Evet, gelelim asıl meseleye.
Asıl mesele?
Dolar!
Kanser gibi bir şey.
Bütün organları saran kanser gibi.
Bir FETÖ bir de dolar.
En üst düzey devlet adamlarının da dolara yatırım yapmış olmasına bakılırsa dolar da devletin bütün organlarına sızmış.
Hatta hacca, umreye gitmek bile dolar üzerindenmiş.
Neredeyse TL kullanımdan kalkmış da bizim haberimiz yok.
E o zaman TL'nin dolar karşısında bu kadar hızlı değer kaybetmesine hiç de şaşırmamak lazım.
***
Neyse ki, Enerji Bakanımızın orijinal söylemiyle ki sizi bilmem ama ben çok tuttum, 'Cumhurun Reisi'nin talimatıyla milletçe harekete geçildi dolara karşı.
Tıpkı 15 Temmuz gecesindeki gibi.
Doların önüne yattı halk.
Hadi bakalım, nereye çıkacaksa çıksın!
Eyy Amerika!
Çek dolarını ülkemizden.
Bu kahraman millet senin dolarına, topuna tüfeğine geçit vermez.
***
Yastık altındaki dolarlar bozduruldu.
Ünlüler, iş adamları, bürokratlar, siyasiler, devlet adamları…
Keşke bizim de olsaydı üç beş dolarımız.
Bozdururduk.
Selfi de yapardık bozdururken.
Belki televizyona bile çıkardık.
Birçok ünlü çıktı mesela.
Biz ünlü falan değiliz ama olsun.
Düşünsene bir, tam doları verip TL'yi alırken…
Makbuzumuzu alıp bir kase de sıcak çorba içerdik bedavadan.
Çorba önemli değil de şu televizyona çıkma işi ileride işimize yarayabilirdi.
***
Tabldot yemek verenler de varmış.
Ama ona bizim gücümüz yetmez; bozdurulacak o kadar doları nereden bulalım.
Üç kap tabldot yemek bin dolar.
Çorba yüz dolar.
Kuru yanında az pilav iki yüz dolar.
Üç yüz dolarımız olsaydı bir kilo hamsi de alabilirdik.
Eve götürüp…
***
Mezar taşı verenler de varmış.
O da iyiymiş aslında.
Bir yerlerden borç morç dolar bularak bozdurup şu mezar taşını alabilsek iyi olacaktı.
Bir daha nerden denk gelecek böyle bir kampanya.
***
O değil de mermerci tutup bir de ölüm tarihi yazıverirse bizim mezar taşına!
Yandık o zaman!
Uğraş dur artık düzelteceğim diye.
***
Hani mezar bekçisi gecenin karanlığında mezarlardan birinin başında elinde çekiç, keski tak tuk mezar taşına bir şeyler yazan birini görünce yanına varıp,
'Ne yapıyorsun sen gecenin bu saatinde burada?' diye kızınca adam da,
'Adımı yanlış yazmışlar da onu düzeltiyorum! 'demiş ya, işte onun gibi, işin yoksa bir de mezar taşına kazınmış ölüm tarihini düzelteceğim diye uğraş.
Oysa ben, Marquez'in, 'Benim Hüzünlü Orospularım' romanının kahramanı gibi doksanıncı yaş günümde Delgadina'yı, 'Delgadina, ruhum benim,' diye ziyaret etmeyi değil ama doksanıncı yaş günümde de yazı yazabiliyor olmayı istiyorum.
Öyle olunca…
Boş ver doları moları, iyi ki yok.