CHP Parti Meclis Üyesi Gaye Usluer, ES TV'de yayınlanan Vaziyet programının konuğu oldu. Yayında ESGROUP Genel Koordinatörü Ali Baş, Anadolu Gazetesi köşe yazarı Arif Anbar'ın sorularını yanıtlayan Usluer, gündeme dair önemli açıklamalarda bulundu.
AKP'DE BEKA SORUNU VAR
Sözlerine CHP-İYİ Parti arasında kurulan Millet İttifakı ve AKP-MHP arasında kurulan Cumhur İttifakı'nı değerlendirerek başlayan Usluer: 'Esasen tamamen gayri yasal bir süreçten geçiyoruz ve bu gayri yasal sürecin başlamasının nedeni AKP ve MHP'nin yerel seçimde bir ittifak sürecini başlatmış olmaları. Başından beri ve hala her iki parti de Türkiye'nin bekasından bahsediyorlarsa da şu anda beka sorunu olan AKP'dir. Şu anda siyasetin içinde beka sorunu olan MHP'dir. Ve ittifakın yapılma zorunluluğu kendileri açısından bu beka sorunu nedeniyle oluştu. Yoksa yerel seçim süreci ile Türkiye'nin bekası yani Türkiye'nin varlığının devamı veya yok olması gibi bir süre asla ve asla söz konusu değildir. Bu bir yerel yönetim seçim sürecidir. Bir kere bunu bir kenara koyalım. Tabii ki böyle bir ittifakın yapılmış olması bizim tarafımızda da bir ittifak sürecinin, ittifak görüşme sürecinin başlamasına neden oldu. Şu anda bir tarafta AKP ve MHP'nin oluşturduğu Cumhur İttifakı, öte tarafta bizim ideolojik değilse bile ilkeler çerçevesinde oluşturduğumuz bir Milet İttifakı söz konusu. Doğru olan nedir? Bu tamamen iki partinin ortaklaştığı ve ilkeler üzerinde anlaştığı çerçevenin dışında kişisel bakışımı da söylemek isterim. Doğru olan yapılacak ittifakta iki parti arasında il ya da ilçe bölüşümünde hangi parti güçlüyse diğer partinin aday göstermemesi ve güçlü olan partiye destek olmasıdır. Eskişehir'de Büyükşehir Belediyesi ve iki merkez ilçe CHP'dedir. Dolayısıyla bu belediyelerin bizde olması ittifaka girerken daha başlangıçta bu iller üzerindeki inisiyatifin CHP'nde olma zorunluluğunu işaret etmektedir. Ama nedendir Odunpazarı ile ilgili böyle bir kriz çıktı. Odunpazarı'nda İYİ Parti'nin aday çıkartmış olma konusunda herhangi bir tartışma ortamı yaratacak değilim, hayırlı olsun derim ittifak nedeniyle. Ama Odunpazarı'nda CHP dışında bir adayın kazanma ihtimali yoktur. İttifak partilerinin her ikisinin ne aday çıkartması kar getirmez tek tek bakıldığında. Sayın Kazım Kurt bizim adayımız açısından zararlı bir durumun olmayacağını şimdiden rahatlıkla söyleyebilirim ama doğru olmamıştır. Çünkü burada İYİ Parti'nin kazanma olasılığı yoktur. Ama belki şöyle de bakabiliriz olaya. Biz hep şimdi bizim belediye başkanı CHP'li olduğu için hep Kazım Kurt'a bizim adayımıza zarar verir mi diye bakıyoruz ama esasında İYİ Parti'nin seçmen kitlesi ve MHP'nin seçmen kitlesi aslında geçirgenliği çok fazla olan bir kitle olması nedeniyle İYİ Parti'nin aday çıkarmış olması aslında Cumhur İttifakı'na, Millet İttifakı'na olduğundan yani bizim özelimizde Odunpazarı'nda Sayın Kazım Kurt'a zarar vermekten ziyade Cumhur İttifakı'nın kazanmaması yönünde yani bize bir avantaj olarak dönecektir diye düşünmeye başladım' diye konuştu.
