İYİ Parti’de kurultaya günler kala genel başkan adayları, delege ve milletvekili grubunun desteğini alabilmek için yoğun bir çalışma yürütüyor.

31 Mart yerel seçimlerinden umduğu sonucu alamayan İYİ Parti’nin, 27 Nisan’da yapılacak olağanüstü kurultayı, parti için bir anlamda yeni bir milat olacak…

Parti içinde aynı zamanda, “Akşener bırakmamalıydı” diyen geniş bir kesim bulunuyor ve bu grup, hangi aday seçilirse seçilsin partide bir dağılma, parçalanma sürecini engelleyemeyeceği endişesini dile getiriyor…

Genel Başkan Akşener’in, aday olmadığı kurultayda yarışın TBMM Grup Başkanı Koray Aydın, Grup Başkanvekili Müsavat Dervişoğlu ve Genel Başkan Yardımcısı Tolga Akalın arasında geçmesi bekleniyor…

İYİ Parti’de ‘Abilik’ formülü tartışması...

İYİ Parti’nin cumartesi günü yapılacak seçimli olağanüstü kongresi için geri sayım başladı. Adaylar netleşirken, bazı kurmaylar ise olağan kongreye dek “abilik” formülü üzerinde duruyor. Abilik görevi için partide her kesimin yakın olduğu İstanbul Milletvekili Cihan Paçacı’nın adı geçiyor. ‘Cihan abi formülü partiden kopuşları engeller ve CHP’deki Altan Öymen ya da Hikmet Çetin gibi bir isim olur’ diyenler var. “Cihan abi” formülünün ortaya çıkmasının ardından Dervişoğlu da “Ağabey formülüne de talibim” çıkışı yaptı.

“Abilik” formülünü daha önce CHP’de Hikmet Çetin ve Altan Öymen tarafından uygulandı. CHP ilk baraj altında kaldığında, partinin dağılma aşamasına gelmemesi için ‘abilik’ formülü geliştirildi. Burada abi görevi yapan Hikmet Çetin, ‘Ben partiye bu süreci zararsız, ziyansız atlatıp olağan seçime hazır hale getireceğim ve olağan seçimde de aday olmayacağım’ demişti…

Hafta sonu yapılacak İYİ Parti Kurultayı’nda ‘Cihan abi’ formülüyle de böyle bir abiliğe işaret ediliyor…

‘TÜRKİYE'NİN EN ÖNEMLİ KADINI OLACAKTI'

Çarşamba günü eşim ihtiyaç listesini elime tutuşturdu…

Yedilerdeki bir marketten alışveriş yapıp Sebahattin Günday Parkının içinden geçerken İYİ Parti’nin kuruluşundan beri içerisinde olan 5 eski dostla karşılaştık…

Onlar bir masa etrafında toplanıp cumartesi günü yapılacak olan kurultayı değerlendiriyorlarmış…

Beni görünce masalarına davet ettiler…

“Sadi Bey sen kurultayı nasıl değerlendiriyorsun? Genel Başkan kim olur?” diye sordular…

“Siz sohbetinize devam edin. Ben çayımı içeyim, biraz soluklanayım ondan sonra fikrimi söylerim” dedim…

Sohbete devam ettiler…

İçlerinde yaş olarak küçük ama geçmişte gönül verdiği partisinin gençlik kollarından yetişmiş olanı şunları söyledi:

“İYİ Parti’nin yanlış strateji uygulayarak yerel seçimlerde büyük bir başarısızlığa uğradı. Tek başına seçime girme stratejisi yanlıştı. Bunun yanlış olduğunu halkımız oylarıyla gösterdi. Eğer biz CHP ile iş birliği yapmış olsaydık şu an Meral Akşener, Türkiye’nin en önemli kadını olacaktı. Partimizin de 2028 seçimlerinde birinci parti olma olasılığı vardı. Oysa şimdi partide dağılır mıyız, dağılmaz mıyız diye konuşuyoruz. Bu süreçten çıkabilmemiz için öncelikle ‘Niçin başarısız olduk’ diye tartışmalıyız. Daha partimiz bunu hazmetmemişken çok kısa bir süre içinde kongreye gidiliyor. Genel başkan adayları sürenin çok kısa olduğunu ifade ettiler. Dolayısıyla hem yaralarımızı sarmak hem de daha herkese eşit şans tanıyabilmek adına bu “abilik” yaklaşımıyla toparlanma süreci yaratılırdı. Bu tamamıyla partimizi korumaya yönelik bir öneri. Asıl hedef dağılmanın önlenmesi. Bu formül, CHP tarafından uygulandı ve çok başarılı bir şekilde yürütülüp partinin dağılması önlendi”.

KORAY AYDIN TEŞKİLATCI PARTİYİ TOPLARLAR

Onları dinlerken bende çayımı içtim birazda dinlenmiş oldum…

“Ben İYİ Partili değilim. Ancak içinde olmasam da gelişmeleri yakından takip ediyorum. Meral Akşener ‘özü başımıza seçimlere gireceğiz’ dedi. Çok büyük hata yaptı. Eğer CHP ile ittifak yapılmış olsaydı İYİ Parti’nin oyu yüzde 8-9 olurdu. En az 7-8 ilde belediye başkanlığını kazanırdı. Parti de karışmazdı. Gelecekte de merkez sağı toparlayarak CHP ile TBMM’de koalisyon kurabilirdi. İYİ Parti o fırsatı tepti” dedim…

* * *

Sonuç olarak ben cumartesi günü yapılacak kurultayda Koray Aydın’ı daha şanslı görüyorum…

Çok iyi teşkilatçı…

Seçilirse dağılan teşkilatı toparlar…

Siyaseti de Meral Hanımdan daha iyi biliyor…

Kurt politikacı…

Genel Başkanlığa adaylığını koyan Müsavat Dervişoğlu’da Koray Aydın gibi eski siyasetçi…

Ancak, “Dervişoğlu’nu Meral Akşener destekliyor. Meral Hanımın adayı” dedikoduları Dervişoğlu’nu yıprattı…

Tabanda Meral Akşener’e olan sevgi büyük oranda azaldı…

Bu nedenle Koray Aydın’ın seçilme şansını diğerlerine göre daha fazla görüyorum…

Son aldığım duyuma göre Eskişehir’de İYİ Parti kurultay delegelerinden bazıları, üyeleri veya gönül vermiş siyasetçiler Aydın’a destek verme kararı almışlar…

* * *

Bana göre isabetli bir karar…

Bakalım cumartesi günü sandıktan kim çıkacak?

* * *

ANLAYANA SİVRİSİNEK Saz, Anlamayana Davul Zurna Az!

Dün akşam arşivimi karıştırırken 9. Cumhurbaşkanımız rahmetli Süleyman Demirel’den dinlediğim ve çokça anlatılan bir fıkra elime geçti…

Pek çoğunuz bilmez…

Bende yaklaşık 40 yıl bizzat siyasetin içerisindeydim…

Ama hiçbir zaman ne yazılarımda ne de yakın tarihe kadar yaptığım TV programlarında taraf olduğum siyasi partiyi ön plana çıkarmadım…

Hep tarafsız olmaya gayret gösterdim….

Adalet Partisinin son dönemlerinde yani 12 Eylül askeri darbesine kadar gençlik kollarında, daha sonra yerine kurulan Doğru Yol Partisinde ve son olarak da onun devamı olan Demokrat Parti’de aktif görevlerde bulundum…

Doğru Yol Partisin de Ayhan Boyer’in Odunpazarı Belediyenin kurucu Başkanlığı döneminde Belediye Meclis Üyesi idim…

Üç yıl Demokrat Parti’de önce Odunpazarı İlçe Başkan Yardımcısı, 3-4 ayda başkan vekili olarak görev yaptım…

Bu nedenle zaman zaman Adalet ve Doğru Yol Partisi dönemlerinde Ankara’ya sık sık gider, parti büyükleriyle birlikte Demirel’i makamında ziyaret ederdik…

İşte o ziyaretlerde Demirel, çeşitli politik fıkralar anlatır, fıkralarla önemli mesajlar verirdi…

Süleyman Demirel’den en çok dinlediğim fıkrayı sizlerle paylaşmak istedim…

* * *

“Osmanlı döneminde, yolsuzlukları ve avantacılığı ile ünlü ‘Karakuşi’ adında bir kadı varmış. Bir gün bu kadı, fırının önünden geçerken burnuna nefis bir koku gelmiş. Vitrinde nar gibi kızarmış, sahibini bekleyen enfes bir ördek var.

Kadı, fırıncıya; ‘Ben bunu aldım’ demiş. Kadıya itiraz edilir mi? Fırıncı hemen ördeği paket yapıp vermiş. Ördeğin esas sahibi gelmiş; ‘Hani bizim ördek?’

Fırıncı boynunu büküp; ‘uçtu’ demiş. Fırıncı ‘pişmiş ördek’ için uçtu deyince, önce münakaşa, derken yumruk yumruğa kavga başlamış.

Kavga sırasında fırıncı, fırın küreğiyle araya giren bir gayrimüslim vatandaşın gözünü çıkarınca, korkup kaçmaya başlamış.

Fırıncı önde, ördek sahibi ve gözü çıkan vatandaş arkada koşarken, can havliyle kaçmakta olan fırıncı, önüne çıkan duvardan atlamış ama hamile bir kadının üstüne düşüp, kadıncağızın çocuğunu düşürmesine ve ölümüne sebep olmuş. Kadının kocası ve Yahudi komşusu da kovalamaya katılınca, zaptiyeler hepsini derdest edip, Karakuşi Kadı’nın huzuruna çıkarmışlar.

Kadı sırayla sormuş;

Ördeğin sahibi; ‘Kadı Hazretleri, fırıncı benim pişmiş ördeğimi hiç etti’ demiş.

Kadı, fırıncıya sormuş; ‘Ne yaptın bu adamın ördeğini?’

Fırıncı, hınzırca Kadıya bakıp; ‘Uçtu’ demiş. Kadı kara kaplı defteri açmış;

‘Ördeğin karşısında TAYYAR yazılı. Tayyar, uçar anlamına gelir. O halde ördeğin uçması suç değildir’ diyerek, fırıncının ördek işinden beraatına karar vermiş.

Gözü çıkan Gayrimüslim vatandaşa sormuş ve onun şikâyetine de kara kaplı defterden bir uygun madde bulup;

‘Her kim gayrimüslim birinin iki gözünü çıkarırsa, o müslimin tek gözü çıkarıla…’

Davacı; ‘Benim tek gözüm çıktı, şimdi ne olacak?’ diye sorunca Kadı;

‘Şimdi, fırıncı senin diğer gözünü de çıkaracak, biz de ceza olarak onun tek gözünü çıkaracağız’ deyince, adam davasından vazgeçmiş, fırıncı bu davadan da beraat etmiş.

Kadı, çocuğunu düşüren kadının kocasına dönüp; ‘Tamam, sen karını fırıncıya vereceksin, bu adam yerine yeni çocuk koyacak’ deyince, adam arkasına bakmadan kaçmaya başlamış.

Kadı, Yahudi vatandaşa dönüp; ‘Senin şikâyetin nedir bre?’ demiş.

Bir süre düşünen Yahudi; ‘Ne diyeyim Kadı Efendi, Adaletinle bin yaşa emi’…

* * *

Bu fıkrayı bugünlerde Adalet ve Doğru Yol Partili büyüklerimden 3-4 defa dinledim…

Onlar fıkrayı anlatırken ne demek istediklerini çok iyi anladım…

Bu nedenle fıkrayı siyasete bulaştırmayayım…

Herhalde anlayan anlamıştır…

Ne demişler; Anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az!

* * *