17 Ağustos Marmara ve 12 Kasım 1999'da yaşanan büyük depremlerden sonra ders aldığımızı düşünüyorduk!
Türkiye'yi sarsan bu iki büyük depremde resmi rakamlara göre 17 bin 840 kişi öldü, 43 bin 953 kişide yaralı olarak enkazlardan kurtarıldı.
285 bin 211 konut, 42 bin 902 işyeri hasara uğradı.
-'Sesimi duyan var mı?'
-'Orada kimse var mı?'
Bu seslenişleri ilk kez 17 Ağustos Marmara depremi sonrası duyduk.
Bu soru cümleleri, kim bilir kaç enkazın başında kaç kere tekrarlandı.
Bazen derinlerden cılız sesle karşılık verildi. Her can kurtarıldığında umutlar çoğaldı.
Fakat çoğu zaman enkaz altından pek çok cansız bedenle karşılaşıldı.
MARMARA DEPREMİ TÜRKİYE'NİN DEPREM
KUŞAĞINDA OLDUĞUNU HATIRLATTI
Anadolu coğrafyasında sayısız deprem yaşandı. Çünkü Türkiye deprem kuşağında.
Çok fazla gerilere gitmeye gerek yok. 1930'da Hakkari'deki yıkım başta olmak üzere birçok depremde çok sayıda vatandaşını kaybetti Türkiye.
En büyük can kaybının yaşandığı deprem ise 1939'da Erzincan'da yaşandı.
Burada 32 bin 962 vatandaş enkaz altında kalarak can verdi.
Sonraki yıllarda da pek çok deprem meydana geldi. 2011'de Van depremle sarsıldı, 604 kişi hayatını kaybetti.
2020'de bu sefer İzmir Bayraklı'da binalar yerle bir oldu. Büyüklüğü düşük olmasına rağmen 117 vatandaş yaşamını yitirdi.
Her depremde can kayıplarının yanı sıra yüzlerce insan da yaralandı.
Ciddi anlamda maddi kayıplar yaşandı. Bu beraberinde psikolojik travmalara yol açtı.
Düzce-Bolu depremi de Marmara'daki sarsıntıdan 88 gün sonra meydana geldi. 845 vatandaşın yaşamı enkaz altında son buldu.
Marmara ve Düzce depremlerinin üzerinden 24 yıl geçmesine rağmen neden olduğu yıkım hala hafızalardaki yerini koruyordu.
Bu arada yaşanan depremler ve yıkılan binalar ile kaybedilen canlar olmasına rağmen özellikle 1999'da yaşanan büyük depremi unuttuk!
MARAŞ DEPREMİ BİR KEZ DAHA HATIRLATTI
Yaşanan bu iki büyük depremden sonra dersler çıkarılmalı ve depremlere karşı etkili önlemler alınmalı dendi. Hiç önlem alınmadı dersek doğru olmaz. Bunların arasında zararlarının azaltılması, afetlerin birer felakete dönmemesi için atılması gereken adımlar atıldı ve bazı tedbirler alındı. Deprem Yönetmenliği çıkarıldı. Zemin etüdü ve hazır beton kullanma şartı getirildi. Binaları denetleyecek Yapı Denetim Şirketleri kuruldu. Depreme karşı dayanıklı konutlar, okullar, üst yapılar, hastaneler ve diğer resmi binalar elden geçirildi. Gerekli görülen binalar güçlendirildi. Ayrıca birtakım kanuni tedbirler de alındı. Büyükşehir Belediyeleri Kanunu'nda birtakım düzenlemeler yapıldı.Ama bunlarında yeterli olmadığını gördük. Özellikle 2 bin yılından önce yapılan yapı stoku insanları korkutuyor.
6 Şubat 2023'de Kahmaranmaraş merkezli 10 ilde meydana gelen 17 Ağustos depreminden daha çok hasar yaratan depremde gördük ki maalesef aradan 24 yıl geçmiş olmasına rağmen gereken dersi hala almamışız.
4 ETAPTA TAMAMLANACAK
Geçtiğimiz günlerde Büyükşehir, Odunpazarı ve Tepebaşı Belediye Başkanları, Eskişehir İnşaat Mühendisleri Odası ile'yapı stokunun tespitine' ilişkin protokol protokol imzaladılar.
Bu protokol Eskişehir adına atılmış geçte olsa önemli bir adım.
