Pir Sultan Abdal Şenlikleri'ne katılmak için Sivas'a giden aydın ve sanatçılardan 33'ü, kaldıkları otelin yakılması sonucu 24 yıl önce yaşamını yitirdi. Aydınlar, sanatçılar ve şairler vardı aralarında 66 yaşındaki Asım Bezirci, folklor gösterisi için Sivas'a giden 12 yaşındaki Koray Kaya da hayatını kaybedenler arasında idi.
Çağ atlayan Türkiye sloganları arasında çocuklarını katleden bir duruma gelinmişti ve herkesin gözü önünde açık bir facia yaşanmıştı Sivas'ta. Dün birçok ilimizde anma programları yapılan üzerine çok yazılıp çizilen konuşulan bu katliamın gerçek failleri ve perde arkasındaki ilişkiler 24 yıl boyunca aydınlatılmadı. Birçok faili meçhul olaylara sahne olan ülkemiz için aslında şaşırılacak bir durum yoktu. O gün olanları tekrar ne oldu ne bitti mealinde anlatmaya gerek yok onun yerine siyaseten ne değiştiğine daha doğrusu değişmediğine bakmanın daha doğru olacağını düşünmekteyim.
Katliamın yaşandığı dönem kirli savaşın temsilcisi olarak da görülen Tansu Çiller başbakanlığında SHP-DYP hükümeti bulunuyordu. Dönemin Cumhurbaşkanı ise Süleyman Demirel'di. Katliam yaşanırken 'Halkla güvenlik güçlerini karşı karşıya getirmeyiniz' diyerek güvenlik güçlerini ve yetkilileri uyaran Süleyman Demirel, katliamdan sonra 'Olay münferittir. Ağır tahrik var. Bu tahrik sonucu halk galeyana gelmiş... Güvenlik kuvvetleri ellerinden geleni yapmışlardır... Karşılıklı gruplar arasında çatışma yoktur. Bir otelin yakılmasından dolayı can kaybı vardır' açıklaması yaptı.
Dönemin Başbakanı Tansu Çiller de, 'Çok şükür, otel dışındaki halkımız bir zarar görmemiştir' açıklaması ise 'dışarıdaki saldırganlara bir mesaj' olarak yorumlandı.
Dönemin Başbakan Yardımcısı Erdal İnönü ise, olaylar sırasında telefonla Aziz Nesin ile konuşup 'En kısa zamanda takviye güç göndereceğiz' demesine rağmen katliamdan sonra 'Ne yapayım, yetkim yoktu' şeklinde açıklama yaptı.
Sivas Emniyet Müdürü Doğukan Öner, polislere 'Müdahale etmeyin' emrini verdiği iddiaları tartışıldı ve katliamdan 8 gün sonra görevden alındı.
Sivas Valisi Ahmet Karabilgin ise 9 Temmuz 1993'te görevden alındı. Görevden alınmasının üzerine Karabilgin, 'Birçok yerden yardım istedim. Yardım iş işten geçtikten sonra geldi. Taleplerimi dikkate almayanlara dokunulmadı' açıklaması yaptı.
Yıllarca süren mahkeme sonuçları açıklandığında dönemin Başbakanı, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, 'Milletimiz için, ülkemiz için hayırlı olsun. Yıllar yılı içerde olan vatandaş, içlerinde kaçak olanlar vardı' dedi. Erdoğan kararı ayrıca, 'İdam kalktığı için 33 kişi ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkum oldu. Bunlar hep gözden kaçıyor. Hedef saptırılıyor' diyerek yorumlamıştı. Erdoğan ayrıca Sivas davasında mağdurlar olduğunu söyleyerek, 'Sivas'a birçok gidişimde babalarının haksız yere, herhangi bir taksiratı olmadığı halde idama mahkum olduğu için ağlayan 15, 18, 19 yaşında kızlar var. Bunları göz ardı etmek suretiyle tek tarafa siyasi bir servis yapmayı doğru bulmuyorum. Gidip Ankara Adalet Sarayı'nın önünde gösteri yapmak suretiyle belli bir ideolojinin borazanlığını yapmanın doğru olduğuna inanmıyorum' diye konuşmuştu.
Söylenecek söz bulunamayacak bu açıklamaların karşısında ise noktayı Hababam Sınıfı'nın yaratıcısı Sivas'ta yakılanlar arasında olan yakın arkadaşı Asım Bezirci'nin acısına dayanamayıp olaydan 5 gün sonra hayatını kaybeden Rıfat Ilgaz oğlu Aydın Ilgaz'a Sivas Katliamı'ndan sonra şunları söyleyerek koymuştu: 'Bak, Aydın! Hitler'in ordusu Avrupa'da kütüphaneleri yaktı. Türkiye'de ise aydınları bir araya koyup yaktılar!'