Eğitim Fakültesi'nden öğretmen olarak mezun oluyorsun. Ancak KPSS'yi kazanamadığın takdirde devlet okullarında kadrolu öğretmen olarak çalışamıyorsun.


NİYE ZULÜM YAPILIYOR?
Gece gündüz çalışarak KPSS'yi kazananlarda direk kadrolu öğretmen olarak atanamıyor. Çünkü Milli Eğitim Bakanlığı 'Öğretmen Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliğinin' 22.maddesiyle yazılı ve sözlü sınav değerlendirmesi getirerek aday öğretmenlerin geleceklerini birilerinin iki dudağı arasında bıraktı. KPSS'yi kazanan öğretmenlere bu zulüm niye yapılıyor? Önce Eğitim-Sen dün de Türk Eğitim-Sen bu konuda basın açıklaması yaptı. İlimizde görev yapan 408 aday öğretmenin kendisini 'AKP iktidarının arka bahçesi' olarak gören sendikaya üye olmaları için baskı yapıldığını iddia ettiler. Bu açıklamaları okuyunca hiç şaşırmadım. Sendika binasında oturdukları yerden bol kepçeden puan vererek, yandaşlarını Eskişehir'in en gözde okullarına müdür atayanlardan zaten bu beklenir. Çünkü bunların zihniyetinde 'Kul hakkı' diye bir kavram yok. Aday öğretmenler ile ilgili yapılacak sözlü sınavlarda 'Liyakat' aranacağını mı düşünüyorsunuz? Öğretmenliği yapıp, yapamayacaklarına mı bakacaklarını sanıyorsunuz? Bir tek şeye bakılacak. Onların yandaş olup olmadıklarına bakılacak. Peki yandaşlığın göstergesi ne? Tabi ki malum sendikaya üye olmak.


CAHİL NESİL İSTENİYOR
Bu adaletsiz şekilde yapılan kadrolaşma çalışmaları devam ederse, korkarım yakında devlet okullarında 'sarıklı' öğretmenler göreceğiz. Çocuklarımızın derslerine El Kaide sempatizanı, Türklükten, Cumhuriyetten nefret eden Arap hayranı öğretmenler girecek. Bundan dolayı Türkiye'nin gerçek aydınları son yıllarda eğitimde sistematik olarak uygulanan gericiliğe karşı sesini yükseltmeli. Ülkemizde 'dindar' değil, sorup, sorgulamayan, araştırmayan ve şeyhlere, tarikatlara biat edecek cahil nesil yaratılmak isteniyor. Gerçek bir dindar kendisi gibi düşünmeyen birisinin hakkını hiç yer mi? Bugünlerde sosyal paylaşım sitelerinde sabah namazı sonrası içtikleri çorbanın reklamını yapanlar dindar değil, din bezirganlarıdır. Ne mutlu ki Gazi Mustafa Kemal Atatürk bu ülkenin ve Cumhuriyetin temellerini çok iyi atmış. İçeriden ve dışarıdan o kadar saldırıya ve hainlere rağmen Cumhuriyetimiz hala dimdik ayakta.

**

ÇOCUKLARIMIZ GÜVENDE DEĞİL
Birileri 'Cennete gideceğim, hurilerle sevişeceğim' diye kendisini patlatıp, yüzlerce insanı katleder. Karaman'da bir vakıf yurdunda bir öğretmen 10 küçük çocuğa tecavüz eder. Hatta tecavüz edilen çocuk sayısının 45 olduğu söylenir. Aileden Sorumlu Bakan tecavüze uğrayan çocukları değil de tecavüzlerin yaşandığı vakfı savunmaya çalışırken, çam devirir. Aynı şehirde bir Anadolu Lisesi'nin Müdür Yardımcısı kendisine emanet edilen kız çocuğuna taciz eder. Çorum'da bir kız çocuğuna öz babası, amcası ve ağabeyi yıllarca tecavüz eder. İstanbul'da üç yaşında kız çocuğu tecavüz edilir. Bir çocuk, annesi ile ilişkisi olan bir cani tarağından minibüste boğazlanır. Bu iğrenç olaylar yaşanırken, birileri 'Babanın öz kızına şehvet duyması haram değildir' fetvası verir. Bir din uleması da 6 yaşında kızla evlenebileceği fetvasını verir. İlkokullarda okutulan bir kitapta Nasreddin Hoca iki eşli olarak gösterilir. Bu kitapla çocuklara küçük yaşlarda çok eşliliğin olağan ve sevimli gösterilmeye çalışıldı. TÜİK verilerine göre çocuk gelin sayısı 181 bini aştı. Bu olaylar ne yazık ki Ortadoğu'da geri kalmış bir devlette değil, Türkiye'de yaşanıyor. İçimizde bu kadar ruh hastası sapık nasıl çıktı? Yaşanan sapıklıkları savunan din ulemaları nerede ve kimler tarafından yetiştirildi? Daha dün kadınlara şiddet uygulayıp, tecavüz edenler bugün gözlerini el kadar çocuklara mı dikti? Ruh hastası sapıkların çoğaldığı ülkemizde çocuklarımız güvende değil. İktidarı ve muhalefeti bir araya gelip, çocuklara karşı işlenen suçlarda en ağır cezaların verilmesini sağlamalı…

**

KAMU AVUKATLARI İMTİYAZ DEĞİL HAKKANİYET İSTİYOR
Kamuda çalışan 5 bin avukat ve hukukçu 'kronikleşen' özlük hakları konusunda son üç yıldır Avukatlar Günü'nde gazete ilanları vererek, seslerini Cumhurbaşkanı ve Başbakanına duyuruyor. İlanda özlük haklarının iyileştirilmesini isteyen kamu avukatları, 'İmtiyaz değil, hakkaniyet uygun iyileştirme istiyoruz. Yaptığımız görev ve temsile uygun şekilde 'kıymet' ve 'itibar' görmek istiyoruz' dedi.

***

İNÖNÜ'NÜN CIBALARI
Nene Hatun Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi'nin 'Resim Karikatür ve Fotoğraflarla İnönü' Sergisi Kanatlı AVM'de açıldı. Öğrenciler birbirinden güzel resim, karikatür ve fotoğraflarla ilçelerini en güzel şekilde tanıttı. Sergiyi Vali Yardımcısı Ömer Faruk Günay, İnönü Kaymakamı Enver Özderin, İnönü Belediye Başkanı Kadir Bozkurt birlikte açtı. Sergide yer alan karikatürlerde kullanılan 'Cıba' sözcüğü dikkatimi çekti. Bunun anlamını sordum. İnönü'nün yerli halkı; erkek çocuklarına 'cıba' diyormuş. Bunu da öğrenmiş oldum. Kültürümüze, örf ve adetlerimize sahip çıkmalıyız. İnönü'deki Nene Hatun Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi yaptığı gibi kültürel zenginlikleri gelecek nesillere aktaracak etkinlikler yapmalıyız…

***

foto şaka

CHP İl Başkanı Sinan Özkar: Başkanım 2019'da belediye başkanlığına mı yoksa milletvekilliğine mi aday olacaksınız?
Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt: Sinancığım Sivrihisar Belediye Başkanlığı yakışır sana.
CHP İl Başkanı Sinan Özkar: Kazım başkan gerçekten soyadı gibi kurt politikacı. 'O milletvekilliğine aday olur, Odunpazarı bana kalır' diye düşünürken, Sivrihisar adaylığı teselli ikramiyesi gibi oldu.