TMMOB'a bağlı İnşaat Mühendisleri Odası Eskişehir Şube Başkanı Orkun Kılıç, belediyelerle yaptıkları yapı stokunun tespitine ilişkin protokol ile şehrin yapı stokunu çıkaracaklarını söyledi. Kılıç, protokole ilişkin görüşmelerin bir yıldır devam ettiğininin de altını özellikle çizdi.
Neden? Çünkü insanlar bu adımın sanki Kahramanmaraş merkezli 10 ilde yaşanan deprem felaketinden sonra atılmış bir adım olarak değerlendirme yapmaması için.
ODUNPAZARINDA 9,TEPEBAŞI'INDA
15 MAHALLEDEKİ YAPILAR İNCELENECEK
Odunpazarı ilçesinde Arifiye, Akçağlan, Deliklitaş, Erenköy, Huzur, İstiklal, Kırmızıtoprak, Kurtuluş Mahalleleri.Tepebaşı ilçesinde ise Cumhuriye, Ertuğrulgazi, Hacı Ali Bey, Hayriye, Hoşnudiye, İshaniye, Mamure, Mustafa Kemal Paşa, Ömerağa, Sazova, Şarhöyük, Şeker, Uluönder, Yeni ve Zafer Mahalleri olmak üzere toplamda 24 mahalledeki konut, işyerleri incelenecek.
Çalışmanın önceliklendirilmesi için ve bu mahaleler yaklaşık 20 bin binayı kapsayan bir alan tespit edildi. Bu çalışmanın birinci etabı. Birinci etap tamamlandıktan sonra toplamda dört etapta Tepebaşı ev Odunpazarı ilçesindeki tüm binalarda bu çalışmayı yapılarak hem İRAP için hem Kentsel Dönüşüm Strateji Belgesi'ne altlık olması için bu çalışma belediyelerle birlikte tamamlanması hedefleniyor.
Peki bu alanlar neye göre seçildi?
İMO Başkanı Kılıç onu da şöyle açıkladı:
'Bu alanlar Eskişehir'in en riskli mahalleleri mi gibi bir soru akla geliyor. Öyle bir şey söylemek mümkün değil. Bizim şehir merkezinde eski yapıların olduğu ayrıca bizim şehrimizde hazırlanmış imara esas jeolojik, jeoteknik etüt raporlarında önlemli alanlar olarak zemin açısından belirtilen bu alanlar içerisinde işte daha eski yapıların bulunduğunu bildiğimiz mahallelerde bir önceliklendirme yapılmak istendi. Çalışmanın önceliklendirilmesi için ve bu mahaleler yaklaşık 20 bin binayı kapsayan bir alan tespit edildi.Biz mahallelerde hızlı yöntemle bir çalışma yapacağız. Buna istinaden kentsel dönüşüm strateji planı belediyelerimiz tarafından hazırlanıp kentsel dönüşüm çalışmalarına başlanacak. Bu çalışmanın amacı budur'
Çalışma ne kadar zamanda tamamlanacak?
Çalışma sonunda hangi binalar sorunlu hangi binalar daha az sorunlu oldukları belirlenecek.
Belediyeler de İMO'nun bu çalışması doğrultusunda gereken adımları atacak. Büyük ihtimalle de 'Kentsel Dönüşüm şart' denilecek.
Maraş depreminden önce dönüşüme sıcak bakmayan 15 mahallede yaşayan insanlar, şimdi duyuyorum ki çalışmanın olabildiğince en kısa zamanda tamamlanarak 'kentsel dönüşümün' başlamasını sabırsızlıkla bekliyorlarmış.
* * *

HAZIRLIKLAR 14 MAYIS'A YETİŞMEZSE…
Türkiye 6 Şubat günü meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremlerin yasını tutmaya devam ederken eski TBMM Başkanı AKP'li Bülent Arınç'ın 'Ne Mayıs'ta ne Haziran'da seçim olmaz, olamaz. Devlet bürokrasisinin vatandaşlarımızın yaralarına merhem olmasına odaklanması için seçimlerin ivedilikle ertelenmesi lazım. Bu bir tercih değil zarurettir. Seçim ertelenmeli' çıkışı yapması siyasetin tartışma konusu oldu.
Başta CHP ve İYİ Parti olmak üzere muhalefet partilileri seçimlerin zamanında yani 18 Haziran'da yapılmasını istiyor.
Seçim tarihi üzerinde tartışmalar yaşanırkenKahramanmaraş merkezli deprem meydana gelince seçim tarihi tartışmaları durdu.
İnsanlar can derdinde iken seçim konuşmak o insanlara yapılacak en büyük hakaret olurdu.
