HABER: MELTEM KARAKAŞ KAYA

Porsuk Çayı ile birlikte dört nehrin daha kaynağı olan ve içinde birbirinden farklı endemik bitkileri barındıran Kütahya'nın Gediz ilçesine bağlı Murat Dağı'nda yapılmak istenen altın gümüş madeni arama çalışmaları hayata geçerse, Porsuk Çayı ile birlikte yer altı suları kuruma tehlikesiyle karşı karşıya kalacak ve kuraklık tehlikesi yaşanacak. Mayıs ayından projeye verilen ÇED olumlu raporunun ardından yürütmenin durdurulması için 60'a yakın kurum ve kişi dava açtı. Bu kapsamda 19 Ağustos'ta da ÇED iptal davası keşfi yapılacak.
DOĞA ALTINDAN DEĞERLİ
Doğanın altından daha değerli olduğunu söyleyen Yılmaz Büyükerşen, 'O altın madeni kullanılır kullanılır bir süre sonra biter. Ama o doğayı tekrar geriye getirebilmek pek kolay bir iş değil. Yüzyılları alır. Yazıktır günahtır. Yer altından hele böyle siyanür gibi doğayı mahvedecek hatta siyanür olmasın başka teknolojiler olsun, doğayı yok edecek her türlü yer altından maden çıkarıp bununla zengin olmak akıl kari değildir' diye konuştu.
YABANCILAR KAZANÇLI ÇIKIYOR
Türkiye'yi mahvetme pahasına yabancı yatırımcıların doğaya zarar verdiğini ifade eden Büyükerşen, 'Bu zengin olmak ki, biz olmuyoruz ayrıca Kanadalılar burayı yapacaklar. Zaten Türkiye'yi mahvetme pahasına yabancı yatırımcılara açılan yerler hep bizim doğamızın yok edildiği yerler. Yabancılar kazançlı çıkıyor, biz kazançlı çıkmıyoruz. Genel kanaat, yazılanlara çizilenlere bakacak olursak, internetten verilen bilgilere bakacak olursak çıkarılacak zenginliğin ancak yüzde 25'i ile 30'u Türkiye'ye kalıyor. Geri kalan bütün kazanç yabancıların eline geçiyor. Ben yazık olur diyorum' şeklinde konuştu.
MURAT DAĞI'NI ŞİİRLE ANLATTI
Namdar Rahmi'nin Murat Dağı ile ilgili şiirini okuyan ve her şeyin bu dizelerde anlatıldığını, kendisinin de söylemek istediklerinin yine bu şiirde olduğunu söyleyen Büyükerşen, şu dizeleri paylaştı:
Murat Dağı arpalıktır
Eğer saban sürerse
Her dereye bir değirmen
Eğer suyu gelirse
Her köyden bir tavuk
Eğer köylü verirse
İyi gidiştir bu gidiş
Eğer sonu gelirse



KAMUOYUNA ANLATACAĞIZ
İlerleyen süreçte kamuoyunu bilgilendirmeye devam edeceklerini belirten Büyükerşen, 'Bizim yapacağımız kamuoyunu bu konuda aydınlatmak. Kamuoyunun eğer duyarlılığı varsa ki olduğunu zannediyorum toplumun parçası olarak karşı çıkacaktır. Eskişehir, Kütahya, Afyon, Uşak yani Murat Dağı'nın doğal kaynaklarından yararlanan bütün şehirler zarar görecektir bundan. Kaldı ki yapacağımız başka şey de eğer Eskişehir'de Alpu Ovası'nda yaptıkları gibi ÇED raporu oyunlarına girecek olurlarsa onlara karşı dava açmaktır' ifadelerini kullandı.
ÇED RAPORU TEPKİSİ
ÇED raporu hazırlayanların tarafsız ve bilimsel kurumlardan seçilmesi gerektiğini vurgulayan Büyükerşen, 'ÇED raporunu kim veriyor? Nereden alıyorlar bu ÇED raporunu? ÇED raporunun bilimsel bir rapor olması lazım. Türkiye'de özel sektörden derlenen insanların çevre etkileme raporu diye yaptıkları raporların sipariş raporlar olduğu açıktır. Halbuki Türkiye'de tarafsız, mutlak suretle bilim kurumlarından kurulu bir üniversitelerden, üniversitelerin hangi konuda ÇED Raporu alacaksanız o konuda uzmanlarından bilim adamlarından oluşan kurumların incelemeyi yapması lazım' dedi.
PROTESTO EDİLECEKTİR
Porsuk Çayı'nın etkileneceğine dikkat çeken Büyükerşen, 'Bu ağır öldürücü kimyasalların maden arıtma işlemlerinde kullanılması doğayı mahvetmek için bire birdir. Zehirdir ve doğayı öylesine zehirler ki, öylesine yok eder ki bir daha kolay kolay yaşam mümkün olamaz' diye konuştu. Eskişehir basınının konuya eğilmesi gerektiğini sözlerine ekleyen Büyükerşen, 'Eskişehir'de gündem olması biraz da medyanın bu işe verdiği ağırlıkla mütenasip oluyor. Öyle ümit ediyorum ki şimdi yaz sezonu herkes tatillerde. Herhalde sonbahara doğru bu konu Eskişehir halkı tarafından da yine protesto vesilesi olarak, duyurular olarak, sivil toplum örgütlerimizce, Kent Konseyi üyelerimizce protesto edilecektir' ifadelerini kullandı.
Editör: TE Bilisim