RÖPORTAJ: MELTEM KARAKAŞ KAYA

Eskişehir'in cumhuriyet kenti olduğunu hatırlatan Çakırözer, 'Eskişehirliler Türkiye'nin içinde bulunduğu durumu çok iyi görüyorlar. Sandık önlerine geldiğinde bu kötü yönetimin, işsizliğin, yoksulluğun, kutuplaşmanın hesabını bu iktidardan soracaklarına inanıyorum' diye konuştu.

CHP'li Çakırözer: 'Hem Eskişehir'de milletvekili ve belediye başkanlığı sayımızı arttıracağız, hem de Türkiye'de milletvekilimiz olmayan il bırakmayacağız. Ülkemizde yurttaşlarımızın hak ettiği demokrasi, hukuk devleti, huzur, barış, kardeşlik ve refah ortamını sağlayacağız' dedi.

İzmir'de yaşanan depremin ardından Türkiye gündeminde en çok yer edinen konu deprem oldu. Siz de İzmir'de depremden zarar gören bölgeleri ziyaret ettiniz. Depremde zarar gören bölgelere dair gözlemleriniz neler oldu?
Deprem sonrasında Eskişehir Milletvekilimiz Jale Nur Süllü ile İzmir'e gittiğimizde en önemli gözlemim orada Türkiye'nin dört bir yanından büyük bir dayanışmanın olmasıydı. Ülkenin dört bir yanından insanlarımızla millet olmanın sevinci ve acıyı paylaşmanın nasıl bir duygu olduğunu bir kez daha gördük. Eskişehir'in de içinde bulunduğu Türkiye'nin dört bir yanından belediyeler, diğer kamu kurumları, arama kurtarma alanında uzmanlaşmış sivil toplum örgütlerimizin desteği, dayanışması oradaydı. Eskişehir Büyükşehir Belediyemiz itfaiyesi arama kurtarma çalışmalarında, Tepebaşı Belediyemiz ile Odunpazarı Belediyemiz gıda yardımı ile depremzedelerimizin yanında oldular. Hepsiyle gurur duyduk. Yine Eskişehir'den sivil toplum örgütlerimiz; AKUT, JAK, DAK, UMKE ile İl Sağlık Müdürlüğü çalışanlarını ve çeşitli gönüllü arama kurtarma ekiplerinin özverili ve organize çalışmalarına orada görmek hepimizi mutlu etti, gurur verdi.

Depremin en az hasarla atlatılabilmesi için CHP'nin depremle ilgili önerileri neler? Gerek hükümete gerek yerel yönetimlere düşen görevler neler sizce?
İzmir'de meydana gelen deprem sonrasında Cumhuriyet Halk Partisi heyeti olarak bölgeye giderek hem depremzedelerle dayanışma gösterdik hem de deprem sonrası bölgede incelemelerde bulunduk. Ziyaretlerimiz sonrasında Grup Başkanvekillerimiz ve Genel Başkan Yardımcılarımız yönetiminde partimiz rapor hazırladı. Meclis'te grubu bulunan siyasi partilerin ortak girişimleri sonrasında TBMM'de Deprem Araştırma Komisyonu kuruldu. Türkiye'nin deprem ülkesi olduğu bir gerçek. Bu gerçeği depremler yaşandıktan sonra değil yaşanmadan önce hatırlayıp her anımızı bu gerçekle yaşamamız gerekiyor. Hükümetin acil olarak Türkiye'nin risk haritasına göre fay hatları üzerinde bulunan yerleşim birimlerinin tamamındaki yapıların risk analizini yaptırmalı. Ülke olarak önemli önceliklerden biri bu olabilir. Ön tedbirlilik ilkesi gereğince, afet riskini azaltma politikaları belirlenmeli. Afetlere karşı dayanıksız yapı stokunun iyileştirilmesi sağlanmalı. Afet riski tespitlerinin bilimsel ve objektif verilere göre hazırlanan raporlarla yapılmalı. Bu raporların neticelerine göre iyileştirme ya da kentsel dönüşüm uygulamalarının yapılıp yapılmamasına karar verilmeli.