'Biz can derdindeyiz, yakınlarımız enkaz altında siz ise oy peşindesiniz' diyerek çok ciddi eleştiriler alırlardı.
* * *
AK Parti yönetimi seçimin ertelenmesi fikrine sıcak bakmıyor.
Seçimlerin 14 Mayıs 2023 tarihinde yapılmasına ilişkin genel bir konsensus oluşmuş durumda. Hazırlıkların yetişemeyeceği belli olursa 18 Haziran seçeneği de gündeme gelebilir.
* * *
Siyasi partiler seçim takvimi üzerindeki eleştirilerini bir kenara koyarak deprem bölgesindeki insanların yaralarını sarmak için seferber olmuşken eski TBMM Başkanı Bülent Arınç'ın, 'Ne Mayıs'ta ne Haziran'da seçim olmaz, olamaz. Devlet bürokrasisinin vatandaşlarımızın yaralarına merhem olmasına odaklanması için seçimlerin ivedilikle ertelenmesi lazım. Bu bir tercih değil zarurettir' şeklindeki açıklamasının altında ne yatıyor?
İnsanlar bunun sorgulamasını yapmaya başladılar.
Arınç'ın bu paylaşımından sonra bazılarımız, 'Bu AK Parti'nin talebi. Kendileri söylemedikleri için Bülent Arınç'a söylettiler' gibi yorumlar yapıldı.
Kafalarda bir soru işareti yaratmıştı.
'FELAKETİN ORTASINDA SEÇİM KONUŞMAK ABESLE İŞTİGAL'
Arınç'ın bu çağrısı üzerine AKP yönetiminden de ilk yanıt geldi. AKP Genel Başkan Yardımcısı Ali İhsan Yavuz, partisinin seçimle ilgili herhangi bir şey konuşmadığını söyledi.
Yavuz, 'Biz şu an can kurtarma derdindeyiz. Şu ana kadar seçimle ilgili herhangi bir şeyi toz zerresi kadar bile konuşmadık. Bunu konuşmaya utanırız. Hepimiz deprem bölgesindeyiz. Bu felaketin ortasında bunu konuşmak abesle iştigal, giden canlarımıza hakarettir. Bunu konuşanlar kafaları bulandırmaya çalışıyorlar' ifadelerini kullandı.
* * *
Anayasa'ya göre seçimin ertelenmesi söz konusu olamaz.
Ne cumhurbaşkanın ne de TBMM'nin nede YSK'nın yetkisi yok.
Anayasa'nın 119. Maddesi şöyle:
'Cumhurbaşkanı; savaş, savaşı gerektirecek bir durumun başgöstermesi, seferberlik, ayaklanma, vatan veya Cumhuriyete karşı kuvvetli ve eylemli bir kalkışma, ülkenin ve milletin bölünmezliğini içten veya dıştan tehlikeye düşüren şiddet hareketlerinin yaygınlaşması, anayasal düzeni veya temel hak ve hürriyetleri ortadan kaldırmaya yönelik yaygın şiddet hareketlerinin ortaya çıkması, şiddet olayları nedeniyle kamu düzeninin ciddî şekilde bozulması, tabiî afet veya tehlikeli salgın hastalık ya da ağır ekonomik bunalımın ortaya çıkması hallerinde yurdun tamamında veya bir bölgesinde, süresi altı ayı geçmemek üzere olağanüstü hal ilan edebilir.
Olağanüstü hal ilanı kararı, verildiği gün Resmî Gazetede yayımlanır ve aynı gün Türkiye Büyük Millet Meclisinin onayına sunulur. Türkiye Büyük Millet Meclisi tatilde ise derhal toplantıya çağırılır; Meclis gerekli gördüğü takdirde olağanüstü halin süresini kısaltabilir, uzatabilir veya olağanüstü hali kaldırabilir.'
* * *
Bugün için Türkiye herhangi bir savaş ile karşı karşıya değil. Savaş tehlikesi de söz konusu olmadığına göre cumhurbaşkanının seçimi erteleme gibi bir yetkisi yok.
O nedenle 2023 seçimleri zamanında veya zamanından önce yapılması için bir engel de söz konusu değil.
* * *
Yaşanan deprem felaketi nedeniyle 10 ilde olağan üstü hal ilan edildi. Bu şartlarla 14 Mayıs'ta seçim olması zor.
En mantıklısı 23 Haziran da yani zamanında seçim yapılması. Zaten AK PartiGenel Başkan Yardımcısı Ali İhsan Yavuz'da üstü kapalı da olsa 23 Haziran'ı işaret etmiş.
* * *