RÖPORTAJ: MELTEM KARAKAŞ KAYA

Çanakkale ve Kazdağları Bölgesinde termik santrale karşı direniş gösteren, geçtiğimiz günlerde de Eskişehir'de düzenlenen Çevre Şenliği'ne konuşmacı olarak katılan Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Süheyla Doğan Ünal, bölgelerindeki mücadele sürecini anlattı.

Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Süheyla Doğan Ünal, geçtiğimiz günlerde Çevre Şenliği'nde 'Yerel hareketler ve kazanımlar' isimli konuşma yapmak için Eskişehir'e geldi. Altın madeni projelerine ve kömürlü termik santrale karşı ciddi mücadele yürüten Ünal, çevre mücadelesinin önemi ve yöntemi ile ilgili gazetemize konuştu.

Süheyla Hanım biraz kendinizi tanıtır mısınız?
2012 yılında derneğimizi kurduk. Şu anda 300'ün üzerinde üyemiz var. Büyük oranla da kadın üye var. Yönetim kademesinde de kadınlar ağırlıkta. Bölgemizde doğayı koruma mücadelesinde kadınlar önde diyebiliriz.

Nasıl örgütlendiniz? İçinizde farklı dünya görüşünden insanlar da bulunuyor. Nasıl ortaklaştınız?
Dernek üyelerimizin bir araya geliş nedeni bir altın madeni projesine karşı çıkışla oldu. İlk benim yaşadığım bölgede 2007 yılında Bahçedere Köyünde bir altın madeni arama faaliyeti ile karşılaştık. Hemen bir araya geldik. Altın madenciliğinin zararlarını öğrendik. Zararlarını öğrendikçe de bu proje buraya gelmemeli deyip mücadeleye başladık. Yaklaşık 2 yıl o projeye karşı mücadelemiz sürdü. Ve başarılı olduk. Altın madeni ruhsatı verilmedi o bölge için. Fakat dağın arka tarafında Bayramiçi, Çan taraflarında ciddi şekilde altın madeni projeleri vardı. Onlarla ilgili o bölgede mücadele eden arkadaşlarımızla beraber gücümüzü birleştirdik. Ciddi bir şekilde mücadele yürüttük.



Peki sayınız çoğaldı mı? Nasıl geliştirdiniz bu hareketi?
Sekiz on kişilik bir çekirdek grupla başladık ama çok kısa süre içinde yerel halkla da bütünleşerek daha çok dışarıdan yerleşik kişilerin tepkisi gibi başladı ama sonra yerele de yayıldı. Gerçekten yerel halk, köylüler bu altın madenine karşı mücadele içindelerdi. Bir yandan da ciddi bir şekilde termik santral ruhsatlarının verilmeye başlandığını biliyoruz. Çan'da zaten çalışan bir termik santral var. Onun zararlarını herkes görüyordu. Çan'ın dışında Karabiga, Biga, Lapseki taraflarında şu anda toplamda sayıları 18. Her ne kadar Bakanlıklar bunu kabul etmese de Çevre ve Şehircilik Bakanlığı bu kadar sayıda proje olduğunu bilmiyor da kabul de etmiyor. Oysa Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK)'nın sitesine baktığımızda şu anda çalışan zaten beşi buldu. İki tane Çan'da, üç tene de Karabiga bölgesinde.

Bu santral direkt sizin yaşadığınız bölgeyi de etkileyecek mi?
Termik santrallerinin etkisi en az 50 km uzağa kadar gittiğini biliyoruz. Hatta o partiküllerin binlerce km gittiğini de biliyoruz. O nedenle de Kazdağları'nın kuzeyinde yapılacak olan termik santral güneyini de etkileyecek rüzgarlarla, hava akımlarıyla. Hatta İstanbul'a kadar etkileyecek.