Esnaf, kobi ve işverenleri ziyaret ettiniz Eskişehir'de. Pandemi döneminde özellikle ziyaret ettiğiniz kesimin eksikleri, sıkıntıları, talepleri nelerdi?
Salgının en fazla vurduğu illerden biri Eskişehir oldu. Bu süreçte binlerce emekçimiz kısa çalışma, ücretli, ücretsiz izne gönderildi. Getirilen kısıtlamalarla birlikte özellikle hizmet sektörünü etkiledi. Kahvehaneci esnafımız, lokantalar, tuhafiyeciler, bakkallar, kafeler bu süreçten en çok etkilenen kesimlerin başında geliyor. Bu alanda hizmet veren işletmeler kapanma noktasına geldi. İşsizlik yasağı denildi ama ine binlerce emekçimiz işsiz kaldı. Şehrimizde Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'nun talimatlarıyla salgından etkilenen esnafımız ve onların temsilcileri ile gerçekleştirdiğim görüşmeler sonrasında Eskişehir'de salgından etkilenen esnaf raporumuzu hazırladık. Ardından yine Eskişehir'de Küçük ve Büyük Ölçekli İş Yerlerimize, KOBİ'lerimize ziyaretlerimizi gerçekleştirdik, raporlarımızı hazırladık. Birçok işletme sahibi faturalarını, kirasını ödeyemedi. Yanında çalıştırdığı personelini işten çıkarmak zorunda kaldı, dükkanını kapadı. Bu süreçte ne işveren ne de emekçilerimiz maalesef devletten beklediği yardımı alamadı. Bu insanlarımıza başka ülkelerde gördüğümüz nakit hibe destekleri verilmesi gerekirdi ama bunların hiçbiri yapılmadı. Bizlerin yaptığı çağrılarla kredilerin, borçların tekrar yapılandırılması önemlidir ama asla yeterli değildir, eksiktir. Mutlaka sürdürülebilir, yapısal önlemler alınmalıdır. Esnafımıza kira desteği, elektrik, gaz, su fatura desteği sağlanmalıdır. Esnafımız için stopaj vergisi kaldırılmalıdır.

Kısa çalışma sistemi, ücretsiz izinler derken Covid-19 salgını nedeniyle birçok insanın geliri düştü. Sizce vatandaşın ekonomik sıkıntıdan kurtulması için neler yapılmalı? Buna ilişkin neler söylersiniz?
Şunu baştan belirtmek gerekir ki; Covid-19 öncesinde de yurttaşımız ekonomik olarak zor durumdaydı. Ülkede işsiz sayısı 9 milyon sınırındaydı. Covid-19 pandemisi ülkenin içinde bulunduğu ekonomik buhranı maalesef katladı. Çünkü iktidar işçiyi, işvereni, yurttaşı, muhalefeti dinlemedi. Pandemi sürecini yönetemedi, hala da yönetemiyor. Meclis'te emekçimiz, emeklimiz, çiftçimiz, esnafımız için iyileştirmeler yapalım diyoruz, ama borç ertelemesinden öteye gitmiyorlar.

ÜRETİM ODAKLI PROJELER
Bu iktidar 18 yılda Cumhuriyetin birikimi yerli ve milli ne kadar kamu kuruluşu varsa elden çıkardı. Türkiye'nin üreten fabrikaları, tesisleri, arazilerini yabancı şirketlere sattılar. Türkiye'nin en büyük şirketlerini, fabrikalarını, otellerini, limanlarını, enerji üretim tesislerini, elektrik ile doğalgaz dağıtım şebekelerini ve arazilerini yerli ve yabancı özel şirketlere sattılar. Kamu Özel İşbirliği projeleri diye ülke kaynakları beşli çeteye peşkeş çekildi. Artık hazinenin, bütçenin öncelikleri değişmelidir. Ekonomimize zarar veren, ülke kaynaklarının haksız yerlere aktarılmasını ön gören projelerden artık vazgeçilmelidir. Bu projelere aktarılan kaynaklar Eskişehirimizde kapanma noktasına gelen esnafımıza, kobimize, günde 39 lira çalışmaya zorlanan emekçilerimize, çiftçimize, emeklimize harcanmalıdır. Bütçe öncelikleri değişmelidir. Üretim desteklenmelidir. Yeni fabrikalar açmadığımız, ülkede çiftçiyi, esnafı, üreten kesimi desteklemediğimiz sürece insanımızın geliri artmaz. Ülkemizin kalkınmasını, yurttaşlarımızın refahının artması için yapmamız gereken ülke kaynaklarını halkımız için, esnafımız, emekçimiz için projelendirmek ve üretim odaklı projeleri hayata geçirmektir.



