Zihniyet ve davranışta demokratiklik becerisine sahip olmadan geleceğimizi şekillendirmemiz ve geleceğe yön vermemiz mümkün görünmüyor. Zihin ve davranışı demokrat bir toplum ancak bu özelliklere sahip insanlarla sağlanabilir.
Zihin ve davranışta demokratik olmamızın en önemli göstergesi düşünce yapımız, davranışlarımız ve karar verme biçimimizdir.
İnsan, zihnindeki şablonlarla düşünür. Düşünce sistemine göre de davranışlarını yönlendirir. Sağlıklı bir düşünce yapısına sahip olabilmek ve doğru davranışlar sergileyebilmek için elbette duygu, mantık ve sezgilerin rolü de çok yüksektir.
Duygularımıza göre karar verirsek buna duygusal karar, akıl zihin ve mantığımızı devreye sokarak karar alıyorsak buna mantıksal karar, sezgilerimize göre karar veriyorsak buna da sezgisel karar deniyor.
Peki en iyi karar verme biçimi hangisidir?
Kimine göre duygusal kararlar önemli, kimine göre mantıksal, kimine göre ise sezgisel kararlar en doğru kararlardır.

Duygusal kararlarda insan, yüreğinin sesini dinler. Yüreğinin götürdüğü yere zihninin de gitmesine izin verir. Duygusal kararlar, alıcı değil verici kararlardır. Duygusal kararların sonunda zamanını, emeğini, saygını verirsin. Maddi ve manevi gücünü verirsin. Karşılık beklemeden gönlünü, sevdanı verirsin.
Mantıksal kararlar, akıl, zihin ve mantıkla verilen kararlardır. Kararların neden ve sonuçları sorgulanır. Duyguların esiri olmadan karar alınır. Mantıksal kararların sonunda insan mutlu olmayabilir ama genellikle tatmin olur.
Sezgisel kararlar ise bilgelik gerektirir. Yaşanmışlık ve deneyim gerektirir. Kimine göre en doğru kararlar sezgisel karalardır. Sezgisel kararlar aynı zamanda stratejiktir. Dağın arkasını da görebilmeyi gerektirir.

Peki en doğru karar hangisidir?
Duygu, mantık ve sezgi dengesi ile verilen bütünsel kararlar en doğru kararlar olsa gerek.
Bütünsel kararlarla kendi içimizin derinliklerine yani benliğimize kadar ineriz. Elde ettiklerimizin arzu ettiklerimiz olmasını isteriz.
Bütünsel kararlarla duygularımızın bizi üzmesine izin vermeyiz, çünkü akıl, zihin ve mantığımızı devreye sokarız. Mantık süzgeci bazen zihnimizdeki şablonların esiri olabilir, tam da bu aşamada sezgilerimiz devreye girer.
Duygusal kararlar elveda derken, mantıksal kararlar hoşça kal, sezgisel kararlar umarım tekrar görüşürüz dememizi sağlar. Bütünsel kararlar ise hoşça kal, kendine iyi bak, yine görüşürüz dememizi sağlar.
Gelelim yazımızın başlığına 'zihniyet ve davranışta demokratiklik' konusuna. İnsanın zihniyetinde ve davranışında demokrat olabilmesi için karar ve davranışlarının bütünsel olması gerekir.
İnsan, duygularının esiri olup sadece biat-itaat eden, mantığının baskısı altına girip tutucu, sezgilerine güvenip ukala olmadan bütünsel kararlar alabiliyorsa zihniyet ve davranışlarında demokratik olabilir.
Bugün ülkemizin yapacağı en önemli devrim, zihniyet ve demokratik davranış devrimi olmalıdır. Türkiye'nin ve tüm İslam coğrafyasının en önemli ihtiyacı zihniyet devrimidir, demokratik davranış devrimidir.
Ülkeyi yöneten ve yönetmeye talip olanlar bu devrimi gerçekleştirebilirse bugünü insan onuruna yakışır şekilde yaşayabiliriz. Geleceğimize de onurlu bir şekilde yön verebiliriz.