Kültür bireylerin değil, bir bütün olarak toplumun yarattığı olgudur. Birikerek gelişen ve yayılma eğilimi taşıyan bir süreçtir.

Giyim kültürü ise farklı hazlara ilgi duyan bireylerin seçim tarzlarındaki marjinalitedir. Her zaman güzel görünmenin peşinde olan kadın ya da erkek, seçkin popüler kültürün işlevini giyim tarzına yansıtır. Osmanlı döneminde giyim tarzı toplum düzeninin belirgin bir ifadesiydi. O dönemdeki kıyafet ve aksesuarlar, bireyin ait olduğu toplum düzenini yansıtırdı. Bir renk armonisinin yaşandığı şalvar, hırka, gibi giysiler sarık ve tülbent gibi aksesuarlarla tamamlanırdı. Bu dönemde tercih edilen sadelik 1940’lı yıllarda başlayacak olan bir moda ikonuna yerini bırakacaktı. Öyle ki o yıllarda tüm dünya giyim kültüründe yükselişe geçmiş unutulmayacak tasarımlara imzalar atılmıştı. Yani aksesuarları farklı şekillerde kullanabilmek o yıllardan bize miras kalmıştı. Kıyafetime uygun aksesuarları nasıl seçmeliyim? Kullandığım aksesuarlar giysilerimi tamamlayacak kadar gösterişli değil diyorsanız eğer; bir daha düşünün. Çünkü kendi modelimizi bulmak ve günün getirdiği trendlerde tarz olmak oldukça kolay. Roma imparatorluğunda yoksulların ve köylülerin giymesi yasak olan şapka, zenginlik ifadesi olarak kabul edilirdi. Yaşadığımız bu yüzyılda ise şapka mevsimlere göre seçildiğinde farklılık gösteren bir aksesuar olarak tercih edilirken sıcak yaz günlerinde mayomuza, kışın ise montumuzun rengine uygun olarak seçildiğinde tarzımızı tamamlar. “Bana bu yetmiyor, daha elit görünmek istiyorum” diyorsanız; özel günlerinizde dantelli ve tüllü şapka modellerini tercih edebilirsiniz. Çin’de hem kadın hem erkek tarafından kullanılan ilk takı küpeydi. Bu akım halen devam etmekte. Ayrıca ilk güneş gözlüğü Çinliler tarafından kullanılmaya başlanıldı. Bugün aksesuar olmaktan çıkmış göz sağlığını korumak amacıyla her yaşa hitap eden gözlükler, birçok kıyafetle uyumuyla çağımızın vazgeçilmez trendidir. Özellikle 1940’lı yıllarda yuvarlak camlı güneş gözlüklerinin tarz olması ve bugün de her yaş gurubu tarafından kullanılması kadar aşikar ne olabilir ki?.. Uygur Türkleri ve Osmanlı medeniyeti değerli taşlarla süslenmiş takıları aksesuar olarak kullanımlarıyla Dünyayı kendilerine hayran bırakmışlardı. Derin yakalı giysileri daha çekici hale getirmek için takılan broşlar, siyah renk gece elbisesini tamamlayan pırlanta, altın, gümüş kolye ve uyumlu küpelerle, geçmişteki sanat işçiliğimizi günümüzde de yaşatmış olacağız. Bir çoğumuzun vazgeçilmez aksesuarı olan ilk kol saati 1790 yılında Cenevre de yapılmıştır. İnci ve yakutlarla süslenmiş en eski kol saati kraliçe Josephin’e aittir. Günümüzün her anında her kıyafetimizde rahatlıkla kullanabileceğimiz tek aksesuar saattir. İnci ve yakutlarla süslenmemiş olsa bile canlı renkleriyle, şık görünmenin şüphesiz en kolay seçeneğidir. Geçmişten günümüze kadar birçok kıyafet ve aksesuar akımı, toplumların kültürlerine göre şekillenerek özgünleştirildi. Bu akımlar daha da çeşitlenerek günümüze kadar geldi. Sizler de stilinizde farklılık ve özgürlük yaratmak istiyorsanız, tarzınıza uygun aksesuarları seçerek kendi trendinizi yaratabilirsiniz.