HAZIRLAYAN: AYTAÇ ERSOY
--------------------------------------
KÜRŞAT ASİL

Saçım ve ensem yandı!
Bu hikayenin için de her duyguya yer var. 2009-10 sezonu, yer Atatürk Stadyumu'ydu. Rakip Trabzonspor'du. Hava güzeldi. Eskişehirspor formdaydı, güzel bir maç bizleri bekliyordu. Öyle de oldu, maç güzel bir tempo da geçiyordu. Es Es'im harika oynuyor ama kalede geçit vermeyen bir isim Onur Kıvrak var. Sağdan soldan cepheden ne yapsak gol yemiyor. Dakika 90'da sağ taraftan Aydın Yılmaz'ın ortasını Ümit Karan mükemmel bir kafa vuruşuyla filelere gönderiyor. Tabi meşale yasak değildi o zamanlar. Gol geldiğinde Ümit Karan tribüne koşuyor ben de ona doğru koşuyordum. 90'ıncı dakika gelen galibiyet golüne paha biçilemez. O esnada arkadan bir meşale kafama çarptı. Bir yandan saçım yanıyor bir yandan ensem ama aldırış etmiyorum, golün sevinciyle Ümit Karan'a doğru koşuyorum. Golün sevinci bittikten sonra anlamıştım nasıl yandığını ama olsun dedim. O an için değerdi.
-----------------------------------------------
BAHADIR ÖZYİĞİT

Meğer o kuyruk…

1986-1987 sezonunun unutulmaz maçı Eskişehirspor-Fenerbahçe... Bir arkadaşımla beraber maça gitmek için erken saatlerde kalkıp Ertuğrulgazi'den stadyuma doğru yürümek zorunda kaldık, çünkü ancak bilet alacak paramız vardı. Stadyum önüne vardığımızda sabah erken saat olmasına rağmen mahşer kalabalığını gördük. Kendi kendimize kızıp niye daha erken yola çıkmadık diye söylendik durduk. Hangi kuyruğa girelim diye biz karar verene kadar kalabalık neredeyse Hava Hastanesi'ne kadar gelmişti, mecburen sıranın birine girdik. Zaman geçiyor ama kuyruk bir türkü bitmek bilmiyordu, kaynak yapanlara kızanların biri bin para… Ne kadar bekledik bilmiyorum ama iyice sıkılmıştık bu durumdan. Neden sonra kuyruk hızla ilerlemeye başladı. Bir de ne göreyim bizim girdiğimiz kuyruk meğer köfteci kuyruğuymuş J Paramız olmadığı için köfte de yiyemedik belki ama uzun yıllar herkese anlatacağım gülünecek bir anım olmuştu.
---------------------------------------------------
ABDÜLKADİR GÜLEN

Kendimi öyle bir kaptırmışım ki

Sene 1992, içerde Kemer Belediye'yi 4-0 yendiğimiz maç. Cebimizde maç bileti alacak para yok. Birilerinin yanında kaynak yaparız diye stadın etrafında bir arkadaşım ile avel avel geziyoruz. Tam kapalının oradan geçerken sonradan saha komiseri olduğunu öğrendiğim adam tuttu kolumuzdan, Top toplayıcı lazım diye aldı bizi içeri. Tek derdimiz maçı izlemek olduğu için dünden razıyız. Kör istedi bir göz Allah verdi iki göz. Ben hastane tarafındaki kale arkasındayım, arkadaşım Atatürk Teknik Endüstri Meslek Lisesi tarafındaki kale arkasında. Bir ara yaptığım işe kendimi öyle bir kaptırmışım ki Cevdet'in kaleyi tutmayan sert şutuna planjon (Topu yakalamak amacıyla yere paralel bir şekilde yaptığı atlama hareketi, yatış tekniği) yaptım. O gün bu gündür sol bileğim en ufak bir zorlamada hala ağrır.


Editör: TE Bilisim