Yıl olmuş 2019…
Bilgisayar teknolojisi, ben yaştakilerin akıllarının çok almadığı ama seve seve kullandıkları bir hale gelmiş…
Hal böyle olunca,
Elimde telefon, hiç durmadan dolanıyorum sosyal paylaşım sitelerinde…
CHP Tepebaşı İlçe Başkanı Atilay Dalgıç paylaşmış;
Demiş ki,
'CHP Belediyelerini eleştirerek oy alamayacağını anlayan AKP adayları, Akp hükümetini eleştirmeye başladılar.
AKP adayı Sakallı 'üniversite mezunu gençler kafelerde saati 4 liraya çalışıyor böyle mi olmalı' demiş.
Sayın aday, bu 16 yıldır böyle, aday olunca mı fark ettiniz?'
Hadi bakalım çık işin içinden…
Demedim desen olmaz, şak diye koyarlar adamın önüne…
Yanlış anlaşıldım dese, 4 lira ney, diye sorarlar…
Burhan Sakallı soruyor ya,
'Böyle mi olmalı' diye…
Hayır, böyle olmamalı…
Sonra bir düzeltme eğrisi geliyor;
'Ben de üniversite zamanlarında ayakkabı boyayarak okudum…'
Yani diyor ki,
AKP'den önce de öyleydi…
E, o zaman şimdi de durum o zamandan çok farklı değil, sizin dediğinize göre…
Yani,
Kaçmak, bahane üretmek, hatta tersini iddia etmek, inkar etmek mümkün değil…
O zaman ne olacak?
O zaman 40 kere düşünüp bir kere konuşulacak…
Bir üniversite öğrencisinin okuyabilmesi için saatte 4 liraya kafede çalışmak zorunda olması;
Babasının ya da ailesinin sorumluluğu mudur?
Hükümetin sorumluluğu mudur?
Yerel yönetimin mi sorumluluğudur?
Acaba gerçekten,
'CHP Belediyelerini eleştirerek oy alamayacağını anlayan AKP adayları, Akp hükümetini mi eleştirmeye başladılar?'

***

Peki, hadi onu geçtik diyelim...
AKP Tepebaşı Adayı Hasan Tuç,
'ESNAF PERİŞAN' demiş…
Demiş mi dememiş mi?
Facebook'a soralım; soruyoruz 'evet demiş' diyor…
Esnafın perişan olmasından kim sorumlu, önce ona cevap bulalım…
Hesapsız kitapsız yatırım yapan esnaf mı?
Ödeyemeyeceği borcun altına giren esnaf mı?
Asgari ücrete yaptığı zammı, vakit geçirmeden elektrik, doğalgaz ve diğer zamlarla anında geri alan hükümet mi?
Tepebaşı Belediyesi mi?
Sayın Ahmet Ataç'a sormak lazım,
'Ne yaptınız da esnafı perişan ettiniz?'
Ya da sizin,
Tepebaşı esnafını perişan etmek gibi, gizli bir ajandanız vardı da biz mi bilmiyorduk?
Seçime girerek seçilen,
İlinin, ilçesinin esnafından, yaşayanından oy alarak seçilmek zorunda olan bir belediye başkanı, nasıl olur da kendi ayağına sıkar gibi, ilçesinin esnafının perişan olması için bir şeyler yapar, çaba sarf eder?
Esnafın işyerinin önü çamur deryası mıdır da, esnaf perişandır?
Esnafın belediyeye durmadan vergi ödemekten, işyerine mal koyacak parası kalmamış mıdır da perişandır?
Esnaf,
Hangi belediye hizmetinden mağdur edilmiştir de, PERİŞAN olmuştur?
Ve AKP Adayı Hasan Tuç, seçildiği takdirde,
Hangi belediye hizmetini ya da projesini yapacaktır da, esnaf PERİŞAN olmaktan kurtulacaktır?
Hangi belediye projesi,
Esnafın işyerinin önünde uzun kuyrukların olmasını sağlayacaktır?

***

Bunlar hep, Facebook, Twitter denilen gudubetlerin marifetleri…
Böyle seçim dönemlerinde, biz gazeteciler elimizden geldiğince yine söylenenleri, yapılan açıklamaları, getirilen eleştirileri halka ulaştırıyorduk da,
Halkın ne dediğini, ne düşündüğünü pek bilmiyor, bilemiyorduk eskiden…
Çünkü o zaman Facebook yoktu…
Herkes söylenenleri gazetelerde okuyor, televizyonlarda dinliyor, sonunda da gidip oyunu kullanıyordu…
Şimdi öyle mi?
Değil…
Vatandaş düşündüğünü çatır çatır söylüyor…
Açık açık ifade ediyor…
İnanmadığı, güvenmediği işe ve o işi yapana açık açık düşüncesini aktarıyor…
Üstelik siyasetçi bir söylüyorsa, karşılığında yüzlerce, binlerce cevap alıyor…
Ha,
Bu açık ve samimi ifade ve görüşleri gölgelemeye yönelik çabalar yok mu, elbette var…
Hepiniz fark etmişsinizdir, 'trol' denilen, işi gücü tarafgir olduğu kesime yapılan eleştirileri bertaraf etmek olanlar var…
Kullandıkları uçakları düşman gemilerinin bacalarından içeri sokmaya çalışan Japon kamikazeler gibi, kalabalığın içine kendilerini atıp, vatandaşın eleştirilerine cevap vermeye çalışıyorlar…
Ama olmaz…
Halkın önünde durulmaz…
Hele ki, halkın söylediği sözün önünde hiç durulmaz…

***

Dedim ya,
Bu seçimleri galiba Facebook kaybedecek…
Çünkü bilgisayar teknolojisi öyle bir noktaya geldi ki,
Söylediğiniz sözlerin vatandaşa ulaşması nasıl mümkünse,
Artık onların söyledikleri de sizlere (siyasilere) ulaşıyor…
Vatandaş bu gücün farkına vardı artık…
Siz bir cümle kurarsınız;
Halk size yüzlerce, binlerce cevap verir…
Ve bir süre sonra bakarsınız ki, siz halkı değil halk sizi yönlendirmeye başlamış…
Artık,
Tek taraflı iletişim ve yönlendirme yok…
Bilmem, anlatabildim mi?
Yaşasın halkçı Facebook!!!