Söyleşinin açılış konuşmasını gerçekleştiren Düşünce Platformu Başkanı Ünal Şakar, şuanda en önemli gündemin ekonomi olduğunu söyledi. Artan faizlerin ve beliren bazı risklerin firmaları etkilediğini bu nedenle firma sahiplerinin kafalarının karışık olduğunu ifade eden Şakar, bu karışıklığı bir nebze gidermek adına böyle bir söyleşiş gerçekleştirdiklerini kaydetti.
Açılış konuşması sonrasında kürsüye çıkan CNN Türk'te ekonomi yorumcusu Cem Seymen, 2017'de Türkiye'yi neler beklediğini, ülke ekonomisi için neler yapılması gerektiğini anlattı. Türkiye'de istihdam sorunu olduğunu, ülkenin elindeki imkanı iyi değerlendirmesi gerektiğinin altını çizen Seymen, 'Tarımı desteklemeliyiz. Tarımı destekleyemezsek sanayiyi geliştiremeyiz. Mesele domates üreten çiftçi kazanamıyor. Kazanamayınca toprağından çıkıyor. Toprağından çıkınca tarla imara açılıyor ve betonlaşıyoruz. Bizim verimli tarım alanlarımız var. Ama ihracat yapamıyoruz. Bir yerlerde büyük sorunumuz var. Tarımla ilgili bütün problemlerimizi çözeceğiz. Türkiye'nin zenginleşmesi topraktan geçiyor. Bu nedenle çiftçilerimizi güçlendirmeliyiz' dedi.

VARIMIZ YOĞUMUZ EĞİTİME
Orta vadeli yıllık büyüme beklenti oranlarını açıklayarak devam eden Seymen, '2016'da 4,0, 2017'de 4,5, 2018'de 5,0 büyüme ön görülüyor. Ama büyümemiz için istihdam yaratılması gerekiyor. Yüzde 5'lik büyüme iyi değil. Bununla yetinmememiz lazım. Yüzde 5'lik büyüme ile istihdam zor' ifadelerini kullandı. PISA puanlarını açıklayarak konuşmasına devam eden Seymen şöyle konuştu: 'Eğitime yatırım yapan kazanıyor. Bizim eğitim sistemimiz iyi değil. İlkokuldan beri kopyala yapıştır mantığı. Ancak ailelere baktığımızda alt gelirlilerin yüzde 2,2'si, üst gelirlilerin yüzde 67,7'si eğitime yatırım yapıyor. Ancak eğitim alan doktora bile yapsa 3 kuruş maaş alıyor. Çünkü eğitim iyi değil. Artık eğitime büyük katkı yapmalıyız. Herkes fikrini söylemeli. Eğer kız çocukları okula gitmiyorsa büyük kayıp. İyi eğitemediğimiz bir birey bir kayıptır. Varımızı yoğumuzu eğitime ve çocuklarımıza yatırmalıyız ki Türkiye büyüyebilsin.'

DEMOKRASİDE SINIFTA KALDIK
Son bölümde soruları yanıtlayan Seymen, 'Türkiye'nin ekonomik krizden çıkması için neler yapması gerekiyor' şeklindeki soruya, 'O kadar çok şey yapmamız lazım ki her şeyden önce çok tehlikeli bir dönemece giriyoruz, olağan üstü durum yaşıyoruz. 2017 bundan çok çok daha zor bir sene olacak. Doların 4 liranın üzerine çıkacağını herkes çok iyi biliyor. Son dönemlerde yaşadığımız şey gerçekten kriz adını koymasak da. Bu henüz çok canımızı acıtacak süreçte değil. Ne yapmamız gerektiğini ben eğitimle ilişkilendirdim ama asıl mesele şu: bizim bu ortamda yabancı sermaye çekiyor olabilmemiz lazım. Yani bizim paraya ihtiyacımız var. Bugüne kadar ekonomi sıcak para girişine alıştırıldı. Biz kolay parayla doping etkisi yaptı. FED'in dünyaya saçtığı parayı en çok kullanan ülkelerden bir tanesi Türkiye. Şimdi bu deniz bitti artık. Bu doping etkisiyle biz ekonomimizi bir müddet yükseltebildik. AKP hükümetinin ilk yıllarındaki o büyüme oranları çok önemli bir başarıydı. Ama orada ne yaptı Türkiye, bir şey yaptı. Dönüştürdü ekonomiyi, özgürleştirdi ortamı. AB'ye döndü dedi ki Türkiye Avrupa'nın çok ilerisinde bir özgürlük ortamı yakalayacak. Bu özgürlük ortamı yakalayacak iddiasıyla bir yabancı sermaye akışı, turizmde canlanma, ihracatta büyük artışlar gördük. Şuanda turizm gelirlerinden olduk. Neden? Çünkü algımız çok düştü yani insanlar Türkiye'ye tabi ki gelmek isterler. Avrupa'nın en iyi tesislerine sahibiz. Ama turist gelmek istemiyor. Çünkü bir, kendilerini güvende hissetmiyor, iki Türkiye'nin algısı çok düştü. Demokraside Türkiye sınıfta kaldı. Üzerimize düşen görevleri yapamadık. Yabancı sermaye girmesi için sağlam bir hukuk alt yapısı olduğunu görmesi şart. Giderek bu hukuk biraz daha sallandı. Giderek bu hukuk biraz daha kişilerin kontörlü altına girdi. Böyle bir ülkeye sermaye gelirken tedirginlik duyar. Hukukun mutlaka herkes için adil olması şart. Ki yabancı sermaye gelsin. Son dönemde gördüğünüz duyduğunuz bir sanayi tesisi var mı? Ne yapması lazım. Herkesin demokrasi diye bağırması lazım, özgürlük diye bağırması lazım. Sustuğumuz sürece seyrettiğimiz sürece Türkiye gelişmeyecek, zenginleşmeyecek, sermaye gelmeyecek, turizm zayıflayacak, ihracat düşecek. Bunu görecek mutlaka Ankara başka yolu yok. Ya sivil toplum örgütlerine gireceksiniz, ya ciddi toplumsal dayanışma sergileyeceksiniz ya da siyasi partilere üye olarak yapıyı değiştireceksiniz. Baktığınız zaman muhalefet de yok. Muhalefet de son derece başarısız. Argüman yaratmakta yetersiz. Aynı şeyleri sürekli söyleyen bir muhalefet. Siyasetin diğer katmanlarının bu mesajı toplumun gündemine tutacak çizgiye itmemiz lazım. Türkiye'nin baştan aşağıya aynadan kendisine bakıp sorgulaması lazım' şeklinde cevap verdi. Esra Ünlü
Editör: TE Bilisim