Dünya Ekonomik Forumu, İsviçre'nin Cenevre kentinde bulunan uluslararası bir vakıf tarafından düzenlenen bir zirvedir.

Her yıl Davos kasabasında düzenlenen bu forum, dünyanın önde gelen iş insanları ve politikacılarını bir araya getirerek, küresel öneme sahip konuların tartışıldığı bir platform sunmaktadır. Dünya Ekonomik Forumu, etkili liderlerin, düşünürlerin ve karar alıcıların katılımıyla, küresel ekonomi, politika ve toplumsal meselelerin çözümüne yönelik önemli bir zemin oluşturmayı amaçlamaktadır.

Bu yıl 15 Ocak’ta her yıl olduğu gibi İsviçre’nin Davos şehrinde toplanan 54’üncü Dünya Ekonomik Forumu WEF) zirvesi, "Güveni Yeniden İnşa Etmek" ana temasıyla gerçekleşti. Bu yıl, Davos Zirvesi, 120'den fazla ülkeden 2 bin 800'den fazla iş insanı, siyasetçi, akademisyen ve sivil toplum kuruluşu temsilcisini bir araya getirdi. Zirve kapsamında 300'den fazla oturum düzenlenirken, küresel güvenlik sorunları, istihdam, iklim ve doğa kaynaklı acil durumlarla mücadele, yapay zeka uygulamaları, küresel ticaret, ekonomik büyüme, enerji dönüşümü, teknolojik gelişme ve bozulma, dijitalleşme gibi çeşitli konular ele alındı. Toplantılarda, uluslararası işbirliğinin, küresel sorunlara hızlı çözüm bulma sürecinde kritik bir rol oynadığı vurgulandı.

Zirvede ekonomi ve siyasetin hem yakın hem de orta vadedeki en büyük 10 riskini gösteren 2024 Küresel Risk Raporu da sunuldu. Bu raporda yer alan ankete göre, katılımcıların yüzde 54'ü yakın vadede önemli istikrarsızlık ve bir ölçüde küresel felaket beklentisi taşıyor, yüzde 30'u ise daha vahim çalkantı bekliyor. 10 yıllık orta vadede ise daha karamsar olanların oranı yüzde 63'e yükseliyor. Dünya Ekonomik Forumu Küresel Risk Raporuna göre, kısa ve orta vadede küresel ekonomik düzeni etkileyecek büyük risklerden bir kısmı şu şekilde belirlenmiş: 

Çevresel tehditler, özellikle hava koşullarındaki aşırı değişiklikler ve doğal kaynak yoklukları, önümüzdeki 10 yılda küresel ekonomiyi etkileyen en büyük riskler arasında bulunuyor. Hava koşullarındaki aşırı değişimler, yakın vadede ikinci büyük risk iken, orta vadede en büyük risk olarak görülüyor. Başka bir deyişle ikinci büyük risk olarak gösterilen hava koşullarındaki aşırı değişimler, orta vadede en büyük risk olarak öne çıkıyor. Bu değişimlerin doğal afetlere  bağlı can kaybının yanı sıra tarımsal ürün kaybı gibi yıkıcı sonuçlarla da dünya ekonomisini tehdit etmesi bekleniyor.

Dezenformasyon ve çarpıtma bilgi, yakın vadede küresel plandaki en büyük risk olarak öne çıkarken, orta vadede 5. sırada yer alıyor. Yani yakın vadede en önemli risklerden biri, küresel olarak yanlış ve çarpıtma bilgi yayılması olarak belirlenmiş. Bu durumun özellikle hükümetler ve kurumların meşruiyetine zarar verdiği ifade ediliyor.

Raporda toplumsal kutuplaşma, Türkiye'de olduğu gibi birçok ülkede önemli bir sorun olarak yakın vadede üçüncü sırada yer alıyor ve toplumsal kutuplaşma,  aynı zamanda, 10 yıllık orta vade risk analizlerinde de 9. sırada yer alıyor.

Rapora göre yapay zekâ uygulamaları, ekonomilerin verimli işleyişi için fırsatlar sunarken, küresel planda ekonomik, toplumsal ve siyasal riskler arasında yer alıyor. Anketlere göre, yapay zekânın ekonomik faydalarının yüksek gelir düzeyindeki ekonomilerde daha belirgin olduğu, düşük gelirli ekonomilerde ise daha az etkili olduğu düşünülüyor. Raporda yer alan ankete göre, katılımcıların büyük bir kısmı yakın vadede önemli istikrarsızlık ve küresel felaket beklentisi taşıyor, özellikle 10 yıllık orta vadede bu beklentiler daha da artıyor. Rapordaki ilginç bulgu, yapay zekâ uygulamalarının ekonomilerin verimli işleyişi için fırsatlar oluştururken küresel planda ekonomik, toplumsal ve siyasal ortam için riskler arasında sayılması. Yapılan ankette, yapay zekânın yüksek gelir düzeyindeki ekonomilerde üretkenliği artıracağına dair neredeyse tam bir fikir birliği bulunurken, düşük gelirli ekonomilerde bu oranın yarı yarıya düştüğü görülüyor. Yani yapay zekâ uygulamalarının zengini daha zengin yapma potansiyeli öne çıkıyor.

