Darbe girişimi kalkışmasından bir gün sonra sosyal paylaşım sitelerinde sorgu sırasında dayak yemiş, yüzleri yaralı ve bereli olan 17 generalin görüntüsü paylaşılmıştı.

SERBEST BIRAKILDI
Bu generallerin görüntüleri çekilirken polisler tarafından yargısız infaz yapılarak, suçlu olarak gösterilmişlerdi. Bu 17 ismin arasında Hava Kuvvetleri Komutanlığı Personel Başkanı Tümgeneral Cevat Yazgılı da vardı. O gece darbecilere direndiği kanıtlanan Hava Pilot Tümgeneral Cevat Yazgılı bir hafta sonra serbest bırakıldı. Konuyla ilgili Yeni Şafak Gazetesi'nde yer alan haberde şu ifadeler kullanıldı;

ÜNAL GÖNDERDİ
FETÖ'cü kalkışmanın ardından başlatılan soruşturma kapsamında gözaltına alınan Hava Kuvvetleri Komutanlığı Personel Başkanı Tümgeneral Cevat Yazgılı, geçtiğimiz hafta başında tutuklanarak Sincan Cezaevi'ne gönderilmişti. Ancak Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, ortaya çıkan yeni deliller üzerine Yazgılı'nın adli kontrol şartıyla tahliye edilmesini istedi. Başsavcılığın talebini değerlendiren Ankara 1. Sulh Ceza Hakimi Sezer Söylemez, Yazgılı'nın adli kontrol şartıyla serbest bırakılmasına karar verdi. Yazgılı'nın tahliyesinde, Hava Kuvvetleri Komutanı Abidin Ünal'ın bizzat gönderdiği yazı ve sunulan delillerin etkili olduğu öğrenildi. Söz konusu yazıda, Yazgılı'nın darbecilerle hareket etmediği, bunun da güvenlik kamera kayıtları tarafından teyit edildiği belirtildi.

SİLAHLA KARŞI KOYDU
Abidin Ünal'ın imzasını taşıyan yazıda, Tümgeneral Cevat Yazgılı'nın karargah komuta kontrolünü sağlamak için üstün gayret sarf ettiği, etkisiz hale getirilme çabalarına da sürekli direndiği vurgulandı. Bir süre sonra komuta kontrolünü sağlayan Yazgılı'nın Güvenlik Harekat Merkezi'nden karargahın komuta kontrolünü sevk ve idare ettiği kaydedildi. Yazgılı'nın bir kısım personel tarafından yasadışı olarak ele geçirilen Hava Kuvvetleri Harekat Merkezi'nin işlevsiz hale getirilmesi maksadıyla Harekat Merkezi'nin kapısı ateş ettirerek açmaya ve içerideki personeli kontrol altına almaya çalıştığı belirtilen yazıda ayrıca, şöyle denildi: 'Bu esnada kendisine silahla mukavemet gösterilmesi kapsamında dahi görevinden vazgeçmemiştir. Bu husus güvenlik kamera kayıtlarından teyit edilmiştir.'

İTİBARINI ZEDELEDİLER
Hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti'nde yargısız infaz yapılarak bir hafta vatan haini olarak gösterilen Yazgılı'nın itibarı zedelendi. Eşi, çocukları ve yakınları bir hafta büyük endişe ve üzüntü yaşadı. Ülkeye vatan haini olarak gösterilen Hava Pilot Tümgeneralin ve ailesinin yaşadığı travmanın hesabını kim ödeyecek? Bu da bizlere bir kez daha gösterdi ki; yargı karar vermeden kimse suçlu olarak gösterilmemeli. Kolluk kuvvetleri yakaladıkları zanlılara işkence yapmamalı. Sosyal paylaşım sitelerinde ard arda darbecilere işkence görüntülerinin servis ediliyor. Bunu kimler ne amaçla servis ediyor? Bu görüntüler Çağdaş Türkiye Cumhuriyeti'ni Dünyaya geri kalmış Ortadoğu ülkesi olarak gösteriyor. Darbe girişimine kalkanlara kesinlikle işkence yapılmadığını söyleyen Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, sorgu sırasında darbeci Binbaşının iki yaşındaki kızıyla ilgili kan dondurucu küfürler eden o kanı bozuk polislerle ilgili bir işlem yaptı mı? O polisler sorgu sırasında Tüm General Mehmet Dişli'nin abisine ve ailesine küfür etseydi, bunu sessiz kalınır mıydı?

YA ÖLMÜŞ OLSAYDI
Allah'a şirk koşarak, 'Darbecilerin namazı kılınmaz' diyen Diyanet İşleri'ne sormak istiyorum. Yazgılı yakalandıktan sonra kalp krizinden ölmüş olsaydı, cenaze namazı kılınmadan gömülecekti. Bu fetvayı verenler bunun hesabını Allah'a nasıl vereceklerdi? Diyanet İşleri Başkanı, darbe girişimi sonrasında oluşan kaos ortamında kurunun yanında yaşın da yanabileceği ortadayken, Darbeci diye ölenlerin içerisinde masum insanlarının olabileceğini hiç mi düşünmedi? Darbe girişimi sonrasında ülkede hukukun üstünlüğünü hayata geçirmesi gereken sorumluların umarım bu akıl tutulmaları bir an önce sona erer. Halkın sahip çıktığı demokrasiye daha fazla zarar vermezler. Türk Yargısı darbe kalkışması adı altında terörist saldırısında bulunanları, kendi halkına silah çekenleri en ağır şekilde cezalandırmalı. Kurunun yanında yaşında yanmasına müsaade etmeyerek, Türkiye'de hukukun işlediğini tüm Dünyaya göstermelidir…