BİRLİKTELİK KOPMAMALI

Çan'da yeni nesil olarak nitelendirilen ve Eskişehir'e yapılması planlanan termik santrale örnek gösterilen bir termik santral var. Yakın zamanda da Çan 2 Termik Santrali'nde patlama yaşandı. Sizin termik santrale karşı verilen mücadele açısında Eskişehirlilere bir öneriniz var mı?
Çan 2 Termik Santrali'nde patlama oldu. O da eski bir termik santral, Avrupa'dan bir yerden sökülüp getirilen bir termik santral. İkinci el bir termik santral. O da deneme üretimine başladı. O aşamada kömür depolarında meydana gelen bir gaz sıkışması sonucu patlama oldu. 6 kişi hastaneye kaldırıldı. Eskişehir'de zaten örgütlenmiş insanlar Eskişehir Çevre ve Yaşam Platformu (ESÇEP)'in altında. Herkes bir araya gelmiş. Çok şanslısınız yerel yönetimler de Eskişehirlilerin yanında. Köy derneğinden insanlar var. O birliktelik yakalanmış. Bu birlikteliğin kopmadan devam etmesi sağlanmalı. Biraz belki daha gençlere, öğrencilere, kadınlara taban hareketinin yayılabilmesi lazım. Daha çok gençler olmalı. Üniversite şehri olan Eskişehir'de ne kadar öğrencilerle, gençlerle bütünlendi bu hareket bilemiyorum.



GENÇLERİ KAPSAMALI
Yerelde, köylerde belki üniversitenin içinde, sokaklarda bir şeyler yapılmalı. Hakikaten gençler bu tür salonlara pek gelmeyi sevmiyorlar. Bu yöntemler belki onlara ters, yabancı. Her kesimin etkileneceği yöntemleri bularak; onlara uygun yöntemlerle halkayı biraz daha büyütmek lazım. Şu anda ÇED olumlu kararına karşı dava açıldı Alpu'da. Bundan sonraki aşama hukuk mücadelesini de bir yandan bekleyip bir yandan da onu, hukuk kararlarını etkilemeye çalışmak önemli. Sanıyorum ihalesi yapılır eğer hukuk süreci de geçerse. İhaleyi mümkün olduğunca yaptırmamaya çalışmak önemli.

YEREL SEÇİM BEKLENDİ
Çırpılar Termik Santrali tam da Alpu'da aynı pozisyonda. Alpu'dan daha önce ortaya çıkmış bir proje. Alpu daha hızlı bir süreç seyretti. Biz yaklaşık 2,5 yıl bu termik santrale karşı mücadele ettik. Dört İnceleme Değerlendirme Komisyonu (İDK) toplantısı yapıldı. Burada hemen bir İDK toplantısında karar çıktı. Yerel seçimler beklendi ve seçimlerden iki gün sonra Çırpılar için ÇED olumlu kararı verildi.



Özellikle bir yönteminiz var mıydı? Eskişehirlilerin de uygulayabileceği…
Bizde halkın büyük bölümü pazarlara geliyor. Köylüler, şehirde yaşayanlar da geliyor. Biz pazarda olmayı çok önemsemiştik. Çırpılar'ın bağlı olduğu ilçe Yenice. Yenice'ye bağlı ne kadar pazar kuruluyorsa hiç bilemediğimiz yerlerdi. Ama oralara gidip pazarlarda bilgilendirme stantları açtık. İmza topladık. Orada hakikaten yerel insanlara ulaşma şansı bulduk. Tek tek bütün evleri dolaşma şansımız yoktu. 70 köyü var Yenice'nin. Tek tek hepsine gidemezdik ama bir şekilde hepsi pazara geliyordu. Biz de pazarlarda çalışmayı tercih ettik. Orada stantlarımızı açtık, imzalarımızı topaldık. Hakikaten pazarda olmak önemliydi. Çiftçiye orada ulaşabiliyorsunuz, ürün orada. Bakın bu attığınız ürün artık üretilemeyecek hale gelecek dendiğinde köylüler baya ikna oluyorlar.



ALANI İHMAL ETTİK
Bir de ÇED olumlu kararı verildikten sonra artık hukuki süreç işleyecek gibi. Biz de çok alanda değiliz. Artık karar verildi santral için. Biz de dava ettik. Artık yerelde yapacak çok fazla bir şey yok diye düşünüp biz de biraz alandan koptuk ama alandan kopmamak lazım. Devam etmek lazım. Bilirkişi heyetleri gelecek o süreçlerde. Onları etkilemek lazım, onların yanında olmak lazım ve sürecin devam ettiğini bilmek lazım. Bizler de biraz ihmal ettik alanı.


Editör: TE Bilisim