Salı akşamı her zaman ekmek aldığım fırından ekmeğimi aldım evin yolunu tutarken, çay ocağının önünde oturan 4 kişiden birisi seslendi.
'Sadi Bey bir çayımızı iç, çayını yudumlarken bir şey soracağız. Sen bilirsin' dedi.
'Nedir öğrenmek istediğin' dedim.
'Bir komşum söyledi. Covid-19 testi pozitif çıkanlar 14 gün karantinaya alınıyorlar. Karantina uygulamasına uymayanların sayısı artış gösterince evde karantina yerine biliyorsunuz devletin öğrenci yurtlarında gözetim altında tutuluyorlar. Bana da bir komşun söyledi. Yakının testi pozitif çıkmış. Eşi ile kendisini yurt yerine çok katlı bir evde karantinaya almışlar. Bu evler de AK Parti'ye yakın dernek veya vakıfların evleriymiş. Bir de Huzurevi boşaltılmış. Orası da karantinaya alınanlara tahsis edilmiş. Bunlar doğru mu?'.
İlk defa duydum.
Duyunca şaşırmadım desem yalan olur.
Devletin öğrenci yurtları boşta dururken neden dernek ve vakıfların evlerinde insanlar karantinaya alınsınlar?
Cep telefonumdan birkaç yetkili kişiye telefon ettim.
İddianın doğru olup olmadığını öğrenmek istedim.
İddia doğru.
Ancak vakıf veya dernek evleri söylemi doğru değil.
Kredi Yurtlar Kurumu, illerdeki öğrenci yurtları yetersiz kaldığında, yeni yurt binası yaptırmak yerine çok katlı binalar kiralayarak, öğrencilerin açıkta kalmamalarını sağlıyor.
Eskişehir'de de benim bildiğim şahıslardan kiralanmış öğrenci yurdu olarak kullanılan iki bina var.
Birisi Osmangazi Üniversitesi'ne yakın, diğeri ise Anemon Otel'in yanındaki bina.
Kiralanan bu iki bina da vakıf veya derneklere ait değil.
Şahıslara ait.
Telefon ettiğim kişiler de benim bildiklerimi söylediler.
Öğrenci yurdu olarak kullanılan binaları şahısların yaptırdıkları, Kredi Yurtlar Kurumu'nun kiraladığı binalar olunca sanıyorum vatandaşlar bunların kiralandığını bilmiyor ya da birileri onlara yanlış bilgi aktardıkları için etki altında kalmışlar.
* * *
Huzurevi iddiası da doğru değil.
Bu tür dedikoduları neden yaparlar anlamış değilim.
Eğer bu tür dedikodularla AK Parti'yi yıpratmak istiyorlarsa, bu yöntem de doğru değil.
Maalesef son yıllarda sokak dedikoduları ve fısıltı gazetesi çok etkili olmaya başladı.
Onlara acizane şu tavsiyede bulundum.
'Her duyduğunuza inanmayın, ancak araştırın. Doğru ve yanlış olduğunu birilerine teyit ettirin. Telefon numaram şu, bu tür dedikodular veya iddiaların doğru olup olmadığını bana telefon ederek sorun. Ben de yetkili kişilerle görüşüp size bilgi veririm.'
Çayımı içtim kalkarken arkadaşlar teşekkür ettiler, 'doğrusunu senin sayende öğrendik. Biz de insanlara doğrusunu anlatalım' dediler.
* * *
Sokak dedikoduları, fikirlerimizi ve düşüncelerimizi kendi gözlemlerimizden bile daha fazla etkiliyor. Almanya'da yapılan bir araştırma, dedikodunun bir kişinin belirli bir konudaki düşüncelerini şekillendirmede 'gerçeklerden' çok daha etkili olduğunu ortaya koymuş.
* * *
Devlet verecek belediye yapacak

Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt, 2014 yerel seçimlerinde 'her mahalleye semt sahası yaptıracağım' sözünü vermişti.
Seçilip göreve başladığında mahallelerde belediyeye ait boş arazilerin olup olmadığının araştırılmasını istedi.
Belediye çalışanları hemen işe koyuldular, araştırmaya başladılar.
Yaklaşık 3-4 ay süren araştırmada 5-6 mahalle haricinde semt sahası yapılacak arazi bulunamadı.
Olanlara semt sahalarını yaptırarak sözünde durdu.
Bunu Başkan Kazım Kurt'a ilettiler.
Kurt da ,'Mülkiyeti belediye ait mahallelerde o arazilere semt sahası yapın' talimatını verdi.
Kazım Başkan, 'Semt sahası olmayan mahallelerde hazine arazileri var mı? Bunu da araştırın' dedi.
Yapılan araştırmalarda bazı mahallelerde yıllardır bomboş duran hazine arazileri tespit edildi.
Bunun üzerine bu boş duran mülkiyeti hazineye ait olan arazilerin semt sahaları yapılması şartıyla Odunpazarı Belediyesi'ne devredilmesi için ilgili bakanlıklara yazı gönderdi.
Bakanlıklardan gelen yazılar olumsuz.
* * *
Şimdi diyorlar ki; 'Kazım Başkan mahallelere semt sahası yaptırma sözü vermişti. Sözün üzerinden 6 yıl geçmiş olmasına rağmen yapılmadı.'
Doğru yapılmadı.
Hazine arazilerini de bakanlıklar belediyeye vermedi.
Bunun suçlusu Kazım Kurt değil ki.
Kazım Başkana geçen yıl yaptığım bir ziyarette, 'Semt sahaları sözünü yerine getirmedin diye eleştiriliyorsun' demiştim.
Cevabı yukarıda yazdıklarım olmuştu.
'Mahallerde tespit ettiğimiz hazine arazilerini Odunpazarı Belediyesi'ne devretsinler. Ben sözümün arkasındayım. Kaç tane arazi devrederlerse oralara hemen semt sahası yapmaya hazırım' diye de eklemişti.
Bakanlıklar hazine arazilerini belediyeye şartlı devreder, Odunpazarı Belediyesi semt sahası yapmazsa hepimiz eleştirelim.
Devlet verecek belediye yapacak.
* * *

FIKRA:
Adamın biri bara gider. Üç tane viski içer. Hesabı ödeme sırası gelince barmene der ki:
-'Benim hiç param yok! Ama istersen sana 25 santimlik bir piyanist verebilirim.'
Barmen adama inanmaz. Adam cebinden piyanisti çıkarır. Gerçekten de 25 santimlik bir piyanist piyano çalmaktadır.
Barmen şaşırır:
- Bunu nerden buldunuz?
Adam, yaşlı bir lamba cininin onu yanlış anladığını söyler.
Cebinden içinde yaşlı cinin yaşadığı lambayı çıkarır.
Barmen:
-Bir dilek dileyebilir miyim?
Adam bıkkınlıkla lambayı barmene uzatır.
Barmen:
-'Bir çift yeni ciğer istiyorum. Benimkiler barda çalışırken hastalandı.'
Yaşlı cin sihirli hamlesini yapar ve ortaya bir yeniçeri çıkar.
Barmen şaşırır:
-'Ben yeniçeri istemedim ki!'
Adam gülerek cevap verir:
-'Sen benim 25 santimlik piyanist istediğimi mi sanıyorsun?'.
*******