Nasreddin Hoca ve ailesine dair yeni bulguların gün ışığına çıkartıldığı 'Sivrihisarlı Sinan Paşa ve Nesir Edebiyatı' kitabının tanıtımı yapıldı. Tanıtımda konuşan Anadolu Üniversitesi Öğretim üyesi Prof. Dr. Mehmet Mahur Tulum, yapılan çalışmaları kısaca anlattı. Sivrihisar'da bulunan 2 mezar taşının ve tarihi belgelerin olayı aydınlattığını anlatan Tulum, 'Aslında elimizde 2 tane taş var. Sadece Nasreddin Hoca'ya ait olduğunu söylediğimiz taşı değerlendirerek, bu sonuçlara varamayacaktık. Nasreddin Hoca'nın kızına ait olan taşı da inceledikten sonra 2 taşı mukayese ederek, filolojik çalışmalar ile sonuçlara vardık. 1888 Ankara Sal-Namesi ile başlamak istiyorum. Mesela Sivrihisar'da Peygamber Efendimize ait bir asadan bahsediyor. Burada 1888 yıllarında bulunuyormuş. Son cümleye bakalım, 'Kasabaya şark ceddinden giren yolun sol tarafında Hoca Nasreddin'in kerimelerinin kabri vardır' kaydı düşülmüş' dedi.

TAŞ YERİNDEN ALINDI
Yapılan tamiratlar sırasında yanlış adımların atıldığını belirten Tulum, 'Daha sonra 5 Nisan 1923 ile 31 Aralık 1928 tarihleri arasında Sivrihisar'da Evkaf Memuru olarak görev yapmış Mehmet Necmeddin Efendi'nin yürüttüğü vakıf eserlerinin tadilat işlemlerine dair arşiv belgeleri bulunuyor. Tamiratlar sırasında, temizlik yapılıp, taş yerinden alınıyor' diye konuştu. Nasreddin Hoca'nın kızına ait olan mezar taşının Sivrihisar'dan Akşehir'e götürüldüğü tescil fişlerini kaynak göstererek açıklayan Prof. Dr. Mehmet Mahur Tulum, '2003'te Akşehir Taş Eserler Müzesi'ne giderek, Hoca'nın kızı Fatıma Hatun'a ait mezar taşının tescil fişini kayda alıp fotoğraflarını çekmişlerdir. Burada önemli olan şey, tescil fişinde Sivrihisar'dan Konya Müzesi'ne ardından da Akşehir'e nakil edildiği yazısıdır. Sivrihisar Belediye Başkanımız Hamid Yüzügüllü'nün girişimleri var, taşı ait olduğu yere aktaracağız' şeklinde konuştu.

NASREDDİN HOCA'YA AİT
Nasreddin Hoca'nın oğlu Şeyh Ömer'e ait olduğunu düşünülen sandukanın aslında Hoca'ya ait olduğunu belirten Tulum, 'Şimdi ikinci taşa geçip, konuyu birleştireceğiz. Ulu Camii Kütüphanesi'nde saklanmaktayken, daha sonra Sivrihisar Belediye binasına taşınan taş sanduka uzun yıllardır Nasreddin Hoca'nın oğlu Şeyh Ömer'e ait olduğu bilinegelmiştir. Üzerinde bir müddet çalıştıktan sonra Nasreddin Hoca'nın kızına ait olan mezar kitabesi ile karşılaştırma neticesinde Nasreddin Hoca'nın asıl adının Nusrat olduğu tespit edildi. Bu Nusrat kelimesi kızının mezar taşında da var. Birbirlerini teyit ediyorlar. Sonrasında taş sandukanın oğlu Ömer'e ait değil de, Nasreddin Hoca'nın bizzat kendisine ait olduğunu zaten tespit etmiştik, bu iddiayı da kamuoyuna duyurmuştuk. Aradan 5 yıl geçti ve işte bu taş sandukanın üzerinde Nasrüddin Hoca Nusrat, İbn-i Şemsüddin yazısı var. Dolayısıyla bu iki taşın birlikte değerlendirilmesi ile bu taşın Nasreddin Hoca'ya ait olduğu sonucuna ulaşılmıştır' dedi. İHA


Editör: TE Bilisim