ÖNCELİĞİMİZ 5 BELEDİYE
Yaklaşan yerel seçimin CHP için önemine değinen Usluer: 'Ben bütüne bakıyorum yani kimin işi zor kimin işi kolay değil. Sonuçta biz hepimiz CHP'li olan tüm arkadaşlar mevcut belediyeleri korumakla mükellefiz. Hiç birimizin bir diğeri için o ne olursa olsun ben kendi işime bakarım deme lüksümüz yok. Biz bir bütünün parçalarıyız. Ve bizim Eskişehir'de öncelikli olarak elimizde olan 5 belediyeyi canımız pahasını korumamız gerekiyor. Ama ondan sonra biz bir seçim başarısı istiyoruz. Türkiye'de yeni bir öyküyü başlatmak istiyoruz. O zaman demek ki sadece bu beş belediyeyi korumak değil, bizim bu beş belediyenin üstüne başka ilçeleri de ilave etmemiz gerekiyor. Bunun aksi bir durumu başarısızlık olarak düşünmek gerekir ki ben böyle bir seçeneği düşünmek dahi istemiyorum. Çünkü Türkiye bugün bir ekonomik krizde. Çünkü Türkiye bugün bir siyasal krizde. 16 Nisan referandumu sonucunda değişen anayasanın rejimi değiştirme sonuçları 24 Haziran ile gerçekleşmiştir ve bugün Türkiye'nin içinde bulunduğu açmazın, çıkmazın nedeni değişen anayasadır. Değişen rejimdir. Yerel seçimlerde alınacak başarı, değişen rejimin sorunlarını merkezi idare tarafından tekrar önemsenmesi, merkezi idarenin kendine çeki düzen vermesi yani iktidar partisinin yani başkanlık sistemine sahip başkanlık sistemini yürüten kişilerin kendilerine çeki düzen vermeli için bir fırsat olacağını düşünüyorum ki sonuçta bu ülkede yaşayan herkes için bir huzur, rahatlama olacaktır. Bu nedenle bu seçimlerde ben her şeyden önce hedeflerimizi doğru belirlemek ve benden sonrası tufan değil biz sözcüğünü her konuşmamızda hiç kimseyi ötekileştirmeden biz olarak çalışmamız gerekiyor' ifadelerini kullandı.
ZOR OLACAK
İYİ Parti'nin Büyükşehir'de Yılmaz Büyükerşen'i, Tepebaşı'nda Ahmet Ataç'ı desteklemesini ancak Odunpazarı'nda kendi adayını çıkarmasını değerlendiren Usluer, 'Samimiyetle söylemek gerekirse zor olacak. Tersten bakarsak şöyle de zor olacak. Kazım Kurt Odunpazarı'nda çalışmaları yaparken şunlara oy vermeyin CHP'ye diyecek. Şunlara oy vermeyin dediğinizde muhatap olarak bir siyasi partiyi aldığında aynı siyasi partinin bir grup seçmeni de şehrin öteki tarafında öteki belediyelerimizle birlikte yürümek zorunda. Dolayısıyla eğer buradan bir etkileşim olacak olursa bu tüm belediyeleri etkiler. Olumluluk da olumsuzluk da tüm belediyeleri etkiler. Dolayısıyla sıcak bir süreç. Ben eğer karar verici durumda olsaydım bu şekilde olmasını istemezdim. Bence doğru olan yapılması gereken bu değildi. İttifakta bu tür çetrefilli süreçlerin, ama ve fakatların oluşmasına izin verilmemeliydi. Ama verildi. Bundan sonra işimize bakacağız. Amacımız bütün belediyelerimizde öncelikle kazanmak. Kazanmak yetmiyor, yeni belediyeleri de almak olacak. Tüm bu olumsuz, işi zorlaştıran faktörlerin bilincinde olarak' İfadelerini kullandı.
