Güzel şeyler de var hayatta.

Yani, demem o ki, hayat hay huydan ibaret değil.

Kıskançlıktan...

Aldatmaktan...

Öfkeden...

Kin ve nefretten ibaret değil.

***

Hayat sosyal medyada iç dökmekten...

Kim nerede ne yapıyor peşine düşmekten...

Facebookta dedikodu kovalamaktan ibaret değil.

***

Hayat, köylü kurnazlığına yatmaktan…

En yakınını dahi hiç yüzün kızarmadan kazıklamaktan…

Seni dost bilenlerin kuyusunu kazmaktan…

Arkasından iş çevirmekten…

Ayağını kaydırmaktan…

Saman altından su yürütmekten ibaret değil.

***

Hayat kendini, onurunu sata sata köşe olmaktan…

Bir gecede saf değiştirmekten…

Haksız kazanç peşinde koşmaktan…

Çıkarlarına göre yelken açmaktan ibaret değil.

Adam kayırmaktan da ibaret değil hayat.

***

Güzel şeyler de var hayatta.

Güzel şeyler.

Arabada, akşam işten yorgun argın eve dönerken 94.4'ten klasik müzik dinlemek de var hayatta.

Yaylı çalgılar...

Kemanlar, viyolalar, viyolonseller...

Viyolanın duygu dolu genç bir kızı anımsatan sesi…

Ağırbaşlı kontrbaslar...

Vurmalı çalgılar...

Davulun, zil sesiyle taçlanan gümbürtüsü…

Üflemeli çalgılardan yan flüt...

Flütün insanın içine dokunan tınısı.

***

Arabada dinlediğim klasik müzik Bukowski'yi anımsatıyor bana hep…

Ayyaşın, serserinin, pis moruğun tekiydi Bukowski.

Ama yine de buluştuğumuz ortak noktalar da var işte Bukowski'yle.

En büyük zevki, eski model külüstür arabasında klasik müzik dinlemekti.

Benimki de öyle.

Tıpatıp öyle.

***

Güzel şeyler de var hayatta.

Mesela bu soğuk kış gününde...

Yürüyorsun hafif adımlarla.

Sağın solun hayat dolu genç insan kaynıyor.

Genç kızlar…

Delikanlılar…

El ele tutuşmuş sevgililer…

Ne yağmur, ne çamur, ne kar, ne fırtına...

***

Güzel şeyler.

Güzel şeyler.

Mesela bir bardak sıcak çayı yudumlarken müzik eşliğinde kitap okumak.

Yahut güzel bir film izlemek.

Tiyatroya gitmek.

Bunların hiç biri değilse bile şakalarla, birbirine takılmalarla, zekice yapılan esprilerle dolu bir akşam yemeği yemek ailenle, sevdiğin insanlarla.

Kin, nefret, öfke, dedikodu, çekememezlik, kalp kırıcılık…

Ne lüzum var bunlara, hayatta böylesine güzel şeyler varken.