Dünya Ekonomik Forumu 2024 Küresel Riskler Raporuna göre, küresel ekonomiyi etkileyen risklerin çoğunluğu mali ya da güvenlik kaynaklı değil, çevre veya teknoloji kaynaklı. Orta vadede küresel ekonomiyi tehdit eden ilk dört madde çevresel kaynaklı. Bunlar, hava koşullarındaki aşırı değişiklikler, Dünya sistemindeki hassas değişimler, biyoçeşitlilik kaybı ve ekosistem çöküşleri ile doğal kaynak kayıpları. Bu, raporun tehdit algılamasının somut ve yakın tehlikelere odaklandığını gösteriyor. Covid-19 pandemisi sonrası salgın hastalıkların önemi vurgulanmış ancak raporda salgın hastalık riski, önceki yılların aksine bu raporda yer almamış. Covid-19 pandemisinin 2020'deki riskler raporunda yer almaması, bu raporda da salgın hastalık riskinin göz ardı edilmesini önemli bir eksiklik olarak ortaya koyuyor.

Davos toplantısı, tarihin en karışık jeopolitik ortamında gerçekleşen bir toplantı olarak nitelendiriliyor. Rusya'nın Ukrayna savaşı ve Orta Doğu'ya yayılma eğilimi gösteren Gazze Krizi, bu karmaşıklığı simgeliyor.Belki de bu nedenle jeopolitik belirsizlikler, özellikle Rusya'nın Ukrayna savaşı ve Gazze Krizi gibi faktörlerle birlikte, 2024 raporunda önemli bir konu olarak öne çıkıyor. WEF Başkanı Borge Brende de, Zirve’nin kapanış konuşmasında, bu yılki WEF yıllık toplantısının dünya genelinde devam eden jeopolitik krizlerin etkilediği kritik bir dönemde gerçekleştiğini vurguluyor. Kapanış konuşmasında Brende ayrıca uluslararası şirketler ve kurumlar arasındaki güvenin azaldığına dikkat çekerek, bu nedenle güvenin yeniden inşasının büyük bir öneme sahip olduğunu ifade ediyor. Bunun yanı sıra Brende, teknoloji ve yapay zeka konularının toplantıda öne çıkan ve katılımcıların dengeli bir düzenleme talep ettiği konular arasında olduğunu belirtiyor.

Özetle, bizde “one minute” kriziyle anılan  Dünya Ekonomik Forumu (WEF) zirvesi, bu yıl küresel ekonomi ve siyasetteki önemli riskleri belirleyen 2024 Küresel Risk Raporu'nun da sunulmasıyla gerçekleşti. Rapor, çevresel tehditlerden yapay zeka uygulamalarına, toplumsal kutuplaşmadan jeopolitik belirsizliklere kadar geniş bir yelpazede konuları ele aldı. Ancak, raporun ortaya koyduğu risklerle başa çıkmak için bir dizi etkili çözüm önerisine de ihtiyaç var.

İlk olarak, çevresel tehditlere karşı sürdürülebilirlik odaklı politikaların benimsenmesi kaçınılmaz. Hava koşullarındaki aşırı değişiklikler, doğal kaynak yoklukları, küresel iklim değişiklikleri,  diğer çevresel risklerle ve afetlerle başa çıkabilmek için küresel işbirliği ve etkili politika uygulamaları gereklidir. Ayrıca, toplumsal kutuplaşmanın azaltılması için eğitim ve iletişim araçlarının kullanılması, ortak bir anlayışın oluşturulmasına yardımcı olabilir.

Yapay zeka ve teknolojik gelişmelerle ilgili olarak, katılımcıların talep ettiği dengeli düzenlemelerin oluşturulması önemlidir. Yüksek gelir düzeyindeki ekonomilerde belirgin olan yapay zeka faydalarının, düşük gelirli ekonomilere de adil bir şekilde ulaşmasını sağlamak için uluslararası standartlar ve işbirliği geliştirilmelidir.

Jeopolitik belirsizliklere karşı çözüm, diplomatik çabaların artırılması ve uluslararası ilişkilerin güçlendirilmesiyle mümkündür. Jeopolitik sorunlara yönelik diyalog ve işbirliği, küresel düzeyde istikrarın sağlanmasına yardımcı olabilir.

Ayrıca, güvenin yeniden inşası için şeffaflık ve hesap verebilirlik önemlidir. Uluslararası şirketler ve kurumlar arasındaki güvenin azaldığı bir dönemde, şeffaf yönetişim ve açık iletişim, bu güveni artırmak için temel unsurlardır. İş dünyası liderleri ve politikacılar, bu temel prensiplere dayalı olarak etik değerlere odaklanmalıdır.

Salgın hastalıkların yüzeysel şekilde vurgulandığı raporun gerekliliklerinden biri de, küresel sağlık krizlerine karşı daha iyi hazırlıklı olma ihtiyacıdır. Salgın risklerine karşı uluslararası işbirliği, sağlık altyapısının güçlendirilmesi ve hızlı müdahale planlarının geliştirilmesi, gelecekteki salgınları minimize etmede kritik rol oynayabilir.

Sonuç olarak, Dünya Ekonomik Forumu'nun belirlediği risklerle başa çıkmak, sadece liderlerin değil, tüm dünya vatandaşlarının birlikte çalışması ve sorumluluk alması gereken bir süreçtir. Çözüm önerileri, sürdürülebilirlik, etik liderlik, teknoloji düzenlemeleri ve küresel sağlık güvenliği gibi geniş bir perspektife sahiptir. Bu bağlamda, dünya liderlerinin ve toplumunun ortak bir vizyon ve işbirliği ile karşılaşılan zorlukları aşmaya odaklanmaları kritik öneme sahiptir. Bu riskler ve risklere karşı çözüm önerileri, WEF zirvesinin ardından dünya liderleri ve paydaşlarının bir araya gelerek tartışması gereken kritik meseleleri yansıtmaktadır.