ETİ Sosyal Bilimler Lisesi Türk Dili Edebiyatı ve Osmanlı Türkçesi Öğretmeni Mehmet Konukçu, okul öğrencileri Hatice Büşra Özkan ve Kevser Öztürk beş yıl önce 1910-1911 yılları arasında yayınlanan Eskişehir Gazetesi'nin içerik analizini yaparak, bunu kitaplaştırmışlardı. Yerel seçimlerin yapıldığı bugün Görünüm'de öğrencilerin yaptığı bu ilginç araştırmaya yer verdim.

BURSA'YA BAĞLIYDIK
Binbir emekle hazırlandığı her halinden belli olan '1910 Yılında Yayımlanan Eskişehir Gazetesi'nin İçerik Analizi' adlı kitabı inceledim. Konukçu, Özkan ve Öztürk 12 Temmuz 1910- 31 Ocak 1911 yılları arasında Osmanlıca 57 sayı yayımlanan gazetenin tamamını okuyarak, analizini başarıyla çıkarmışlar. Bu kitap şehir tarihi çalışan tüm sosyal bilimcilere önemli bir kaynak olacak. Eskişehir 1910 yılında merkezi Bursa olan Hüdevendigar Eyaleti'ne bağlıdır. Mihalıççık kazası ise Ankara'ya bağlıdır. Gazete haberlerine göre o yıllarda hırsızlık en önemli sorun. Öküz ve at hırsızlık olayları yaşanıyor. Bunun en önemli nedeni olarak jandarma polis güçlerinin yetersizliği olduğu vurgulanıyor. Jandarma ve polis güçlerinin arasının iyi olmadığı belirtiliyor. Aralarında çıkan bir kavgayı halk engellemiş. Hırsızlıktan sonra diğer suçlar olarak, kavgalar ve gece atılan silahlar geliyor. Gazetedeki siyasi yazıların pek çoğunda II. Abdülhamid devri eleştiriliyor. Bir makalede Meşrutiyetin Osmanlı Devleti'nde uygulanmaya çalışılması, genç bir erkeğin kandırılarak, çok yaşlı bir kadınla evlendirilmesi örneği üzerinden eleştirilmiş.

1910 YILINDA İSTİNAF
MAHKEMESİ TARTIŞMASI
Bu dönemde en etkili hastalıkların kolera ve veba olduğu belirtiliyor. Halk hamam fiyatlarının yüksekliğinden dert yanıyor. Bu dönemde tüccarlar, yük vagonu bulamama ve yük trenlerinin düzenli çalışmamasından şikayetçiler. Adliyece Eskişehir'de Liva Teşekkülatı'nın kuruluş çalışmaları başlamış. İstinaf mahkemelerinin Eskişehir'de kurulması tartışmaları 1910 yılında da yapılmış. 1910 yılında Hüdevandigar Valisi Azmi Beyefendi, Eskişehir Mebusu Ferid Bey, Eskişehir Kaymakamı Aziz Zekai, Belediye Reisi Halil İbrahim'dir. Mihalıççık Kaymakamı Ahmet Cevdet'tir. Maarif Reisi Cafer Bahaeddin'dir. Maarif Müfettişi Hakkı Baha Beydir. Ticaret Odası Reisi Yorgi Mizancidi'dir. Eskişehir, 1910 yılında 10 bin nüfuslu ilçeymiş.

BARDAKÇI'DA CİNAYET
1910 yılında Lületaşı ticareti Eskişehir ekonomisinin en önemli dayanaklarından biridir. Burada en büyük sorun Viyana'ya bağımlılıktır. Eskişehir sadece Viyana'ya satış yapabiliyor. Viyana bu taşları işleyip, diğer ülkelere pazarlıyor. Bu nedenle şehirde lületaşı ticareti için şirket kurulması kararı alınarak, çalışmalara başlanmış. Bazı ilginç gazete haberlerinden derleme yaptım. 'Reis Beraat Kazandı' haberiyle Köpek bakımı yapan bir müteahhitin belediye başkanına açtığı davayı kaybettiği anlatılıyor. Orta Mahalleden Hasan Oğlu Hasan icra yoluyla satılan Banker Kohen Fabrikasının satış işlemlerinde aksaklıklar olduğuna yönelik şikayetçi olmuş. 1910 yılında Seyitgazi Bardakçı Köyü, Dede ve Akçağlan Mahallelerinde cinayet olayları yaşanmış.

OKULDAN TERKİNE
SEBEP OLDU
Gazete 'Vatan Haini' haberiyle Eskişehir Rum Patrikhanesi adına çalışan avukatın Kaymakamlık tarafından belirlenmesine tepki göstermiş. Eskişehir İdadisi Muallimi (Öğretmeni) Ömer Lütfi Efendi'nin Tarih Dersi'nde Hz. İsa hakkında kötü konuştuğu ve bir Ermeni öğrencinin ona karşı çıktığı iddia edilmiş. Bu olayın Ermeni talebenin okuldan terkine sebep olduğu belirtiliyor. Bu olayla ilgili gazetede günlerce çok yazı yazılmış. Öğretmenin dediklerinin yanlış anlaşıldığı, Ermeni vatandaşların provokasyona gelmemeleri için yazılar yazılmış. Taşbaşı'nda bir fırıncının ekmek ve pideleri gramajlarının eksilttiğinin tespit edildiği belirtiliyor. Mahallelerdeki fenerlerin bekçiler tarafından yakılmaması eleştirilmiş. Halkın şehre elektrik gelmesini şimdilik istemediğini belirten bir yazıda, önceliğin pek çok hastalığa neden olan Sarısu'yun eski yatağına çevrilmesi gerektiği belirtilmiş. Akarbaşı'nda bulunan Gülizar Terakki Mektebi'nin şehrin en bakımsız okulu olduğu belirtilmiş. Bir okula yüz mum kuvvetinde bir lüküs lamba bağışlayan Hacı Mahmud Beyzade Hakkı Bey'e teşekkür edilmiş. Mihalıççık Kuyucak Kasabası'nda Hürriyet Bayramı için gelen barutlar patlamış, çok kişi yaralanmış.

HALK HIRSIZLARA
KARŞI NÖBET TUTTU
Eskişehir'de Çakırcalı ve çetesinin hayvan hırsızlıkları ile ilgili hükümete yazı yazılmış. Gazete muhabiri daha sonra Çakırcalı ile röportaj yapmış. Sevinç, Karacahöyük, Yassıhöyük en fazla hırsızlığın yaşandığı köyler olmuş. Hacıalibey Mahallesi'de dört gün üst üste hırsızlık olmasına rağmen polisin önlem almadığı belirtirelerek, halkın mahallede nöbet tuttuğu yazılmış. Sivrihisar'da bir doktorun devletten maaş almasına rağmen hastalarından para alarak muayene etmesi eleştirilmiş. 109 yıl öncesinin Eskişehir'inin anlatıldığı kitabı hazırlayanları tebrik ediyorum.
-------------------------------------------
BAŞKALARI
BENİM GİBİ
OLMAK İSTESİN'

12 yaşında tenis oynayan sevimli bir kıza televizyon muhabiri 'Bir tenisçi olmak istiyorsan kim olmak istiyorsun?' diye sordu. 12'lik kız, 'Başkalarının benim gibi olmak istemesini isterdim' yanıtını verdi. 12 yaşında böylesine büyük özgüveni ve egosu olan kız büyüdü. 23 Grand Slam ve bir Olimpiyat Şampiyonluğu kazandı. Bu isim tüm zamanların en iyi kadın tenisçisi olarak gösterilen Serena Williams'tan başkası değil. Bugün 38 yaşında olan Dünyanın bir numarasının Grand Slam şampiyonluğu sayısını daha da arttırması bekleniliyor. 12 yaşındayken 'Başkalarının benim gibi olmak istemesini isterdim' diyen Williams bu şampiyonluklara ulaşacağını yıllar önceden hayal etti. Çalışma ve kararlılıkla bu hayallerini gerçekleştirdi.
---------------------------------------------------------
BAZEN BİR KÜFÜR
EN BÜYÜK İLTİFAT OLABİLİR

Yıl, 1879... Gazetecinin biri, Victor Hugo'ya soruyor: 'Eserleriniz ve siz bugüne dek çok olumlu eleştiriler aldınız, çok övüldünüz. Bunlar arasında sizi en çok hangisi hoşnut etti?' Hugo başlıyor anlatmaya: 'Karlı bir kış gecesiydi. Eş dostla yiyip içmiştik. Mesafe kısa diye, evime yaya olarak dönüyordum. Fena halde sıkışmıştım. Hızlı adımlarla, malikanemin bahçe kapısına vardım. Kapı kilitliydi. Var gücümle uşağıma seslendim: 'İgooooooor!' Defalarca haykırmama karşın İgor'un beni duyduğu yoktu. Sidik torbam Atlas Okyanusu büyüklüğüne ulaşmıştı. Altıma kaçırmak üzereydim. Yaşlılık işte. Çaresiz, bahçe duvarına yanaştım, etrafa bakındım, görünürde kimse yoktu, fermuarımı indirdim ve su dökmeye başladım. Tam o sırada arkamda bir at arabası durdu. Hiç kıpırdamadan, sessizce işiyordum. Arabacı nefret dolu bir sesle 'Seni haddini bilmez, buruşuk o... çocuğu! O işediğin, Sefiller'in yazarı Victor Hugo'nun duvarıdır!' dedi.
'İşte, hayatımda duyduğum en iltifat dolu söz buydu.'
-------------------------------------------------------------
NOSTALJİ
PENALTILARLA GELEN KUPA

1986-1987 Sezonu'nda Türkiye Kupası finalinde Gençlerbirliği'ne kaybeden Eskişehirspor ile lig ikincisi Beşiktaş 10 Haziran 1987'de Başbakanlık Kupası için karşılaştı.

AHMET KILIÇ ATTI
Zalad, Nejat, Erdoğan, Vedat, Gani, Erdal (Orhan), Fatih, İbrahim, Nasır, Ahmet, Nedim kadrosuyla sahaya çıkan ES ES normal süresi ve uzatma dakikaları 2-2 biten maçı penaltılarla 4-2 kazanarak, bu kupayı üçüncü defa alma başarısını gösterdi. Coşkun Kutay'ın yönettiği maçta ES ES 12. Dakikada Ahmet Kılıç, 33. Dakikada Nedim Demirbilek'in golleriyle ilk yarısı 2-0 önde kapattı.

RIZA PENALTI KAÇIRDI
Beşiktaş 55. Dakikada Rıza Çalımbay, 77. Dakikada Ziya Doğan'ın attığı gollerle skoru 2-2'ye getirdi. Maç bu skorla bitti. Penaltılara geçildi. Eskişehirspor dört penaltıyı da gole çevirdi. (Nasır Beadini, Erdoğan Koç, Vedat Uysal, Ahmet Kılıç) Beşiktaş'ta Rıza ve Faruk Şahin penaltıları kaçırdılar. Sinan ve Kadir Akbulut gole çevirdiler. ES ES maçı penaltılarla 4-2 kazandı. Başbakanlık Kupası'nı Cumhurbaşkanı merhum Turgut Özal'ın elinden aldı. O tarihte Eskişehirspor Kulüp Başkanı Aydın Begiter'di.