Eskişehir'de pandemiyle mücadeleyi nasıl değerlendiriyorsunuz?
Öncelikle Eskişehir'imizin salgının en fazla yayıldığı iller arasında ön sıralarda olması kaygı vericidir. Bu süreçte tüm hemşehrilerimize büyük görev düşmektedir. Salgının Eskişehir'de yayılma hızının düşmesi için kurallara harfiyen uymamız lazım. Öte yandan Eskişehir'de hem merkezde hem de taşrada belediyelerimizin tüm kaynaklarını salgınla mücadele için seferber etmesi çok önemlidir. Eskişehir Büyükşehir Belediyemiz ile Odunpazarı Belediyemizin Aşevi hesaplarına iktidar tarafından el konulmasına rağmen belediyelerimiz ihtiyaç sahibi yurttaşlarımıza bir kap sıcak yemek götürebilmek için var gücü ile çalışmalarını sürdürdü. Sürdürmeye de devam etmekte. Halk Ekmek günde 60 binin üzerinde ekmek üretimi yapıyor. Alo 153 çağrı merkezi Eskişehirlilere destek için hizmet veriyor. Eskişehir Büyükşehir Belediyemizin yanı sıra merkezde Tepebaşı ve Odunpazarı Belediyelerimiz ile ilçelerde de belediyelerimiz binlerce yurttaşımıza sıcak yemek, on binlerce yurttaşımıza ise erzak kolisi ulaştırmakta. Kamu kurum ve kuruluşlara dezenfektan temizliğinin yanı sıra belediyelerin imkanları ile ürettikleri maskeler ile de devletin dağıtamadığı maskeyi yurttaşlarımıza ulaştırmayı başardı. Pandemi tamamen sona erene kadar da belediyelerimiz bu hizmetleri aksatmadan yurttaşlarımızın bu süreci en hafif şekilde atlatmaları için var güçleriyle çalışmalarını sürdürmeye devam edecektir.

İKİ TALEBİMİZ KARŞILANMADI
Bu süreç Eskişehir'de daha iyi yönetebilir miydi? Evet yönetilebilirdi. Covid 19 pandemisinin Eskişehir'imizde yurttaşlarımızın en az etkilemesi, sürecin daha iyi yönetilmesi adına Eskişehir Valiliği ile görüşmelerimiz oldu. Hem eski Valimiz hem de yeni gelen Valimiz ile görüştük. Görüşmelerimiz de bu süreçte ziyaret ettiğimiz sivil toplum örgütlerimizin, sendikalarımızın taleplerini ilettik ve iki şey istedik. Bunlardan ilki, Eskişehir'deki Covid-19 vakalarının düzenli olarak, şeffaf bir şekilde Eskişehir halkı ile paylaşılmasıydı. İkincisi ise, salgınla mücadele kapsamında oluşturulan pandemi kurullarına sağlık örgütlerinin temsilcilerinin da alınmasını istedik. Maalesef bugüne kadar bu iki talebimiz de karşılanmadı. Bu taleplerin karşılanmasının şehrimiz adına sürecin daha iyi yönetilmesine katkı sağlayacağına inanıyorum.

MEZARLIKTA MADEN ARANIR MI?

Son dönemde Kaymaz'da ikinci siyanürlü atık havuzuna, Eskişehir'in farklı bölgelerinde yapılmak istenen maden arama çalışmalarına karşı ilk tepki veren siyesilerden birisiniz. Eskişehir'in doğası ve Eskişehirlilerin sağlığını nasıl bir tehlike bekliyor ileriki dönemler için?
Eskişehir Türkiye'nin havası en temiz, en yaşanabilir kentlerinden biri. Ancak Eskişehir üç tehlike ile karşı karşıya. Birincisi; iktidar Eskişehir'de Anadolu'nun tahıl ambarı Alpu Ovamızda yapılmak istenen zehir santrali ısrarından vazgeçmiyor. 7-8 kez ihale açıldı, her görüşten insanıyla bütün Eskişehir karşı çıktı. Anadolu'nun gıda deposu dediğimiz Alpu'nun verimli ovalarına yeni madenler açılacak olmasına Eskişehirliler bugüne kadar nasıl direndiyse, bundan sonra da direnmeye devam edecek. İkincisi; Sivrihisar ilçemiz Kaymaz Mahallemizde yapılmak istenen ikinci siyanürlü atık havuzu. Kaymaz'da yaşam alanlarının dibine yapılıyor. Orada zaten bir tesis var diye izinler kolay çıkıyor. Ama Büyükşehir Belediyemizin ve çevre derneklerimizin de vurguladığı gibi yeni yapılacak gölet yerleşim birimine çok yakın olduğu için tehlikesi de çok büyük. Bu yüzden sanki yeni bir izin alınıyormuş gibi herkesin uyanık olması, herkesin müdahil olması ve direnmesi gerekiyor. Üçüncüsü ise, maden aramaları ve işletme ruhsatı verilmesi için yine ihalelerin açılıyor olması ve şehir olarak şimdi yeni bir tehlike ile karşı karıya olmamız. Türkiye'de Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü'nce Eskişehir'i de kapsayan ve 68 şehrin 766 bölgesinde yapılacak olan maden arama ve işletme ihaleleri. Eskişehir'de 70 bin hektarlık alanı kapsayan 149 noktada maden arama ve işletme ruhsatı verilmek isteniyor. Ama bu alanlara baktığımızda çoğu insana, çevreye, sağlığa zarar verecek alanlar. İhaleye açılan alanlar arasında mera, orman ve tarım arazilerinin yanı sıra köy kahvesi, fidanlık, su havzası ve mezarlık gibi alanlar bulunuyor. Soruyorum size fidanlıkta da, mezarlıkta da maden aranır mı?

