Bir yıl önce ülke olarak Manisa Soma'da yaşanan maden faciasından gelen kara habere ağlamıştık.

'ÇİZMELERİMİ
ÇIKARAYIM MI?'
Bu elim faciada, Şair Orhan Veli Kanık'ın `Yüz karası değil kömür karası, böyle kazanılır ekmek parası' dizeleriyle anlattığı ve yerin binlerce metre altında zehir soluyarak, evine, çocuğuna ekmek götüren 301 yiğit maden işçisi yaşamını yitirdi. Facia, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en çok can kaybı ile sonuçlanan iş ve madencilik kazası olarak kayıtlara geçti. Faciadan kurtarılan bir işçinin, sedyeye yatırılırken, 'Çizmelerimi çıkarayım mı? Sedye kirlenmesin' sözleri boğazlarımızı düğümlemişti.

AVRUPA'DA BİRİNCİYİZ
Bir yıl önce Görünüm'de, 'Bu Cinayete Kimse Kaza, Kader Demesin' diye yazmıştım. Ülkemizde, her altı dakikada bir iş kazası meydana gelmekte, Her iki buçuk saatte bir çalışan sakat kalmakta Her altı saatte de bir çalışan ölmektedir. ILO verilerine göre ülkemizde ölümlü iş kazası oranı İngiltere'den 15 kat daha fazla. Ölümlerin yüzde 98'inin önlenebilir iş kazaları olmasına rağmen, insan kayıplarının yaşanması ülke adına utanç tablosunu oluşturuyor. Türkiye Cumhuriyeti iş kazaları sıralamasında Avrupa'da birinci, dünyada ise üçüncü sırada. Sanayi üretimiyle Batı'yla yarışan Türkiye sendikacılıkta çoğu Afrika ülkelerinin bile gerisinde kalmış durumda. Sendika olmadığı için işverenler işçi taleplerini dikkate almıyor. Onları iş güvencesiz çalışma ortamlarına itiyor.

3 BİNDEN FAZLA ÖLÜM
Türkiye'de 1941 yılından beri, yangın, grizu patlaması, göçük gibi nedenlerden dolayı 100 binden fazla işçi yaralanırken, 3 binden fazla işçi de yaşamını yitirdi. 1983 yılında Zonguldak'ın Armutçuk beldesinde meydana gelen bir taş kömürü ocağındaki grizu faciasında 103 işçi hayatını kaybetti. 1992 yılında da Türk madencilik tarihinin en büyük felaketlerinden biri Zonguldak Kozlu ilçesinde yaşandı. Kozlu ilçesindeki taş kömürü ocağında meydana gelen zincirleme patlamalarda, 250 madenci yaşamını yitirdi.

İNSAN HAYATI BU
KADAR UCUZ MU?
17 Mayıs 2010 tarihinde Zonguldak'ın Kilimli beldesindeki bir kömür ocağında meydana gelen kazada ise 30 işçi yaşamını yitirmişti. Yerin 540 metre altında meydana gelen grizu patlamasında meydana gelen kazada göçük altında kalan iki işçinin cesedine de kazadan 8 ay sonra ulaşılabildi. Bir yıl öncede Soma'da kömür madeninde çıkan yangın nedeniyle 301 madenci yaşamını yitirdi. Soma Faciası sonrasında 19 Mayıs törenlerini ve okullardaki tüm mezuniyet törenlerini iptal eden AKP Hükümeti geçen süre içinde iş cinayetlerine karşı hangi önlemleri aldı? Bu can kayıplarına rağmen neden yeterli önlem alınmıyor? İş cinayetleri artık kaderimiz olmamalı. Türkiye'de insan hayatı bu kadar ucuz mu? Tüm maden kazalarında yaşamını yitiren madencilerimize Allah'tan rahmet, ailelerine sabır diliyorum.

*

'ACABA BENİM BABAM MI?'

Zonguldak'ta babası madende çalışan lise öğrencisinin, yerin altında kömür kazan işçilerin akıllarında hep ailesinin olduğunu anlatan resmi, Soma'daki facianın ardından paylaşım rekorları kırmıştı. Bugün 17 yaşında olan Nihal Acar'ın birkaç yıl önce yaptığı ve babasının sosyal medyada yayınladığı resmi, madencinin baretinden yansıyan ışığın içinde ailesinin günlük yaşamını gördüğü tasvir ediliyor. Acar bir yıl önce gazetecilere yaptığı açıklamada, madenci olan babasından ilham alarak resmi çizdiğini belirterek, onun hangi şartlarda çalıştığını yansıtmak istediğini söyledi. Çizdiği resimde madencilerin zor şartlar altında evini geçindirmeye çalıştığını, o zorluklara da çocukları ve ailesi için katlandığını anlattığını ifade eden Acar, ' Bir madencinin kızı olmak farklı bir duygu, bir ambulansın siren sesini duysanız 'acaba benim babam mı?' diye düşünüyorsunuz. Her işe gittiğinde 'geri dönecek mi?' diye endişe ediyorsunuz, o şartlar altında çalıştığı için içinizde ürperti oluyor' şeklinde konuşmuştu.

*

FOTO ŞAKA

CHP 1. Sıra Milletvekili Adayı Gaye Usluer: Yılmaz Hoca 'üç milletvekilliğini garantiledik dörde gidiyoruz' demiş.

CHP İl Başkanı Ersen Yeniceli: Bir de 'Hoca Erman'ı sevmiyor' diyorlar. Yılmaz Hoca, Cemal'in işi garanti olmasına rağmen Erman'ında milletvekili olması gece gündüz çalışıyor.

CHP 4. Sıra Milletvekili Adayı Erman Gölet: İyi ki seviyormuş ki beni dördüncü sıraya yazdı. Bir de sevmese maazallah beni beşinci sıraya yazardı.

CHP 3. Sıra Milletvekili Adayı Cemal Okan
Yüksel:
Erdal Ağabey senin seçim tecrüben fazla. Ben milletvekili seçileceğim değil mi?

CHP 6. Sıra Milletvekili Adayı Erdal Çakıcıer: Cemalciğim onu bana değil, Yılmaz Hoca'ya sor. CHP'nin üç milletvekili çıkaracağına inanmasa prensini hiç üçüncü sıraya yazar mıydı?

CHP 5. Sıra Milletvekili Adayı Metin Tomsuk: Yılmaz Hoca neden 'Dörde gidiyoruz yerine beşe gidiyoruz' demedi. Erman'a göre kısa boylu olabilirim ama, benim saçım ondan daha fazla.

CHP 2. Sıra Milletvekili Adayı Utku Çakırözer: İyi ki benim torpilim büyük yerden. İşim Yılmaz Hoca'ya kalsa beni değil ikiye, dördüncü sıraya yazardı.