Tüfek icat olup da mertlik bozulduktan sonra, mertliği daha çok bozmak için çeşit çeşit tüfek üretilmeye devam etmiş malumunuz…

Bunlardan biri de 'Cezayir Tüfeği' denilen, ağzından dolan tüfekler…

Barutu tüfeğin ağzından koyup, iyice bir tepiyorsunuz…

Sonra, kurşun bilyeyi tepiyorsunuz içine doğru…

Sonra hedefe doğrultup çekiyorsunuz tetiği…

Ateş alır mı almaz mı belli değil ama…

Hele hava yağmurluysa, hatta nemliyse vay halinize…

Ateşleme barutu kendi kendine yanıp bitiyor ama tüfeğin içine teptiğiniz barut patlamadığı için, kurşun bilyesi de hedefe gidemiyor bir türlü…

İşte bu duruma da, 'çakar almaz' diyorlar…

Şimdi buna, 'ağızdan dolma çakar almaz Cezayir Tüfeği' diyorlar ya, son dönemde bunların bir de 'kulaktan dolma çakar almaz' modelleri çıktı…

Diyeceksiniz ki şimdi, 'bu model nasıl çalışıyor?'

Efendim bu modelde kurşun ve barut yerine, elinizdeki bilgi – doküman – rivayet – söylenti - rüya tabiri - kahve falı – darı ambarı vb. materyali birilerinin kulağına üfürüyorsunuz…

Sonra uzun çelik bir boruyla kulağının içine adamakıllı tepiyorsunuz…

Sonra içine bir tutam zencefil, biraz adamotu, biraz kapı süpürgesi otu ekleyip, ertesi günü bekliyorsunuz…

Artık, tüfek ateş alır mı almaz mı bahtınıza…

Gerçi bugüne kadar ateş aldığı vaki değil ama umut işte…

***

İşte bu 'kulaktan dolma – çakaralmazlardan' ikisi, dün yine döktürdüler gazetelerinde…

Birinin eline Büyükşehir Meclis tutanakları tutuşturulmuş, öbürünün eline naçizane benim köşe yazım…

'Alın ateş edin' diye tembih edilmiş…

Neymiş?

Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt, Hamamyolu esnafı ile bir araya gelip, toplantı yaptı ya, ben de yazımda şöyle bir tespitte bulundum ya…

'Belli ki Kazım Kurt, başta Hamamyolu olmak üzere, Odunpazarı İlçesinde de gecenin ilerleyen saatlerine kadar yaşayan bölgeler yaratmak için yeni projeler düşünüyor…'

Kulaktan dolma çakaralmaz-2, hemen zıplamış…

Ben yazımda, Kazım Kurt'un 'Hamamyolu tamamen değişecek' sözlerinden kimin ne anlaması gerektiği konusunda ipuçları vermişim…

Bak sen şimdi…

Yazıyı yazan ben olmasam, diyeceğim ki 'öyle mi acaba?'

Bu çakaralmazın 'gecenin ilerleyen saatlerine kadar yaşayan bölgeler' lafından ne çıkardığı, kendisi açıkça yazmamış olsa da çok belli…

Kamufle etmek için, Hamamyolu'nun adından kültürüne her şey değişecek herhalde demiş…

Valla, Hamamyolu'nun adı mı değişir, kültürü mü değişir yoksa görüntüsü mü değişir ben bilmem…

Ancak bildiğim, bu bölgenin dipli köşeli bir değişime tabi tutulması gerektiğidir…

Belki bu çakaralmaz bilmez ama her değişim ve dönüşüm illa ki 'alkollü yerler açmakla' olmaz…

Eskişehir'de bunun birçok örneği var…

İnsanın yaşadığı şehre, bu kadar yabancı, bu kadar düşman, bu kadar art niyetli bakmasını anlayabilmek mümkün değil…

Hamamyolu'nu değişip dönüştürme gayretinin arkasında bile böylesine başka niyetler aramak, başka nasıl tarif edilebilir; bilmiyorum…

***

Gelelim diğer çakaralmaza…

Eline 20 küsur sayfalık meclis tutanağını tutuşturmuşlar, o da tutanaktan 'cımbızla çekip aldığı' bölümlerle, birilerinin nasıl paniklediğini anlatıyor…

Elbette hedefteki kişi her zamanki gibi, Yılmaz Büyükerşen…

Nasıl paniklemiş, nasıl dengesini kaybetmiş, sormayın…

Ben zaman zaman dile getirdim, ancak konu eğip bükmeye çok müsait olduğu için, üzerinde de çok durmadım…

'Belediye Meclislerini gelip canlı izlemedikçe, bu meclislerle ilgili sağlıklı değerlendirmeler yapabilmek olanaksızdır…'

Elbette komisyonlarda alınan kararları, bu kararların Meclis toplantılarında nasıl sonuçlandığını ve bu sonuçların üzerine yazı ve değerlendirmeler yazılır…

Kararları doğru bulanlar, yanlış bulanlar yorumlarını yaparlar; bunda bir beis yok…

Ancak, bu kulaktan dolma çakaralmazların hep yaptığı gibi, bir bütün halinde değerlendirilmesi gereken süreçleri, işinize gelini alıp-görüp-yazıp, işinize gelmeyen bölümlerini almaz-görmez-yazmazsanız, çok da doğru ve sağlıklı yorumlar yapmıyorsunuz demektir…

Örneğin, İç Anadolu Belediyeler Birliği'ne üye seçilmesi ile ilgili gündem maddesinde yaşanan tartışmada neler konuşulduğunu, neye nasıl tepkiler oluştuğunu canlı canlı izlememişseniz, tutanakları okuyarak bile olsa bu konuda yorum yapmaya kalkmak, kişinin kendini komik duruma düşürmesinden başka bir anlam taşımaz…

Yine aynı şekilde, sonradan eklenen gündem maddelerinin komisyona havale edilmesi konusunda yorum yapmak da aynen öyle…

Büyükşehir Meclisini biraz takip edenler bilirler; komisyona gönderilmesi gereken konular bellidir; bunlar ister ilan edilen gündem maddeleri içinde olsun, ister sonradan eklenen maddeler içinde olsun…

'Bir gündem maddesinin komisyona gönderilmesine gerek yoksa' (ki burada Meclis kendi inisiyatifini kullanır) gönderilmez…

O esnada oylanır…

Bu tür gündem maddeleri önceki Meclis döneminde AKP'li meclis üyelerinin de uygun görüşüyle hemen o toplantıda oylanırdı…

***

Şimdi bu çakaralmaz arkadaş, eline tutuşturulan meclis tutanaklarının tümünü okumuş olsaydı ya da okuduklarından çıkardığı sonucu, işine gelen-gelmeyen bölümlerini ayırt etmeden okurlarıyla paylaşsaydı, İç Anadolu Belediyeler Birliği üyeliğinden çıkıp çıkmamakla, birliğe üye seçilmesi gündem maddesinin birbirlerinden tamamen ayrı tutulması gereken iki farklı konu olduğunu ve yaşanan tartışmanın AKP'li üyelerin bu durumu ayırt etmemeleri nedeniyle yaşandığını görürdü…

Gördüğüne de eminim…

Zira, 2011 ve öncesinde Sonhaber Gazetesi'ndeki yazılarına baktığımızda, kendisinin bunları rahatlıkla görebilecek ve anlayabilecek bir anlayışa ve zekaya sahip olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz…