Bir toplumu ümmet toplumundan millet toplumuna nasıl dönüştürürsünüz? Bir toplumu kutsal monarşi bir toplumdan laik Cumhuriyet toplumuna nasıl geçiş yaptırabilirsiniz? Ve bir toplumu dar kapalı bir ekonomiden teknolojik gelişmelere ayak uyduracak, yeniliklere açık katma değeri yüksek, üretim yapan bir topluma nasıl yükseltirsiniz?
Kendi adıma bu soruların cevabını en başta söyleyeyim, bu soruların cevabı tek formülü emperyalist ülkelerin izlediği politikalara alet olmaktan vazgeçmek ve onların güttüğü amellere karşı durmaktır. 'Şimdi bu sorular nerden çıktı?' diye bir düşünce aklınıza gelebilir. Onu da hemen söyleyeyim her 28 Şubat'ta özellikle İslamcı Muhafazakar çizgide yer aldığını söyleyen AKP'nin halen mağdurum mağdur açıklamaları yapmaya çalışması bu soruların aklımdan çıkmamasına neden oluyor.
15 yıldır da durum böyle. 28 Şubat'larda eski Başbakan'ımız Erbakanı yad eden ve onun yolundan duygularını düşüncelerini de kendi partilerinde yaşattıklarını ifade eden AKP'lilerin tarihi ve maziyi bilerek çarpıttıkları ortada.
Bunun nedenini anlatacağım ama önce bir noktaya dikkatinizi çekmek isterim; gelişmiş olarak gördüğümüz ABD de dahil olmak üzere hemen hemen tüm ülkeler kapitalist sistemle idare edilmekte aynı zamanda çoğu emperyalist olarak tanımlayacağımız sistem ile kurdukları açık uluslu şirketler eliyle dünyadan beslenmektedirler. Kendi ülkelerinde uyguladıkları kapitalizm özellikle Üçüncü Dünya ülkelerinde olmak üzere emperyalizme dönüşmektedir.
Gerek bu Üçüncü Dünya ülkelerinin, gerekse ekonomisi gelişmekte olan bizim gibi ülkelerin böyle bir durumda çağa uygun sanayileşmelerini gerçekleştirmeleri ve kalkınma sağlamaları imkansızdır. Ulusal bağımsız ekonomilerini de kültürlerini de kurmaları da imkansızdır. Çünkü elinde gücü bulduran, her anlamda ülkelere sızma yapan sözde çağdaş ülkeler buna izin vermeyecektir. Verseler verseler kendi amaçlarına uygun olacak şekilde kendi vatandaşlarının rahat etmesini sağlayacak politikalar içeren bir biçimde sadece kendi kültürlerinin geçişine izin vereceklerdir.
İşte demem odur ki; 15 yıllık iktidarları döneminde mağdur edebiyatı yapa yapa mağrur duruma gelen AKP hiçbir dönemde kapitalist ülkelerin bizi sömürmesini engelleyecek hiç bir politika geliştirmemiş tersine bu ülkeler ile tam bir işbirliği içerisine girmişlerdir. Asıl sorun budur.
Ulusal bir kimlik yaratma gayretine bile girmeyen bu partinin hayatını Amerika ve Batı karşıtlığı ile geçirmiş bir Erbakan'a her seferinde ilkesel olarak sahip çıkmaya çalışması en ucuz ifade ile komik oluyor. Bu komikliğin arkasında ne olduğu belli amaç ve niyet Erbakan'ı anmak ona sahip çıkmaktan çok uzak. Niyet hala toplumun belli kesiminde oy potansiyeli olarak dönen 28 Şubat mağduriyetini oynamaya devam etmekten başka bir şey değil.
Ümmet toplumunu millet haline getirmek ekonomiyi bağımsız yapmak ve laik toplum yaratmak düşüncesinden çok uzakta olan günümüz muktedirleri söz konusu mağduriyeti de en kolaycı şekilde Erbakan üzerinden yapıyorlar. Ama artık bu mağduriyette bu komiklikte yeter!