MÜCADELE VEREN BİR ŞEHİR

Alpu Ovası'na yapılmak istenen kömürlü termik santral tüm Eskişehirlilerin gündemindeydi. Maden arama çalışmaları ya da siyanürlü atık havuzu yapılıyor olması neden termik santral kadar gündem olamadı, olamıyor sizce?
Eskişehir, Eskişehirliler konu çevre olduğunda, konu verimli tarım arazilerimiz, temiz havamız, suyumuz olduğunda tepkisini ortaya koyan, havasına, suyuna toprağına sahip çıkmak için sonuna kadar mücadele veren bir şehir. Evet, Alpu Ovamızda yapılmak istenen zehir santraline karşın 1 milyona yakın Eskişehirli, sivil toplum örgütleri, siyasi parti temsilcileri, belediyelerimiz hep birlikte kenetlendik. Ben aynı kenetlenmenin Kaymaz'da da, maden ihalesi verilen ilçelerimiz için de yaşandığını düşünüyorum. Kaymaz'da ikinci siyanürlü atık havuzu için ÇED Raporunu ne zaman yayınladılar, ülkede pandemi yayılmaya başladığı zaman. İnsanlar sokaklara çıkamasın, rapora itiraz edemesin diye. Ama o süreçte Eskişehir salgına karşı önlemleri alarak alanlarda oldu. Kaymaz'da Milletvekilleri, sivil toplum örgütlerimiz, belediye başkanlarımızla açıklamalarımızı yaptık, siyanürlü atık havuzna karşı tepkimizi ortaya koyduk. Şimdi, Meclis'te yine Milletvekilleri olarak komisyonda, genel kurulda yaptığımız tüm konuşmalarda yapılan yanlıştan dönülmesi çağrımızı yeniliyoruz. Alpu'daki zehir santrali için nasıl direndiysek, Eskişehir'in temiz havası, suyu, verimli toprakları için mücadelemizi sürdüreceğiz.

Son birkaç haftadır Eskişehir'de de vaka sayılarında ciddi artış var. Sayının düşmesi için ne gibi önlemler alınmalı?
Eskişehir'de de günlük bine varan rakamlardan bahsedilmesi çok kaygı verici. İnsanlarımız artık bireysel önlemlerini en katı şekilde uygulamalıdır. Maske, mesafe, hijyen kurullarına en sıkı şekilde uyulmalı, sosyal mesafemizi korumalı ve bilimin sesini dinlemeliyiz.

Erken seçim isteyen CHP, seçime ne kadar hazır? Eskişehir özelinde bakarsak erken seçim hazırlığı var mı? CHP bir dahaki seçimlerde Eskişehir'de milletvekili ve belediye sayısını artırır mı sizce?
Genel Başkanımız ve parti sözcülerimizin de dile getirdiği gibi Cumhuriyet Halk Partisi programıyla da iktidara geldiğinde bu programı uygulayacak deneyimli kadrolarıyla erken seçime hazırdır. Türkiye bu beceriksiz, liyakatsiz yönetim tarzından en kısa sürede kurtulacaktır. Cumhuriyetimizin İkinci Yüzyılına girerken, Türkiye'yi demokrasisi güçlü, ekonomisi gelişmiş, barış, kardeşlik ve refah içinde bir ülke yapma mücadelemizin en önemli merkezlerinden biri Eskişehir olacaktır. Cumhuriyet kenti Eskişehirimiz ve Eskişehirliler Türkiye'nin içinde bulunduğu durumu çok iyi görüyorlar. Sandık önlerine geldiklerinde bu kötü yönetimin, işsizliğin, yoksulluğun, kutuplaşmanın hesabını bu iktidardan soracaklarına inanıyorum. Hem Eskişehir'de Milletvekili ve Belediye Başkanlığı sayımızı arttıracağız, hem de Türkiye'de milletvekilimiz olmayan il bırakmayacağız. Çünkü Türkiye'nin her ilinde, ilçesinde, köyünde yurttaş fakirleşmiş durumda, işsizlikle, yoksullukla mücadele ediyor. Biz bunun önüne geçecek, ülkemizde yurttaşlarımızın hak ettiği demokrasi, hukuk devleti, huzur, barış, kardeşlik ve refah ortamını sağlayacağız.
Editör: TE Bilisim