Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nin Konrad Adenauer Stiftung Türkiye Temsilciliği ile ortaklaşa düzenlediği 86'ncısı Yerel Medya Semineri başladı. İki gün sürecek olan seminere Bursa, Afyon, Bilecik, Bolu, Eskişehir, Kütahya illeri ve ilçelerinden gazeteciler katıldı.

SANSÜRE RAZI OLDUK
Seminerin açılışında konuşan Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç yerel medyanın önemine vurgu yaparak, 'Yerel medya çok önemli. Benim siyasette şöyle bir görüşüm var 'Eğer yerele hakim değilseniz hiçbir yere hakim olamazsınız.' Aynı şekilde yerelin özgür olması ülkedeki özgürlüğü de temsil eder' dedi. Ataç, Türkiye'de basının özgür olmadığını belirterek, 'Bugün sansüre razı olduk niye tutuklanmamak için. Türkiye'de basın büyük bir hastane haline geldi. Allah hepimizi kötülüklerden, hapisten ve tutuklamalardan korusun. Özgür günlerinize, normal günlerinize dönün' diye konuştu.

USTA-ÇIRAK İLİŞKİSİNİ KAYBETMEMEK LAZIM
Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen, bu tür seminerleri çok önemsediğini ifade ederek, 'Yerel basın mensuplarının devamlı eğitim seminerleriyle değişen dünyadaki düşünceleri, fikirleri, gelişmeleri görmeleri, olayları yorumlamalarında büyük katkılar yapar. O yüzden eski bir gazeteci olarak bu seminerleri son derece önemsiyorum. Biz alaylıydık, aranızda mektepliler de var. Mektepli de olsa, gazetecilik bir anlamda usta çırak ilişkisidir. Usta-çırak ilişkisini kaybetmemek gerekir' dedi.

KİRALIK-SATILIK KALEMLER VAR
'Cezaevleri basın mensuplarının meskeni haline geldi. Bu sistem bizi nereye götürecek. Bugünlere gelişimizde basınımızın da suçu var. Bugün ne hale geldik, herkes korku içerisinde. Gerçekleri halka yansıtmak görevinde olan basınımıza baktığımız zaman içerinizde kiralık kalemler var, satılık kalemler var, kırık kalemler, şantajı gazetecilik mesleğiyle değiştirenler var, küçük menfaatler karşılığında topluma farklı şeyler sunanlar var. 10 seneden az bir süre içerisinde nice güvendiğimiz,üstat kabul ettiğimiz yazarlarımızın bazıları daha fazla özgürlük daha fazla hürriyet diyorlardı referanduma yetmez ama evet diyorlardı. Evet diye diye bugün karşımızda, üstümüzde, başımızda kim varsa her dediğine evet diyen, önünü ilikleyen insanlar haline geldi o arkadaşların bir kısmı.

DAYANIŞMA RUHUNU KAYBETTİK
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Başkanı Turgay Olcayto, 175 gazetecinin tutuklu olduğunu aktararak, 'Bugün 175 arkadaşımız hala cezaevinde yatıyor. Bunlardan 2 tanesi çıksa üçü içeri giriyor. Asıl mesele galiba biraz da bizde. Dayanışma ruhunu çoktan kaybettik. Biz uzun zamandır cezaevindeki arkadaşlarımızla görüşemiyorduk. Yeni adalet bakanına teşekkür ediyorum. Bize izin veriyor. Şimdi arkadaşlarımızı ziyaret ediyoruz. Biz gazeteciler olarak ikinci adresimiz adliyeler oluyor' dedi.

ÖZGÜRLÜK DİLİYORUZ
CHP Milletvekili ve eski gazeteci Utku Çakırözer, cezaevinde tutuklu bulunan gazetecilere özgürlük dileyerek başladığı konuşmasında, 'Yazdığı ve düşündüğü için cezaevinde tutulan ve özgürlüğünde mahrum bırakılan tüm gazeteciler için özgürlük diliyoruz. Tahliye kararları sadece meslektaşlarımıza özgürlük kazandırmayacak aynı zamanda ülkemizin dünyadaki itibarını biraz olsun iyileştirecek. Ana sıkıntımız OHAL ve KHK'lar. Gazetecileri ve özgür düşünceleri prangaya vurmak isteyen anlayış' dedi. Konuşmaların ardından konusunda uzman gazeteci, akademisyen ve hukukçular tarafından mesleki konular ve sorunların ele alındığı 3 oturum gerçekleşti.
Editör: TE Bilisim