Teknolojinin hızlı evrimi son yıllarda iş dünyasında ve günlük yaşamımızda köklü değişimlere yol açtı.

Bu değişimleri anlamak ve bu yeni normalle başa çıkmak, beraberinde önemli öğretiler getiriyor. Son yıllardaki teknolojik dönüşüm, uzaktan çalışma, çevrim içi iletişim, e-ticaret gibi alanlarda birçok yeniliği beraberinde getirdi. Geçtiğimiz haftalarda Anadolu Ajansı tarafından servis edilen bir yazıda Covid 19 salgının teknoloji alanında ne gibi değişikliklere yol açtığına odaklanılmıştı. Yazıda Covid-19 salgının, birçok teknoloji alanında köklü değişikliklere yol açarak bir dönüşüm sürecini başlattığı ve bu süreçte, birçok teknoloji şirketinin rekor büyüme performansları ve insan yaşamına sağladıkları etkilerle ön plana çıktığı ifade ediliyordu.

Yazıdan aktarmak gerekirse; “Covid-19 salgını, ‘uzaktan çalışma’, ‘çevrim içi iletişim’ ve ‘e-ticaret’ gibi kavramların günlük hayatın vazgeçilmez birer parçası haline gelmesine neden oldu. Aynı zamanda, bulut hizmetleri, video konferans ve çevrim içi hizmet sunan platformların benimsenmesi sürecini hızlandırdı. Dünya genelinde uygulanan kapanma ve sosyal mesafe önlemleri, internet kullanımında hızlı bir artışa neden oldu. Teknoloji şirketleri, ortaya çıkan yeni kullanıcı kitlesini ve değişen alışkanlıkları göz önünde bulundurarak yeniliklere odaklanmak için çaba sarf etmeye başladı. Salgın döneminde öne çıkan uygulamalardan biri olan çevrim içi toplantılar ve görüşmeler, özellikle ABD merkezli Zoom şirketi ile büyük bir popülerlik kazandı. Zoom'un kullanıcı sayısı, Aralık 2019'da 10 milyon seviyesinden Nisan 2020'de 300 milyona çıkarak dikkat çekici bir artış gösterdi. Şirketin piyasa değeri salgın döneminde 100 milyar doların üzerine çıkarak büyük bir başarı elde etti. Microsoft Teams ve Google Meet gibi diğer platformlarda da belirgin kullanıcı artışları yaşanırken, bu artan rekabet ortamında görüntü ve ses kalitesini iyileştirmeye yönelik girişimlerde önemli bir artış gözlemleniyor. Aynı zamanda, kullanım kolaylığıyla hızla büyüyen çevrim içi toplantılar ve görüşmeler, iş modellerinde değişikliklere neden oldu. Ofis kullanımı, çalışan üretkenliği ve ulaşım üzerindeki etkiler, ‘hibrit çalışma’ modelleriyle istihdam konularında değişimlere yol açtı. Salgın döneminde konferanslar ve görüşmelerin dijital ortama taşınmasıyla birlikte sinema ve dizi sektöründe de önemli değişiklikler yaşandı. Netflix, HBO ve Disney gibi yayın platformları, aboneliğe dayalı ödeme modellerinde belirgin artışlar yaşadı. Fiziksel mağazaların kapanmasından en fazla fayda sağlayan sektör ise e-ticaret oldu. Tüketicilerin hemen hemen tüm alışverişlerini internete yönlendirmesi, e-ticaret platformlarında hızlı bir büyümeye ve gelirlerde önemli artışlara neden oldu. Küresel ölçekte Amazon ve Shopify gibi e-ticaret şirketleri, popülerliklerini artırırken, Türkiye'de Getir gibi şirketler de iç pazarda büyüyerek yurt dışında da faaliyet göstermeye başladı. Özellikle yaşlılar ve küçük yerleşim yerlerinden gelen yeni milyonlarca kullanıcı, e-ticaret alışkanlıklarını benimsedi. Bu durum, e-ticaret şirketlerinin müşteri kitlesini genişletme fırsatına erişmelerine olanak tanıdı. Bu büyüme aynı zamanda teknoloji ve lojistik sektörlerinde yeni istihdam yaratırken, ekonomik büyümeye ve toparlanmaya katkıda bulundu. İnternetten alışveriş, elektronik cüzdanlar, mobil ve temassız ödemeler gibi dijital ödeme yöntemlerine olan talebi artırarak bu alanlarda yapılan yatırımları güçlendirdi. Virüsün fiziksel temas endişeleri, temassız ödeme kartları, mobil cüzdanlar ve QR kodlar gibi ödeme yöntemlerine olan talebi artırdı. Bu sayede perakende, hizmet sektörü ve toplu taşıma gibi alanlarda bu tür ödeme sistemleri giderek daha yaygın hale geldi.”

Özetlemek gerekirse salgın sürecinde teknoloji, uzaktan çalışma, çevrim içi iletişim ve e-ticaret gibi alanlarda hızlı bir şekilde gelişti. Teknolojik adapte olma yeteneği, değişen koşullara hızlı bir şekilde uyum sağlama açısından kritik öneme sahip hale geldi. Dijital dönüşüm ve inovasyon, iş modellerini gözden geçirme ve rekabet avantajı elde etme konularında büyük bir öneme sahip olmaya başladı. Hibrit çalışma modelleri, iş dünyasında ofis kullanımı ve çalışan verimliliği üzerinde önemli değişikliklere neden oldu. E-ticaret, fiziksel mağazaların kapanmasından en çok etkilenen ve fayda sağlayan sektör oldu. Bunun paralelinde dijital ödeme yöntemleri, temasın azaltılması amacıyla büyük talep gördü ve bu alana odaklanmak önemli hale geldi.

Kısaca Covid-19 sonrası çağda, iş dünyası ve bireylerin teknolojiye uyum sağlama, dijital dönüşümü benimseme ve veri güvenliği konularında daha bilinçli olma ihtiyacı belirgin şekilde ortaya çıktı. Anadolu Ajansının aktardığı salgın sonrası teknolojik dönüşüm içinde yer almayan bir diğer konu ise şüphesiz 2022 yılının sonunda devrim yaratırcasına hayatımıza giren doğal dil işleme temelli yapay zeka uygulamaları oldu.  Bugün yapay zeka konusunda ön plana çıkan teknoloji devleri, Covid-19 ortamının sağladığı uzaktan çalışma esaslı planlamayla dünya genelinde binlerce, belki on binlerce profesyoneli büyük ofis hacimlerine gerek olmaksızın çalıştırma fırsatı elde ettiler ve yapay zeka teknolojilerini geliştirmek için büyük bir insan kaynağından yararlanma şansına sahip oldular. Bu durum, “Covid 19’un laboratuvar yapımı olduğu komplo teorisinin” doğruluğu konusunda şüpheleri artırıyor. Covid ilk çıktığında bir köşe yazımda ‘Covid 19 salgının ileride milattan öncesi ve milattan sonrası kadar keskin bir ayrım yaratacağını’ yazmıştım. Geldiğimizde noktada, yıllar önce doğru tespitte bulunduğumu fark ediyorum. Devir yeni bir miladın başlangıcı… Çok daha kötülerine hazır ol insanlık…