki çalıların arasından geliyor gibiydi.

Bunun üzerine bu büyük çalı kümesine yönelip aramaya başladı.

Bir mağaza görevlisi dışarı çıkıp, 'Yardımcı olabilir miyim?' diye sordu.

'Hayır, teşekkür ederim' dedi genç adam…

'Sadece şurada bir cırcır böceğinin sesini duyduğumu sandım!'

Görevli, 'Hayır! New York'ta bulunmaz.'

Genç çiftçi cırcır böceğini buluncaya kadar cırlak sesi takip etti, onu buldu ve eline aldı.

'Tamam! İşte burada!'

Genç adam bu çalının önünden her saat binlerce insan geçmesine karşılık cırcır böceğini duyanın bir tek kendisi olmasına çok şaşırmıştı. Bunun üzerine küçük bir deneme yapmaya karar verdi. Elini cebine atıp bir çeyrek çıkardı ve havaya attı. Paranın kaldırıma vurduğu anda, düşen bozukluğu aramak için yürümekte olan 24 yaya durdu!

Psikologlar genç adamın şahit olduğu olay için bir durum tanımlar.

Buna algıda seçicilik denir. Belli şeyleri görmek ve belli sesleri duymak…*-******