Amerika Pensilvanya'da bir kadın, kocasını ameliyat eden hastane hakkında tazminat davası açar! Dava dilekçesinde şunları yazar; 'Kocam hastanede ameliyat geçirdikten sonra benimle seks yapmıyor. Gayet düzenli olan seks hayatımız mahvoldu. Bu nedenle hastanenin tarafımıza 1 Milyon Dolar tazminat ödemeye mahkûm edilmesini istiyorum.' Yargıç, hastane yönetiminden konu ile ilgili olarak açıklamalı bir rapor ister. Hastane yönetiminden sadece bir cümlelik yanıt gelir; 'Kocanız, hastanemizde gözlerinden katarakt ameliyatı geçirmiş ve %95 olan görme kaybı, %5'e indirilerek, gözleri açılmış bir halde sağlıklı olarak taburcu edilmiştir!' Keşke ülkemizde de Cumhuriyet ve Atatürk'e şaşı bakanların gözlerini açabilsek. Laiklik olmadan demokrasinin olmayacağını kafalarını kazıyabilsek. Atatürk'ün yolundan sapıldığında ülkenin felakete sürükleneceğini onlara idrak ettirebilsek. Türkiye'nin ileri medeniyetler seviyesine ulaşabilmesi için 'Dindar' değil, 'Atatürkçü' nesil yetiştirilmesi gerektiğini anlatabilsek. Umarım son darbe kalkışmasından sonra bazılarının gözleri açılmıştır.

*

İKİ JÖLELİYİ DE SEVMEM

1962 yılında Sivrihisar'da doğan Mustafa Kemal Biçerli Eskişehir'in yetiştirdiği önemli bürokratlardan birisidir. İş-Kur ve Milli Eğitim Bakanlığı Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğü görevlerinde bulunan Biçerli, 7 Haziran genel seçimlerinde AK Parti'nin Eskişehir'deki 4. Sıra Milletvekili adayı oldu. Biçerli, sosyal paylaşım sitesinde bir arkadaşının '15 Temmuz günü yurt dışında olan ve 18 Temmuz günü yurda dönen AK Parti milletvekilleri kimlerdi?' sorusuna verdiği ilginç yanıt dikkatimi çekti. Biçerli soruyla ilgili 'Benim bildiğim iki jöleli var; biri bakan diğeri danışman. İkisini de sevmem. Bu danışman olan mı?' yorumunda bulundu. Biçerli'nin sevmediği jöleli danışman Yiğit Bulut. Şimdi herkes Biçerli'nin sevmediği jöleli Bakanın kim olduğunu merak ediyor.

**

BİZİ KENDİ TOPRAĞIMIZIN
GERÇEK EFENDİSİ YAPTI


Yıl: 1893. Yer: İzmir. Fotoğrafta Osmanlı Bankası çalışanları görülüyor... Kafalarında şapka olanlar muhtemelen İngiliz, ortadaki fesliler ise Rum ya da Ermeni... Bir zamanlar Osmanlı'nın tüm banka, su idaresi, demiryolları, ticareti kısacası her şeyi ama her şeyi bu imtiyazlı devşirmelerin elindeydi... Biz Türkler ise bu devşirmelere bedava bekçilik yapardık... Zenginlik, her türlü ayrıcalık onlarda, fakirlik bizdeydi... İyi bakın fotoğrafa, en sağ ve en soldaki çaycı kılığındaki bekçileri görüyor musunuz? İşte onlar biz Türkler idik... Bu fotoğraf Cumhuriyeti ve Atatürk'ü küçük gören Osmanlı sevicilerine kapak olmalı. Yaşasın Cumhuriyet yaşasın Atatürk, bizi kendi toprağımızın gerçek efendisi yaptığı için...

NOSTALJİ

BAKAN ÇOCUKLARI İŞÇİ SENDİKASI KAMPINDA

Tarih 1973. Yer: Balıkesir Akçay'da bulunan Eskişehir Demiryolu İşçileri Sendikası Kampı. 43 yıl öncesine ait fotoğrafta dönemin Ulaştırma Bakanı Rıfkı Danışman'ın oğlu Haldun Danışman, 5 Ocak 1978- 12 Kasım 1979 tarihleri arasında Sağlık Bakanlığı yapan Mete Tan'ın kızı Nur Tan, TCDD Yönetim Kurulu Üyesi Necdet Kalfa'nın oğlu Mustafa Kalfa, Bugün ülkenin önde gelen kalp cerrahlarından olan Memorial Hastaneleri Kalp Cerrahisi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Azmi Özler dikkat çekiyor. Sendika kampları o yıllarda Türkiye'nin en iyi tatil yerlerinden biriydi. 43 yıl önce Bakan çocuklarının bile tatil yaptığı Eskişehir Demiryolu İşçileri Sendikası ve diğer sendikaların tatil kampları artık eskisi gibi ilgi görmüyor. Fotoğrafta yer alan Haldun Danışman'ın babası Rıfkı Danışman 11 Aralık 1971-15 Nisan 1973 yılları arasında Ulaştırma Bakanlığı 31 Mart 1975-21 Haziran 1977 yılları arasında Basın Yayın ve Turizm Bakanlığı yaptı. Nur Tan'ın babası olan Mete Tan o yıllarda Afyon Milletvekiliydi. Eskişehir-Kütahya Tabip Odası Başkanlığı yapan Mete Tan Eskişehir Demiryolu Hastanesi Başhekimliği de yaptı. Meşhur Güneş Motel olayında Bakanlık karşılığı Adalet Partisi'nden CHP'ye gelen 11 isimden birisi oldu. 5 Ocak 1978- 12 Kasım 1979 tarihleri arasında Sağlık Bakanlığı yaptı.

**

FOTO ŞAKA

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu: Hulusi Paşa, askeri liselerin ve harp okullarının kapatılmasına neden ses çıkarmıyorsunuz? Neden bu kurumları korumuyorsunuz?
Genel Kurmay Başkanı Hulusi Akar: Darbe girişimi sırasında kendimi bile koruyamayıp esir düşen birisi olarak, bu kurumları nasıl koruyabilirim?