Gazeteciler Tarkan Demir ve Burcu Bilgiç'in sorunlarını yanıtlayan Akar, Eskişehir'de ödül almayı hak eden veya bekleyen aday sayısının öngörülmedik şekilde ciddi sayılara ulaştığına dikkat çekti.
Milli Eğitim Bakanlığı’nın yayınladığı ödül listesine eğitimcilerin tepkili olduğunu belirten Akar, “Bizim Eğitim-Bir-Sen olarak temel görüşümüz aslında şu, tabii ödül yönergesi diye bir yönerge var, Milli Eğitim Bakanlığı'nın yayınlamış olduğu. Bu yönerge ölçütünce üç tane başarı belgesi alan kamu çalışanı üstün başarı belgesi almayı hak ediyor. Üstün başarı belgesi alan kişi de bu ölçüde ödülle başvuru yapma hakkını kazanıyor. Ancak buradaki aslında temel sorun yönerge ya da oradaki değerlendirme kriterlerinden ziyade bence burada bir ödülde kotanın olması. Diyor ki, başvuru yapan adaylar arasında toplam ilde bulunan çalışanların binde yirmisi kadarına ödül verilir. Yönerge bunu uyguluyor. Bundan önceki Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer döneminde iki yıl üst üste tüm eğitim çalışanlarına birer başarı belgesi verildi, pandemi ve akabindeki dönemi içine kapsayacak şekilde. Şimdi iki tane başarı belgesi alınca tabii daha önce de bir başarı belgesi olan kişiler burada üstün başarı belgesi almayı hak etti. Üstün başarı belgesi alınca da ödüle başvurma hakkına otomatik olarak sahip oldu. Şimdi burada ödül almayı hak eden veya bekleyen aday sayısı hiç umulmadık, beklenilmedik ya da öngörülmedik şekilde ciddi sayılara ulaştı. Böyle bir durum ortaya çıkınca da bir sıralama yapılmak mecburiyetinde kalındı. Bu sefer işte o bizim değerlendirme kriterleri devreye girdi. Geçtiğimiz dönemlerde değerlendirme kriterleri arasında akademik çalışmalar, herhangi bir yayını makalesi olanlar ya da patent gibi başvuruda bulunup böyle bilimsel çalışmalarda bulunan adaylar ilave puanlar alıp otomatik olarak doktora gibi yüksek lisans gibi kriterler biraz daha öne çıkartıyordu. Şimdi bu yönerge değiştirildi. Bu yönerge değiştirildikten sonra bu kriterler ortadan kalktı. Bunlar yerine yine belli başlı kriterler getirildi. Ancak asıl sorun kota konusu. Yani siz diyorsunuz ki “Evet sen üstün başarı belgesi aldın ama benim bir kotam var sen kotaya takıldın.” Bu kotada da şöyle bir durum var. Sıralama yapılıyor puan sıralaması. Puan sıralaması yapıldıktan sonra başvuran adaylar arasında en son puan eşitliği varsa diyor ki hizmet yılına bakılır. Hizmet yılında eğer bir eşitlik varsa daha önce ödül almış mı almamış mı? Almamışsa almamışa verilir gibi kriterler var. Ancak burada kotanın kaldırılması ve üstün başarı belgesi almayı hak eden bir eğitim çalışanı ya da öğretmen, memur artık kimse onun doğrudan aylıkla ödülü almaya hak kazanması lazım. Bizim itiraz ettiğimiz temel sorun bu. Baktığınız zaman eğitimin çok büyük bir çoğunluğunu öğretmenler oluşturuyor. Ancak listelerde yöneticiler var, memurlar var. Sonuçta burada herkesin yaptığı çalışmalar bağlı bulunduğu disiplin amiri tarafından değerlendirilip ona göre bir taltifte bulunabiliyor. Muhakkak ki emeğin başarının karşılığı ödülle muhakkak ki verilmeli. Ancak bu konuda da kota meselesi ortadan kaldırıldığında belki de bu aylıkla ödüllendirme gibi diyoruz ya burada tam aylık vesaire gibi bir durumda söz konusu değil. Yani birebir maaşın aynısı vesaire gibi bir durum değil, daha azı. Ancak bu tabii biraz daha böyle sembolik anlamda değer taşıyan bir ödül olduğu için bir de diğer sonraki dönemlerde eğer yöneticilik başvuruları vesaire yaptığında ilave puan getiriyor. Burada tabii dediğimiz sorunun ortadan kaldırılmasındaki en önemli durum bence kotanın ortadan kaldırılması. Herkese başarı belgesi verildi, iki yıl üst üste. Şimdi herkese başarı belgesi verilince otomatik olarak iki belge bir üçüncüsüyle tamamlanınca sayı bu sefer ciddi rakamlara ulaştı ve yarış başladı. Böylesi tartışmalar ortaya çıktı.” açıklamalarında bulundu.