Son günlerde Hükümet referandum çalışmaları nedeniyle bazı vaatleri tekrar gündeme taşımaya başladı. Bunlardan en ilginci kamuya alınacak olan 5 ay 29 günlük işçiler.
Genel seçim öncesi verilen söz doğrultusunda taşeron işçilere halen kadro verilmemişken tekrar bu yöntemle alım yapılması tamamen bir referandum yatırımı ancak bu yatırım kamuda çalışan taşeron işçilerin kadroya geçirilmeleri konusunda yaşamış oldukları hayal kırıklığının büyüyerek devam etmesine net bir gerekçe oluşturmuş durumda.
Bu hayal kırıklığının etkisi ile olsa gerek başta sosyal medya olmak üzere her yerden taşeron işçiler tepki vermeye başladılar. Hükümetin genel seçimler öncesi vermiş olduğu söz neydi? 'Kamuda çalışan taşeron işçileri kadroya alacağım' idi.
Peki, bu işçilerin sayısı kaçtı? Yaklaşık 150 bin. Sonra ne oldu? Birden bire ne oldu ise oldu hükümet sayıları 700 binin üzerinde taşeron işçilere 'kadro vereceğim' dedi. Bunu anlamak çok zor olmasa gerek. 700 bin işçi demek 700 bin aile demek ve bunların hepsi birer oy potansiyeli demekti.
Ancak bu önemli bir tezatı beraberinde getirdi. Hükümetin seçim öncesi ile seçim sonrası kamuda çalışan taşeron işçileri kadroya alma sözünün içeriği birbirinden tamamen farklı anlama geldi. Çünkü verilen söz 657 sayılı kanuna bağlı olarak devlet memurluğu iken gelinen nokta ne olduğu bilinmeyen yeni bir kadro tanımlamasıdır.
Şu an işin içinden çıkılmamasının ana gerekçesi de Hükümet zaten bu durumda bulunan işçileri yıllardır kadroya almayarak büyük bir hukuksuzluk yapmış ve kendi döneminde çıkarmış olduğu yasa ve yönetmelikleri ihlal etmişti, aynı durumu düzeltme anlamında yeterli bir formül maalesef ortada yok.
Olay yapılan ihlalleri düzelteyim derken daha da saçma hale gelecek bir şekle büründürülmüştür. Bu nedenle gerçekten yasa hükümet sözcülerinin anlattığı şekilde çıkarsa büyük bir hayal kırıklığı ve aynı zamanda çalışma hayatına vurulmuş büyük bir darbe olacaktır.
Bunu anlatmak ve engel olmak için her türlü mücadelenin verilmesi gerekmektedir. Söz konusu mücadelede en büyük iş taşeron olarak çalışan işçilere ve sendikalara düşmektedir. Çıkarılmaya çalışılan yasa zaten bu hali ile büyük bir hata iken tekrar mağduriyet yaratacak alımların yapılması anlamsızdır. Bu hatayı engellemek için örgütlenmek gerekir.
Herkesin sorumluluk alıp eskilerin deyimi ile taşın altına ellerine koymaları gerekmektedir. Facebook üzerinden örgütlenen ve sayıları neredeyse milyonu bulan 'kamu taşeron işçileri' gibi gruplara ihtiyaç vardır. Yoksa yasa bu hali ile meclisten geçerse bu şekilde alımlar devam ederse yarın çok geç olacaktır.