2 Eylül Gazetesi'nden Sezai Şen, gazetedeki diğer bir kalem arkadaşı gibi,

Yılmaz Büyükerşen, Büyükşehir Belediyesi ve CHP hakkında 'sürekli' yazmaya devam ediyor…

Elbette diyecek bir şeyimiz yok, isteyen istediği kişi ve kurumlar hakkında yazabilir…

Yalnız bu iki arkadaş, Büyükerşen, belediye ve CHP olmasaymış, ne yazacaklarmış çok merak ediyorum…

Biliyorsunuz 2 Eylül gazetesi,

15 Temmuz darbe girişiminden bu tarafa, Büyükerşen'i, Kazım Kurt'u, belediyeleri, CHP'yi, Atatürkçüleri, sosyal demokratları, solcuları, Kemalistleri bu işin içine katmak için özel bir çaba gösteriyor sanki…

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, 'artık ben bile 15 Temmuz öncesindeki gibi davranamam' demesine karşın, bu arkadaşlar, ellerindeki kalemi balta zannediyor olmalılar ki, ha bire sallıyorlar…

'Küçük bir sıyrık açsak bile kardır' diye düşünüyorlar galiba…

***

Şimdi Sezai Şen'in dünkü yazısına dönelim…

Diyor ki arkadaş;

'Yılmaz Büyükerşen'in cumhurbaşkanlığı adaylığını FETÖ mü engelledi?'

Buyurun, hep birlikte buradan yakalım…

Amaç belli nasıl olsa, 'ne koparırsak kar…'

Bunu kim demiş, nerede demiş, niye demiş, anlayan varsa beri gelsin…

Arkadaş Yılmaz Özdil'in tamamen farklı bir düşünceyle yazdığı yazıyı, hooop diye alıp FETÖ'ye bağlamış…

Şen'in dünkü yazısındaki şu cümle de ayrıca önemli…

'Büyükerşen 2009'da malum yapının üniversite kurmasına engel olmuş (ki orası da şüpheli)…'

Şimdi size bu arkadaşın birkaç yazısından söz edeceğim, bakın Yılmaz Büyükerşen'in malum yapının üniversite kurmasını engellemesi için (kendisi şu an bunu bile şüpheli buluyor ya…)zamanında neler yazmış…

***

'Eskişehir'de cemaat, CHP adayı Yılmaz Büyükerşen'e 2009'da ihalesi yapılmış ve yatırım aşamasına gelmiş vakıf üniversitelerine ait araziyi yeşil alana dönüştürerek engel olması ve bu kararını 'Buralarda kabak yetiştirilsin, halkımız kabak yesin' ifadeleri ile dile getirmesinden dolayı bir hayli öfkeli.' (25 Mart 2014-' Eylül Gazetesi)

Başka bir yazıdan başka bir alıntı daha…

'Şunu hemen hatırlatmakta fayda var. Cemaatin Eskişehir'de kurmak istediği üniversite, hemen her şeyi tamamlanmış olmasına rağmen, Yılmaz Büyükerşen'in vetosuna takıldı. Büyükerşen deyim yerindeyse, Cemaati çok kızdırdı; Cemaatin vakıf üniversitesi kuracağı ve imar planlarında yıllarca 'üniversite arazisi' olarak gösterilen yer, Yılmaz Büyükerşen ve onun tarafından belirlenen meclis üyelerinin oyları ile 16 Ekim 2009 akşamı Eskişehir Büyükşehir Belediye Meclisi'nde 'yeşil alan' olarak ilan edildi. Bunun üzerine üniversite arazisini yeşil alana dönüştüren karara evet diyen Büyükerşen ve ekibine Cemaate yakın sivil toplum örgütleri büyük tepki gösterdi, Büyükşehir Meclis Salonunda arbede yaşandı. Büyükerşen bu üniversite arazisini yeşil alana çevirttiği o toplantıda adeta dalga geçercesine şöyle konuşmuştu:
'Halkımızın hormonsuz sebze ve meyveye ihtiyacı var. Burada hormonsuz sebze üretilsin. Bırakın millet kabak yesin.'

Cemaat açısından her şeyi hazırlanmış bir üniversitenin kurulmasına engel olunması öyle sıradan bir hadise değildir.' (25 Şubat 2014-2 Eylül Gazetesi)

***

Şimdi bu arkadaş dünkü yazısında demiş ya,

'Melih Gökçek cinler tarafından kandırıldığını itiraf etti.
Bülent Arınç ahmak olduğunu itiraf etti.
Hazır itiraf sezonu açılmışken…
Bi itiraf da Kemal Kılıçdaroğlu'ndan bekliyoruz gari.
Tıpış tıpış açıklayın…'

Şimdi ben de bu arkadaşa söylüyorum;

Hazır itiraf sezonu açılmışken…

Bi itiraf da senden bekliyoruz gari Sezai Şen…

Tıpış tıpış açıklayıver…

Neden 2014'da öyle de 2016'da böyle?

Sana bunları yazdıran korku hangisi?

Gökçek'in itirafı mı yoksa Arınç'ın ki mi?