Zübük; toplumda, çıkarları uğruna her yola başvuran, güvenilmez, kurnaz kişi olarak tanımlanır.

Bu tanımlama aslında, Aziz Nesin’in 1961 yılında yayınlanan romanından, Atıf Yılmaz’ın 1980’de senaryolaştırdığı, geniş halk kitlelerine ulaşan ve başrolünü rahmetli Kemal Sunal’ın oynadığı filmden sonra “zübük” siyasetle anılır olmuştur.

Yerel seçimler öncesi bizzat Cumhurbaşkanı tarafından gündeme getirilmiş olması da aslında çok ilginçtir.

Ne diyor Sayın Cumhurbaşkanı?

“Türkiye, bugüne kadar ne çektiyse emek ve heyecanla hazırlanmış; vizyonu, programı, projesi olmayan zübük siyasetçi tiplerinden çekmiştir.

Maalesef son dönemde bu habis siyaset tarzının yeniden hortlamaya başladığını görüyoruz.”

Aşağı yukarı bu filmi herkes bilir, Türk tipi siyasetçinin hayatını konu alan film, siyasetteki kirlenmişliği ve çürümüşlüğü ele alırken, toplumsal eleştiriyi de ön plana çıkarmıştır, topluma ayna tutmaya çalışmıştır.

Filmi tekrar izledim, filmden bazı diyaloglar;

Zübük, parti ocak başkanı adayı.

-Benim siyasette gözüm yok, memlekete hizmet edim yeter.

-Sevgili vatandaşlarım, değerli din kardeşlerim,

-Vergi yok, ne var peki?

-Artık demokrasi var,

-Aç gözünü, doldur keseni, demokrasi geliyor,

-Demokrasi partimizle geliyor,

-Demokrasi ne demek sayın hemşerilerim?

-????

-Demokrasi öyle bir şey ki, dadından yinmez,

-Anladınız dimi?

Zübük ocak başkanı olduktan sonra vatandaşın işini çözmeye çalışıyor.

-Ama bu zaman namussuz zamanı,

-Para dönmezse bu iş hallolmaz!

-Ne demişler?

-Vergini ödeme, rüşvet ver.

-Benim kalkıp Ankara’ya gitmem gerek, sağa sola para yedireceğiz, başka türlü olmaz Sabri Ağa!

-Yaa,

-Acaba bu iş kaça patlar?

-Aaa, orası bana ait, karışmayın siz.

-Bu kadar da hemşericilik yapmıcaz mı canım.

Tabi vatandaş epey bir parayı dosyanın altına usulca koyuveriyor.

Zübük belediye başkanı adayı.

Vatandaş

-Zübük de elini başvekilin beline dolamış,

-Belediye reisliği sana layık değildir, biliriz, velakin, sayende kasaba şenlensin, belediye reisliğini kabul et,

Peki, hatırınız için kabul ediyorum.

Zübük artık belediye başkanı

Zübük milletvekili de oldu.

Sıra geldi bakan olmaya ama parti değiştirmeden bakan olunmuyor.

-Ağırlığımca para verseler partimden ayrılmam.

-Ben pazarda satılan bir at değilim, ben milletin temsilcisiyim.

Vatandaş,

-Zübük her şeyini partisine borçlu, üç kuruş için parti değiştirmez o.

-Zübükzade partisini değil, para için dünyasını bile değiştirir!

Zübük bakanlık pazarlığında.

-Yok, canım, ben partiyi falan düşünmüyorum, acaba hangi bakanlık iyi hizmet getirir onu hesaplıyorum?

Sonunda Zübük fuzuli işler bakanı oluyor, ama zübüğün planı başbakan olmak, bu hevesini de şu cümlelerle açıklar.

-Siyaset koltuğuna adamın kıçı değmeye görsün, artık kaşıntıdan duramaz, hep o koltuğa oturmak ister.

Ama gelişen olaylar neticesinde zübük başbakan olamadan siyasi hayatı biter, zaten kasasını doldurmuş, hanlar hamamlar almış, zübük holdingi kurmuştur.

Hayatını kaleme alan gazeteciye alaycı bir şekilde itiraf olarak söyledikleri, filmin topluma bir göndermesidir.

Ne diyor Zübük;

-Hem bu memlekette bir tek zübük ben miyim?

-Aslında hepimiz birer zübüğüz!

-Zübük olmaya zorlanmışız,

-Zübüklerden kurtulmanın birinci çaresi, önce kendimize bakmak, kendi zübüklüğümüzden kurtulmaya çalışmaktır.

Zübüklerin cirit attığı yer siyaset alanı, başka yerlerde barınmaları mümkün değil, ancak, siyaset, zübüklerini hiç yadırgamıyor, eleştirmiyor, itiraz etmiyor, üstelik alkışlayarak yeni zübüklere yeni sahneler veriyor.

Asıl sorun da bu olsa gerek…