Tüm dünyada yoğun bir biçimde kullanılan Twitter, son günlerde sosyal medya platformlarında dezenformasyonun yayılmasının önüne geçmek için çelişkili bulduğu bazı paylaşımların altına "bilgiyi doğrulama" etiketi ekledi. Sosyal medyada yanlış bilginin yayılmasıyla mücadele için attığı bu önemli adımla Twitter, tüm dikkatleri de üzerine çekti.
Twitter’ın bu adımını değerlendiren Anadolu Üniversitesi Sosyal Medya ve Dijital Güvenlik Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi (SODİGEM) Müdürü Prof. Dr. Levent Eraslan, “Bilgi kirliliği, son dönemde sosyal medya platformlarındaki en büyük sorunlardan biri haline geldi. Bu bilgi kirliliğinin önüne geçebilmek için kullanıcılarda oluşturulması gereken teyit kültürünün yanı sıra; büyük sosyal medya şirketlerine de önemli sorumluluklar düşüyor” dedi.

“Bilgiyi Doğrulama Etiketi Savaşın Fitilini Ateşledi”
Bilgiyi doğrulama etiketi ile başlayan ve uluslararası medyada da gündem olan Twitter ve Trump arasındaki savaşı değerlendirerek süreç hakkında bilgi veren Eraslan, “Twitter’ın, ABD başkanı Trump’ın California eyaletindeki ‘posta yoluyla uzaktan oy kullanmanın hileye açık olacağı’ konusunda attığı tweetlere bilgiyi doğrulama etiketi ekleyerek sansür uygulaması, Twitter ve Trump arasında başlayan savaşın fitilini ateşledi. Olayın uluslararası medyada gündem olmasının ardından Trump “Twitter’ın bir içerikle ilgili editöryel duruşu siyasi aktivizmdir” diyerek; sosyal medya şirketlerini siyasi duruşla suçladı. Konuya ilişkin Twitter CEO’su Jack Dorsey, şirket eylemlerinden sorumlu kişinin kendisi olduğunu söyleyerek; amaçlarının bir doğruluk otoritesi kurmak değil, paylaşılan çelişkili ifadelerdeki eksikleri tamamlamak olduğunu belirtti. Twitter’ın gerçekleştirdiği uygulamaları düşünce özgürlüğüne bir saldırı olarak nitelendiren Trump’ın attığı bir diğer tweet yine Twitter’ın sansürüne takıldı. Trump’ın ABD’deki sokak protestolarına yönelik "yağma başlarsa ateş açma da başlar" ifadesini barındıran tweeti ise, Twitter tarafından şiddeti yücelttiği gerekçesiyle kural ihlali sayıldı ve sansürlendi” diye konuştu.

İletişim Uygunluk Yasası’ndaki Değişiklikler Damga Vurdu
Trump’ın, “Sosyal medya platformlarına güçlü düzenlemeler uygulayacağız ya da bunları kapatacağız" açıklamasını değerlendiren Eraslan, Trump’ın Twitter ile tartışmasının ardından yeni sosyal medya kararnamesini imzaladığının altını çizdi. Eraslan, Trump’ın imzasıyla beraber sosyal medya şirketlerinin faaliyetlerini düzenleyen İletişim Uygunluk Yasası’nda da birtakım değişikliklere gidildiğini dile getirdi. Twitter’ın “gerici ve politize olmuş bir yaklaşım” açıklamasını yaptığı bu değişikliklere göre ise, platformlarda yapılan paylaşımlardan sorumlu olmayan sosyal medya şirketleri; yeni düzenleme ile artık paylaşılan içeriklerden de sorumlu olacak. Federal ticaret komisyonuna, online ortamda sansür veya taraflılık şikâyetlerinin iletilebileceği sistemin ise önü açılacak.

“Trump Seçim Zaferini Sosyal Medyaya Borçlu”
Uluslararası medyadaki genel kanıya göre, Trump’ın ABD başkanlığını elde ettiği seçim zaferini sosyal medyaya borçlu olduğunu dile getiren Prof. Dr. Eraslan sözlerine şu şekilde devam etti: “Twitter ve Trump arasındaki bu savaşa, yaptığı açıklama ile dâhil olan Facebook’un CEO’su Zuckerberg, bu konuda Twitter’dan farklı bir politika izlediklerini söyleyerek şirketlerin her şey konusunda gerçeğin yargıcı olmaması gerektiğini belirtti. Seçim döneminde Facebook üzerinden kampanyasını şekillendiren Trump’ın dijital beyni Brad Parscale, dijital ekibini San Antonio’da kurmuş ve metin yazarları, yazılımcılar, web geliştiricileri ile veri analizcilerinden oluşan yüz personel ile kampanyayı yürütmüştü. Kampanya, Facebook reklamlarında iki milyon dolarlık yatırımla başlamış ve Trump’ın dijital ekibi toplamda yüz binden fazla farklı içerik üretmişti. Bu kampanyanın toplam maliyeti ise yetmiş milyon doları bulmuştu.”
Editör: TE Bilisim