*

DEMOKRASİ NÖBETLERİNDE KARACAN RÜZGARI

15 Temmuz darbe kalkışması sonrasında Türk Halkı meydanları boş bırakmıyor. Bu kapsamda önce AK Parti İl Binası'nın önünü sonra Vilayet Meydanı'nı dolduran halk, demokrasiye sahip çıkarken, Fethullah Gülen ve darbeci subaylara tepki gösteriyor. İl Başkanı Dündar Ünlü, İlçe Başkanları Volkan Doğan ve Ertuğrul Dindar demokrasi nöbetlerinde büyük emekler harcıyor. Kırsaldaki 10 AK Partili Belediye Başkanı var güçleriyle meydandalar. Zaman Zaman Kültür ve Turizm Bakanı Nabi Avcı'da alana geliyor. AK Parti Milletvekilleri Harun Karacan ve Emine Nur Günay devamlı alandalar. Ancak alanı dolduran Eskişehirliler en çok Harun Karacan'a ilgi gösteriyor. 'Eskişehir'in evladı' olan Karacan ile bol bol selfie ve hatıra fotoğrafları çektiriyorlar. Türkiye'de Recep Tayyip Erdoğan'a gösterilerin sevginin benzerini Karacan'a gösteriyorlar. Karacan'ı gören herkes yanına gitmek istiyor. Ona sarılmak, onunla konuşmak istiyorlar. Son derece mütevazi kişiliği sahip olan Karacan'da kimseyi kırmıyor. Herkesle sarılıyor, halkla birlikte demokrasi nöbetini tutmaya devam ediyor. Eskişehir Demokrasi Nöbetlerinde Karacan rüzgarı esiyor…

***

nostalji


ANAVATAN'IN GÜÇLÜ İSİMLERİYDİLER

Yıl 2004, 12 yıl önce. Anavatan Partisi'nin güçlü isimleri Mustafa Balcılar, İbrahim Yaşar Dedelek, merhum Sezai Aksoy. Selçuk Erşan ve İbrahim Kökdere birlikteler.
BALCILAR DÖRT
DÖNEM SEÇİLDİ
1983 yılında merhum Turgut Özal tarafından kurulan Anavatan Partisi Türkiye'de 8 yıl tek başına iktidar oldu. (1983-1991) 1991-1995 yılları arasında Ana Muhalefet partisi oldu. 1995-2002 yıllarında kurulan koalisyon hükümetlerinin büyük çoğunluğunda yer aldı. 2002 seçimlerinde baraj altı kaldı. 2009 yılında DYP-Anavatan Partisi birleşti. Demokrat Parti oldu. 1951 yılında Sivrihisar'da doğan Mustafa Balcılar 32 yaşında Anavatan Eskişehir Milletvekili seçildi. (1983) 1983'den 1999'a kadar dört dönem milletvekilliği yaptı. 1951 yılında Eskişehir'de doğan İbrahim Yaşar Dedelek 1991 yılında DYP'den Eskişehir Milletvekili seçildi. 1993 yılında Genel İdare Kurulu'na seçildi. 1995 yılında DYP'den yine milletvekili seçildi. Ana-Yol Hükümeti'nde Devlet Bakanı oldu. Anavatan Partisi'ne geçti. 1999 yılında Anavatan Partisi'nden milletvekili seçildi. Meclis Grup Başkan Vekilliği yaptı. 2007 yılında Genç Parti'den milletvekili adayı oldu. Ama seçilemedi. 2010 yılında MHP'ye geçti. Daha sonra politikayı bıraktı.
BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE
BİNASINI O YAPTI
Merhum Sezai Aksoy ağabeyi Hüseyin Aksoy Özal'ın Özel Kalem Müdürüydü. 1984 yılında Anavatan Partisi'nden Eskişehir Belediye Başkanı seçildi. 5 yıl başkanlık yaptı. Altyapıya çok önem verdi. Bugünkü Büyükşehir Belediye binasını o yaptı. Ama içinde oturamadı. 2009 yılında vefat etti. Selçuk Erşan Anavatan'da uzun yıllar İl Başkanlığı yaptı. Çok istemesine rağmen milletvekili olamadı. Ziraat Odası ve Sulama Birliği seçimlerinde de başkanlığa aday oldu. Ama hep girdiği seçimleri kaybetti. İbrahim Kökdere Anavatan'da Merkez İlçe ve İl Başkanlıkları yaptı. 2009 yılında DSP'den Tepebaşı Belediye Meclis Üyesi oldu. Daha sonra Yılmaz Büyükerşen ile birlikte CHP'ye katıldı. 30 Mart 2014 yılında CHP'den yeniden Tepebaşı Belediye Meclis Üyesi seçildi.

foto şaka

Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı Yıldırım Demirören: Halilciğim, yaptığın transferler için seni kutlamaya geldim.
Eskişehirspor Başkanı Halil Ünal: Yıldırım Başkan, umarım kutlamaya elin boş gelmemişsindir. PTT Liginin marka değerini havayla suyla arttırmadık.