Bugün burada sizlerle paylaşmak istediğim bir konu var bakmak ve görmek üzerine, bir fotoğrafı ele alalım genelde olaya profesyonelce yaklaşanlar ışığın doğru yerden gelip gelmediği, vurgulanmak istenen konunun doğru odaklanıp odaklanmadığı gibi birçok teknik konular la ilgili eleştirini yaparlar. Eskişehirspor'u da bir fotoğraf olarak düşünürsek ve ona profesyonel bir gözle bakarsak ne göreceğiz. Geçen senenin ikinci yarısından beri Eskişehirspor'un durumuna sayın idareciler anlaşılan bakmışlar ki bugün bu takıma oyuncu alınmasına gerek yok diyorlar. Demek ki taraftar görebiliyor ki takımın üç bölgesine oyuncu ihtiyacının olduğunu söylüyor. Torku Konya maçında açıkça belli olmuştur. Defans ağırlıklı bir takım gol atacak oyuncun yok. Hücum bölgesinde çoğalamıyorsun. Açıkçası kadroda PTT birinci ligi bırak ikinci ligde dahi oynayamayacak oyuncuları sen ilk onbirde oynatıyorsun. İşte bu bakmak ile görmek arasındaki fark tır. Sakat oyuncular bahane edilmesin. Çünkü sakatlıklar her takım için geçerlidir. O nedenle de kadronu geniş tutacaksın. Eğer bu takıma transfer gerek duyulmuyorsa ve içi boşaltılıyorsa bu büyük bir vebaldir. Bu haftaya kadar altındaki takımlar yenildiği için bir avantajın vardı. Ama onlarda takımlarına takviye yaparak kazanmaya başladılar. Bakmak sadece gözle olur. Görmek, akıl, kalp ve gözün devreye girmesiyle gerçekleşir. Hayatı yaşamanın iki yolu vardır: biri hiçbir şeyin mucize olmadığını düşünmek, diğeri ise her şeyin mucize olduğunu düşünmektir. Peki ya siz sayın yönetim ve Antrenör? Bakıyor musunuz ya da görüyor musunuz? Ya da baktıklarınızı görebiliyor musunuz? Bakıp da görmeyenlere, görüp de anlamayanlara!