İTTİFAK DAĞINIK
Cumhur İttifakı'nın dağınık bir fotoğraf çizdiğini ifadelerinde kullanan Usluer, 'Adaylar bir arada ama milletvekilleri yok. Ben fotoğrafa bakıyorum. Tabii ki içeriği ile ilgili yanlış düşünüyor olabilirim. Ama fotoğrafa baktığınızda fotoğrafta bir dağınıklık görünüyor. İttifakı o Eskişehir için ağrılığı olan partisi iktidar partisi dolayısıyla fotoğrafta gördüğüm bir dağınıklık var. Aslında Eskişehir ile ilgili çok iddiaları yok. Öyleymiş gibi davranıyorlar ama bence çok iddiaları yok. Verdikleri görüntü Eskişehir'de biz Büyükşehir'i Odunpazarı'ını Tepebaşı'nı alacağız. Böyle bir şey görünmüyor. Bir kabullenmişlik görüyorum ben. Ama tabii ki bu söylemim bizi rehavete düşürmemeli. Çünkü seçim süreci yeni başlıyor. Her birimizin yokmuş gibi sıfırdan başlıyormuş gibi çalışmamız gerekiyor. Her seçim özeldir. Her seçim kendi dinamikler ile vardır. Ve o dinamiklerin sonuçlarını sandığa yansıtır. Dolaysıyla her zaman tüm partileri ben önemsemekten yanayım çünkü seçim sonucu süreç içinde belirlenir. Rehavete kapılmamak lazım. Evet biz Eskişehir'de güçlüyüz ama güçlü olmamız her şeyin bize ait oluğunu anlamına gelmez. Bir tarafta da iktidarın gücü olanakları ile çalışacak bir siyasi partiden bahsediyoruz' şeklinde konuştu.
ESKİŞEHİR FARKLI
Yerel seçim süreci ile ilgili konuşan Usluer, 'Eskişehir farklı şehirlerden bir tanesi. Eskişehir seçmeni de bu nedenle farklı. Çünkü Eskişehir'deki seçmen birbirinin yaşam koşullarına, yaşama tercihlerine müdahale etmeden birlikte yaşamayı içine sindiriş bir şehir. Seçim süreçleri Eskişehir'de çok kavgalı, itişmeli kakışmalı geçmez. Ama geçmiş dönemde, özellikle yerel seçimlerinde iftira süreçlerinin zaman zaman hoş olmayan propaganda süreçlerinin yaşandığını da biliyoruz. Bu tür olaylar şehrin huzurunu kaçırması açısından sonucu etkilemez hatta diğer taraf açısından olumlu etkiliyor. Ben bu sürecin aslında Eskişehir'deki kardeşlik hukukumuzu bozmadan ve amacımızın Eskişehir için daha iyi daha güzeli olsun diye çalıştığımızı ve bu koşullar altında rekabet edeceğimizi düşünerek ve vatandaşa da bunu göstererek yürüyen bir seçim olmasını istiyorum. Çünkü burada aday olan herkese başarı da diliyorum. Hayırlı olsun demek lazım. Birbirimizi bulunduğumuz yerde kabul etmemiz lazım, birlikte yaşama kültürü, birlikte bir seçim süreci kültürü bu şehir için çok zor değil' diye konuştu.
TOPLUMCU BELEDİYECİLİK
'Her iki ittifakta da pazarlıkvari bir ittifak var, bir ilke yok, bir program yok' sözleri üzerine 'Siz bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?' sorusunu yanıtlayan Usluer, 'Yerel seçimde ittifakların vaatleri olmaz. Yerel seçimde hedef partinin alacağı oy oranı değildir. Hele ki bu ittifak düzleminde. İki partinin seçmeninin toplam oyudur. CHP için de bu durum böyle olacaktır. Esas olan Türkiye genelinde belediyelerin yüzde olarak partilere göre dağılımının ne olduğu olacaktır ki bunun sonucunda en fazla yüzdeler yeni kazanan belediyeler hangi partinin başarılı olduğu sonucunu da karşımıza getirecektir. Dolayısıyla burada vaat yerel seçim üzerinden ülke yönetimine yönelik bir vaat söz konusu değildir. Yerel yönetime aday olan kişilerin merkezi iktidar üzerinden bir söylemde bulunmaları da doğru değildir. Merkezi iktidarın görevi yerel yönetime hakkını vermektir. Yani benden olan belediyeye veririm, benden olmayan belediyeye vermem süründürürüm. Olmadı kayyum atarım söylemi aslında o söylemde bulunan partiye kaybettirecektir bu seçimde. Biz çokça aday tartıştık. Sorulardan biri hangi adayla kazanabiliriz? İkincisi biz nasıl bir belediyecilik anlayışı için yola çıkıyoruz? Ben sosyal belediyecilik tanımını çok sevmiyorum. Bizim çokça bahsetmemiz gereken vatandaşın yönetimin içinde olacağı, vatandaşın karar süreçlerine katkıda bulunacağı şehrin refahının adaletli bir şekilde dağıtılacağı, her aşamada toplumun refahının gözetileceği toplumcu kamucu bir belediyecilik anlayışının CHP'nin temel prensibi olduğunu Türkiye genelinde bize düşen görev bunun doğru anlatılmasıdır' şeklinde konuştu.
