Türk sinema izleyicisi onları daha çok 'kötü kadın' olarak tanıdı ya da 'vamp kadın' olarak. Hiç bir zaman sevmedi. Aynı, kötü adam rollerinin unutulmaz oyuncularına olduğu gibi, kalabalıkların karşısına çıktıklarında işi yuhalamaya kadar götüren tepkiler koydu. İşlerini o kadar güzel ve etkileyici yapıyorlardı ki, onları olağan hayat içinde gören izleyici, hiç bir şey yapmasa bile bakışları ve hisleriyle onlara gereken cezayı veriyordu.

Geçen hafta dünya sinemasındaki 'femme fatale' figüründen söz etmiştik. Güzel, çekici, adamı darmaduman eden gizemli bakışları olan kadın. İstediğini elde etmek uğruna yapmayacağı şey olmayan kadın. Hikayeleri insanlara sinema yoluyla anlatılan bu kadınlar tarihin her döneminde ve her toplumda var oldular. Bizde de...
İşte onlara hayat veren bir kaç önemli oyuncu...

NERİMAN KÖKSAL

1928 yılında İstanbul'da dünyaya gelen sanatçı, Türkiye sinemasının ilk ve en uzun süreli vamp kadını olarak bilinir. Sanatçının gerçek adı Hatice Kökçü'dür. 1950'li yıllarında Fosforlu Cevriye isimli filmindeki rolü nedeni ile uzun süre 'Fosforlu' olarak anılır. Diğer lakabı ise 'Afet-i Devran Neriman'dır. Neriman Köksal, henüz 20'li yaşlarında, İstiklal Caddesi'nde yürürken Metin Erksan tarafından keşfedilmiştir. Bu kariyer başlangıcı kendi içinde bir film gibi geliyor kulağa. Tam da Yeşilçam ruhuna yakışan bir oyunculuk başlangıcı, tesadüf ve keşif dolu.

Kendi rolünün sınırlarını zorlarken, erkeğe verdiği huzursuzluk onun en önemli yaşam kaynağıdır. Ancak, diğer pek çok 'vamp kadın' tipinden farklı olarak, izleyici ondan nefret etmez. Hatta sever. Çünkü, filmin öyle bir yere gelir ki, yaptığı şeyin kötülüğünü kendine itiraf eder. Bu yüzleşme, elbette kendisiyle olduğu kadar izleyici iledir. Filmin sonunda, 'bizim Neriman' haline gelen figür, gözyaşlarıyla izler sırtını dönüp giden sevgilileri. Bir çok filminde, başat karakter kadar önemlidir, hatta bazılarında iffetli kadından bile. İzleyici hep bilmiş ve sevmiştir onun içinde gizli kalan insancıllığı.

SUZAN AVCI

1937'de Bursa'ya göç eden bir ailenin kızı olarak dünyaya geldi. 13 yaşındayken Yıldız Dergisi'nin düzenlediği bir yarışmaya başvurdu. Sinema Güzeli yarışmasında üçüncü oldu. Muammer Karaca Tiyatrosu'nda kısa bir süre çalışıp, daha sonra Toto Karaca Tiyatrosu'na geçti. 1956 yılında sinema kariyerine Yeşilçam filmlerinde kötü kadın karakteri canlandırarak başladı. Aynı zamanda 45'lik bir plak doldurdu. Bana Derler Çapkın Suzan ile 1964 yılında müzik dünyasında yerini aldı.

Türk sinemasındaki en etkin ve yetkin 'vamp kadın' imajını yaratmıştır. 1962 yılında Şehvet Uçurumları filmi büyük ses getirdi. 1966 yılında ise Turist Ömer filminde rol aldı. Genellikle huzurlu bir hayata, aile yaşamına saldıran bir tutku figüdür. Cinselliğini, filmin iyi kadın karakterine kıyasla daha özgür yaşar. Ama yaptığı kötülükler asla cezasız kalmaz.



LALE BELKIS

Genelde taşradan İstanbul'a gelmiş ve sosyetenin gözbebeği delikanlımıza sırılsıklam aşık olmuş iffetli ve kolayca kabul edilebilir kadının en büyük rakibidir. Rakibi olmakla kalmaz, düşmanı olur. Onun hırsı ve kazanma arzusu, aşkından kaynaklanmaz. Gereğinde zengin ve sosyetik delikanlıya bile zarar vermekte tereddüt etmez. Elindeki uzun ağızlığa takılı sigarası ve kadehi ile ağır ağır ilerler kameraya doğru. Ne izleyiciye bakar ne de şaşkınca olup biteni izleyen ifeetli kadınımıza.

1938 yılında İstanbul'da dünyaya geldi. Gerçek ismi Belkıs Durmaz'dır. Özellikle 70'li yılların Yeşilçam filmlerinin aranan 'kötü kadın' karakteridir. Rolünün gereklerince, birçok güzel yuvanın yıkılmasına sebep olmuştur. 1966 yılında Ölüm Tarlası filminde Falcı Emine rolünde yer aldı. Kalbimin Efendisi filminde Suna rolü ile sinema iuzleyicisinde iz bıraktı. En popüler filmlerinden biri Sezercik Yavrum Benim'dir. Paprika Gaddarların Aşkı filminde ise Lale'ye hayat verdi. Çile, Bir Demet Menekşe, Dağınık Yatak ve Yılın Kadını gibi birçok filmde rol aldı.



SEVDA FERDAĞ

Diğer isimlere bakınca en naifleri olarak göze çarpar.
Femme fatale'in esmer gerçeğidir. Gerçek adı Lütfiye Dumrul'dur. 1958 yılında rol aldığı ilk filminde yaşadığı başarısızlık nedeni ile Almanya'ya yerleşti. Ailesinin ısrarı ile Türkiye'ye dönen oyuncu Azrailin Habercisi filmiyle aniden gündeme oturdu. Daha sonraki süreçte, defalarca vamp kadın rolleri ile filmlerde rol almaya devam etti. Türk filmlerine ilginin azaldığı dönemlerde ise geçinebilmek için sahneye çıktı. 150'yi aşkın sinema filminde rol aldı.