Bu zamana kadar bıçak sırtı dediğimiz bütün maçları kaybettik. O nedenle de heyecan kalmadı içimizde. Bu sezonu öyle ya da böyle bitireceğiz. Gençlerbirliği maçını kısaca özetlersek, Sahada maçı kazanmak için çıkartılan bir kadro yoktu. Sanki beraberlik kurgusu düşüncesi daha ağır basıyordu. Çünkü biz hala orta sahada paslaşarak rakibi yormak ve oylamak düşüncesinde idik. Gol adına kurgulanmış bir hamle göremedim. Bir veya iki kişinin özel gayreti dışında. Takımın taktikleri önce beraberlik üzerine kurulmuş üç puan ise alınacak sürpriz sonuca bırakılmış. Saha içinde hücum etmeyi bilmeyen ama yetenekli futbolculardan oluşan bir kadro vardı. Gelelim Akhisar a oda üç haftadır bir sıkıntı yaşıyor ve o nedenle bir düşüş içinde. Fakat bir gerçek var biz düşüş içindeki takımların can simidi oluyoruz ve onların rahat nefes almalarını sağlıyoruz. Her sonuca açık bir karşılaşma olacağından puan veya puanlar alma şansımız var. Onun içinde korkak futbol oynayıp beraberliği düşünmektense cesur futbol oynayarak galibiyet için sahaya çıkmalıyız. Kaybedecek bir şeyimiz yok. Çünkü bu takımın çok pas yaparak bir yere varamayacağını herkes gördü. Bitirici gol vuruşlarının da yapılması gerekiyor. Ertuğrul hoca sadece kendi formülünün tutması için gerekeni yapıyor. Gençleri oynatarak beklide gelecek sezonun kadrosunu hazırlıyor olabilir. Ama bir taraftan da maçı kazanmayı da düşünmelidir. Ciddi şekilde ikinci yarıyı incelersek ikinci yarının küme düşen takımıyız. Yapmış olduğumuz paslaşmalara şunu da eklemeliyiz. Çift santrafor oynayıp rakibin defansını da çökermeliyiz. Defans yapan takım değil hücum yapan takım olursak Akhisar maçını kazanırız. Taraftarın da yüzünü güldürmeliyiz. Mesut başkan kulübün başına geçerek enkaz aldığını söylemiştir. Bazı oyuncuları satıp borç ödeyerek Yalnızca Kaçınılmaz sonucu geciktirmiştir. Bunu şöyle mizah ile izah edeyim; Pers Sultanı iki adamı ölüme mahkûm etmiş. Sultanın atını ne kadar sevdiğini bilen mahkûmlardan Biri hayatını bağışlarsa bir yıl içinde ata uçma öğretebileceğini söylemiş. Kendini dünyadaki tek uçan ata binerken hayal eden Sultan bunu kabul etmiş. Diğer mahkûm inanmayan gözlerle arkadaşına bakmış ve atların uçamadığını biliyorsun, nasıl olup ta böyle delice bir fikir ile çıkabildin ortaya. Yalnızca kaçınılmazı geciktiriyorsun o kadar demiş. Tek değil, demiş birinci mahkûm. Kendime dört özgürlük şansı veriyorum. Birincisi: Sultan bu yıl içinde ölebilir. İkincisi; Ben ölebilirim. Üçüncüsü; At ölebilir. Dördüncüsü; Belki ata uçmayı öğretebilirim. Taraftar her türlü zorluklarda her deplasmanda yanında oluyor. Senin arkanda durup aman takıma bir zarar gelmesin diyor. Ama sen başkan bunları hiç görmemezlikten geliyorsun. Bu daha ne kadar devam eder bu taraftar sana daha ne kadar güvenini sürdürür bir düşünmen gerekir. Çünkü her şey için artık krediler tükenmeye başladı. Kim bilir başkanım sende belki ata uçmayı öğretebilirsin.