YOKLAMA YAPILMALIYDI
Usluer, eğilim yoklaması ile ilgili düşüncelerini şu şekilde belirtti: 'Eğilim yoklaması kararı genel merkez tarafından verildi, tarihi de bildirildi. Ve bu karar çıktığında biz parti meclisinde başından beri ön seçimi, eğilim yoklaması, üyelerin ortak katılımı ile olacak belirleme süreçlerinin çok değerli olduğuna katkı sunan kişilerden biri olarak açıkçası çok mutlu oldum. Ama ondan sonra süreçlerin yönetimlere bırakılması, farklı farklı süreçlerin oluşması açıkçası benim taraf olduğum bir şey değil. Burada kararlı olmak lazım. Ya eğilim yoklaması kararı alınmaz. Eğilim yoklaması kararı alınırsa da bundan korkmamak lazım zaten alınan karar böyleydi. Fermuar sistemiydi. Yani bir eğilim yoklaması bir kontenjan. Eğilim yoklamasının partililerin partiye bağlılığını artırması, çalışma şevkini artırmasını açısından çok değerli olacağını düşünürdüm. Keşke sadece Eskişehir'de değil, her yerde de yapılsaydı. Eskişehir'de de yapılmalıydı tabi. Bunun açıkçası bir eksiklik olduğunu her daim savunmaya devam edeceğim çünkü tüzük kurultayında da gerek milletvekili aday belirleme süreçlerinde gerekse tüm adaylık süreçlerinde parti içi demokrasinin parti içi disiplin kadar önemli ve değerli, aidiyet duygusunu güçlendirici olduğuna inanıyorum. Siyasete devam ettiğim sürece bunu yüksek sesle dillendirmeye devam edeceğim.'
TARİHSEL HATA
Sıkça tartışma konusu olarak gündeme gelen Şehir Hastaneleri ile düşüncelerini ifade eden Usluer, 'Şehir Hastaneleri, AKP'nin 2002'de iktidara gelmesiyle başlayan, dünya bankasının da ülkemiz üzerinde oluşturduğu bir oyunun sürece yansımasıdır. Ve AKP sağlıkta iflas etmiştir. Sağlık bir siyasal politika alanı olarak asla kullanılmamalıdır. Bugün geldiğimiz noktada sağlık bir meta haline getirilmiştir. Türkiye'de sağlık sistemi sonuç olarak paran kadar sağlık sisteminden yararlanabilirsin sonucudur. Biz baştan itibaren şehir hastaneleri fikri başarı getirmeyecek olan yıkılmaya mahkum olan ve mahrum edici yalnızlaştırıcı bir sistemdir. Düşünün ki şehir hastanesini yapıyorsun yerini belirlerken, sistemi kurarken oradaki halka sormamışsın, oradaki yerel yönetimlere danışmamışsın, sonra şehrin öteki ucundaki bir hastane ile ilgili bir ulaşım sorunu çıktığında suçu yerel yönetimlere atıyorsun. Buraya kadar sen kendin karar verdin. Elini mi tuttuk senin? Sağlık hizmetini bu şekilde kullanmaya kalktığında birincisi vatandaşın kolay ulaşabilir yerde olmasıdır sağlık sisteminin. Kolay ulaşabilir demek yaşamını kaybetmeden ulaşılabilir olmasıdır. Daha bir sürü karmaşa geliyor. Bunların hepsi devamında bizim özlük haklarımızı zedeleyici sistemi bozucu öğrenci eğitimini yaralayıcı ve bir yandan da piyasalaşmaya müsaade edici bir ortamdır. Zaten 2002'den 2019'a geldik, Türkiye'de sağlık sistemi paran kadar sağlığa dönüşmüşse, şehir hastaneleri bir efsane değildir, tarihsel bir hata olarak devamında hepimizin hatırlayacağı AKP'nin Türkiye'ye ulaştırdığı sakat sağlık sistemi, sakat eğitim sistemi herhalde en unutulmaz olarak hatırda kalacaktır' dedi. HM
Editör: TE Bilisim