Ülkemizin terör saldırısı ile uyanmadığı gün neredeyse yok gibi. İstanbul Beşiktaş'ta yapılan hain saldırı sonucunda bu yazı yazılırken 38 şehidimiz 130 yaralımız vardı. İnsan neye üzüleceğine şaşırıyor. Söyleyecek sözler her geçen gün biraz daha tükeniyor. Ve insan tekrar tekrar sormadan edemiyor, 'Türkiye nereye koşuyor?' Bir yanda ırkçı etnik kökene dayalı bir terör örgütü PKK öte yandan dinci, mezhepçi terör örgütü İŞİD. Birbirlerinden hiçbir farkı olmayan bu örgütlerin hedeflerinin ülkemizi çıkmaz bir noktaya sürüklemek olduğu kesin. Söz konusu terör örgütlerince Türkiye hedef noktasına konulmuş durumda ve saldırı üstüne saldırı gerçekleşiyor. Terörün saldırısının hedefi belli, toplumumuzu birbirine düşürmek! Terör örgütleri çatıştırarak, düşmanlaştırarak, nefret ettirerek birlikte yaşayan halkları bölmeyi amaç haline getirmiş durumdalar. Herkesin sağduyulu olması gereken böylesi bir ortamda terörün ekmeğine yağ sürmemek ve değirmenlerine su taşımamak gerekiyor. Bu noktada en büyük görev başta iktidar partisi olmak üzere tüm siyasi partilere düşmektedir. Özellikle AKP daha önceleri de defalarca belirttiğimiz gibi artık yaptığı hataların nedenleri ile acilen yüzleşmeli ve ülke için gereğini yapmalıdır. Hem dış hem iç siyasette art arda gelen başarısızlıklar ne yapılması gerektiği noktasında iktidarı da şaşırtmış durumda gibi gözüküyor. Ne yapacaklarını bilmez bir şekilde açıklama üstüne açıklama yapıyor, oluşturdukları yandaş medya ordu ile sürekli birilerine ayar vermeye çalışıyorlar. Bunlara gerek var mı? Tüm bu yaşananlarda maalesef dünya çapında ciddi bir itibar kaybına neden olmuş durumdayız. Terörle mücadelede destek alamıyor aksine köstek olanların bir de gazabına uğruyoruz. Ağırlığını ve ciddiyetini kaybeden bir ülke geleceğini şekillendirmekte zorlanır. Dokularının zarar görmesine engel olamaz. Tarihi geçmişleri ile bin bir emekle bir arada tuttuğu vatandaşlarının kontrolünü kaybeder. Barış, demokrasi, kardeşlik söylemleri hayal olur. Bu nedenle bir an önce girilen yanlış ve karanlık yollardan dönmek gerekir aksi takdirde ülkemize yazık olur.
Zaman yeni Anayasa ile Başkanlık ısrarı ile geçirilecek zaman değildir. Artık bunların çok çok önüne geçmiş bir gündemimiz ve büyük bir sorunumuz bulunmaktadır. Aynı biçimde muhalefet partileri de geçmek zorunda olduğumuz keskin viraj öncesinde sadece iktidar partisinin yapmış olduğu hataları eleştirmemeli terörle mücadelede başarılı olunacak politikalar önermelidir. Terör her nereden ve kimden gelirse gelsin lanetlenmelidir. Terör barışın demokrasinin özgürlüklerin en büyük düşmanıdır. Terör bir insanlık suçudur. Bu insanlık suçunun ülkemiz adına yenmenin tek yolu örnek olacak bir birlikteliği tüm dünyaya göstermekten geçmektedir. Her geçen gün endişe ve korku artıyor, umutlar azalıyor. Umutları arttırmak bu beladan kurtulmak hepimizin ellerindedir. Böylesi zor bir dönemde başarılı olmaktan başka çaremiz yok.