İnsanlar özgür ve mutlu yaşayabilmek, toplumsal kargaşaları önleyebilmek için yazılı metinlere ihtiyaç duydular: Anayasalara…

İslamiyet'te, farklı kültürlerin bir arada yaşamasını düzenleyen 'Medine Vesikası' ilk anayasa kabul edilir.

Dünyada ise; MÖ 1760'daki Hammurabi Yasaları'nı saymazsak, vatandaşların özgürlüklerinden çok kralın yetkilerini belirlemek için 1215'te İngiltere'de 'Magna Carta' ilk anayasal nitelikte belge kabul edilir.

İlk yazılı anayasayı 1787 yılında ABD oluşturdu.

***

Sened-i İttifak (1808), Tanzimat Fermanı (1839), Islahat Fermanı (1856) Osmanlılarda anayasa ihtiyacının öncül belgeleriydi.

1876'da çıkarılan Kanun-i Esasiye ilk anayasamızdı ve meşrutiyet yönetimini getirdi.

1921'deki Teşkilat-ı Esasiye Kanunu, anayasa özelliğinde olup Kurtuluş Savaşı zamanındaki devlet yönetimiyle ilgiliydi.

Cumhuriyet döneminde çıkarılan 1924 Anayasası, temel hakların yanı sıra meclis hükümeti ile parlamenter sistemin karma yapısını öngörüyordu.

1961 Anayasası, çoğulcu demokrasi anlayışını, temel hakların genişletilmesini, kuvvetler ayrılığını benimsedi.

1982 Anayasası, devlet yapısı içinde yürütme organını güçlendirdi.

Kısacası 'çoğulculuk'tan 'çoğunluk' anlayışına geri gidildi.

***

1982 Anayasası son anayasamızdır.

% 92 'evet' oyuyla kabul edildi.

Beyninde süngülü askerlerin nöbet tuttuğu 160 sivilden oluşan Danışma Meclisi tarafından hazırlandı.

7 bölümde; 177 esas, 16 geçici olmak üzere 193 maddeden oluştu.

***

1987'den itibaren 112 madde değiştirildi. Değiştirilen bazı maddeler, tekrar değiştirildi. 2001 yılında 33 madde birden değiştirildi.

Birileri beğenmese de, en büyük değişim ve dönüşüm 1995-2001 yılları arasında kurulan koalisyon hükümetleri tarafından yapıldı.

2004'te AB uyum yasaları çerçevesinde CHP'nin desteğiyle 10 madde daha değiştirildi.

2010'da ise gerginlikler arasında, iktidarın beğenmediği HSYK'nin yapısıyla oynamak için 26 madde değiştirildi.

***

TBMM eski Başkanı Cemil Çiçek'in gayretiyle 2011-2013 arasında anayasa uzlaşma komisyonu kuruldu.

Dört parti 60 maddede anlaştı.

Ayrıca CHP, MHP ve BDP; 39 madde üzerinde daha anlaştı.

Çoğu, AKP'nin yanaşmadığı 'kuvvetler ayrılığı' ile ilgili maddelerdi.

CHP, MHP ve BDP'nin komisyon çalışmalarının devamı doğrultusunda görüş bildirmesine rağmen, AKP üyelerinin uzun süre katılmaması nedeniyle çalışmalar tıkandı.

Üç muhalefet partisi parlamenter sistem ve demokratikleşme konusunda uzlaşmak üzereydi.

Pabuç pahalıydı ve çalışmaları kilitlemek gerekliydi. Şeytani bir akılla 'başkanlık sistemi'ni koyuverdiler komisyonun sofrasına.

Buna rağmen komisyon çalışmayı sürdürmek istedi. 3 kez AKP'siz toplandı.

***

Şimdi AKP, terk ettiği anayasa uzlaşma komisyonunu yeniden kurmak istiyor.

AKP'nin 'kuvvetler ayrılığı' ve 'demokratikleşme' gibi bir niyeti yok.

Yanına bile yaklaşmıyorlar. Kavramları da, yaptıklarını kamuoyuna şirin göstermek için argüman olarak kullanıyorlar.

Partilere 'eşit temsil' hakkı vermek istemiyorlar. Üstelik 'oy birliği' yerine 'oy çokluğu'nda anlaşmaya çalışıyorlar. Böylece bir partinin karşı çıktığı maddeyi, diğeriyle iş birliği yaparak halletmek istiyorlar.

Uzlaşmadan anladıkları ise; Erdoğan'ın mutlak iktidarını sağlamak ve çevresindekileri anayasal bir koruyucu zırha büründürmek.

***

Toplumda, 1982 Anayasası'nın değişmesi gerektiği ile ilgili tam bir mutabakat var.

Yeni kurulacak anayasa uzlaşma komisyonunda, her parti farklı şeyler bulmak umuduyla yer alacak. Kendine yontacağı maddelerde değişikliği zorlayacak. AKP'nin yıllardır uyguladığı propagandist taktiklerle komisyonlara gelecek olması, istedikleri doğrultuda kamuoyunu evrilteceği endişesi çalışmalara olan güveni azaltıyor.

Beklentimiz; toplum için, gelecek için 'doğru uzlaşma'dır.

Partiler, koalisyon görüşmelerinde olduğu gibi birbirlerini 'yeniden keşif' turlarına çıkarsa bu toplum daha uzun süre anayasadan sızlanacaktır.

Sanırım, önümüzdeki günlerde anayasa değişikliği üzerine, dörtlü folklorik 'dans'lar ve 'slalom'lar izleyeceğiz.