BİLEREK SEÇTİK
Her geçen gün ilginin arttığı orkestrayı ve Eskişehir'in muhteşem çocuklarını Orkestra Şefleri Ramazan Albayrak ve Müzik Koordinatörü Kaan Kıran'la konuştuk. Ramazan Albayrak; 'Uyuşturucu satışının da, hırsızlığın da, sokak suçlarının da ağırlıklı olduğu bölge bu taraf. Merkezi binamız için Zafer Mahallesini bilerek seçtik, bir tesadüf değildi' dedi.

GÜN IŞIĞINA ÇIKSIN
Kaan Kıran; 'Şu an 410 çeşit enstrümanımız var. 18 Nisan konserinde bütün çocuklarımız sahne aldı. Türkiye'de belediyenin üstlendiği tek çocuk senfoni orkestrası biziz. Her zaman bağışçı arıyoruz. Özellikle bizim hedeflediğimiz bağış sistemi; bir hevesle alınıp da evde duran enstrümanları gün ışığına çıkarmak' dedi.

************************************
Röportaj AYŞEGÜL HÜMMET
Çoğumuz küçük yaşlarda sanata merak salmışızdır... Bu merakın odağı ise çoğu zaman bir enstrüman olmuştur. Belki bu ilgi aramızdan sanatçıların çıkmasına neden oldu, belki de sönüp gitti. Tepebaşı Belediyesi'nin kurduğu İki Elin Sesi Var Çocuk Senfoni Orkestrası çocukların içindeki sanat tutkusunu yeşertip onları bir enstrümanla tanıştırıyor.


Büyük başarılar elde eden ve en son Fazıl Say ile aynı sahneyi paylaşan orkestra bağışlarla büyüyor. Daha fazla çocuğun bu heyecanı tatması için ise heveslenip bir kenara bırakılan enstrümanlara ihtiyaç var. Her geçen gün ilginin arttığı orkestrayı ve Eskişehir'in muhteşem çocuklarını Orkestra Şefleri Ramazan Albayrak ve Müzik Koordinatörü Kaan Kıran'la konuştuk.

Öncelikle eğitmenlerimizi tanıyalım. Ramazan Albayrak ve Kaan Kıran kimdir?
R.A : 2014 yılında Anadolu Üniversitesi Viyola Bölümü'nden mezun oldum. Şu an Hacettepe Üniversitesi Orkestra Şefliği Bölümü'nde yüksek lisansımı yapıyorum.
K.K. : Ben de 2004 yılında Afyon Kocatepe Üniversitesi'nden mezun oldum. Orkestranın ve Tepebaşı Belediyesi'nin müzik koordinatörlüğünü yapıyorum. Aynı zamanda viyolonsel eğitmenliğini üstleniyorum. Projenin başından beri birlikte çalışıyoruz.

İki Elin Sesi Var Çocuk Senfoni Orkestrası'nda ne zamandan beri görev alıyorsunuz?
R.A. : Kuruluşundan beri orkestranın başındayız. İlk etapta viyola-keman eğitmeni olarak başlamıştım sonrasında ise şeflik serüveni başladı. Benimde kariyerim çocuklarla beraber değişti. Normalde sadece keman ve viyola derslerine girerken birden bire orkestranın şefi olarak buldum kendimi. Ozan hocanın yönlendirmesiyle beraber iki senedir orkestranın başındayım.

Orkestranın başlangıç serüvenini anlatır mısınız?
K.K : Bu sistemin örneği İstanbul'da var zaten. 10 sene önce kurulan bir Barışçıl Müzik Vakfı var. Proje danışmanımız Prof. Dr. Ozan Tunca ve Başkanımız Ahmet Ataç uyguladığımız El Sistema eğitim sistemi üzerine sohbet ederlerken 'Biz neden yapmıyoruz bunu?' diye düşünüyorlar. Belediye Başkanımız Ahmet Ataç da ekibiyle beraber çalışmalara başlıyor ve orkestra kuruluyor. İlk etapta çalışmaya yaylı çalgılarımızla 110 çocukla başladık. Üflemeli ve vurmalı çalgılarımız başlangıçta yoktu. Bu iki sene içerisinde 4 farklı nesil orkestra kuruldu. Toplamda koro ve orkestramızın sayısı 650'ye ulaştı, şu anki orkestramızın sayısı ise 450 civarında.

Orkestradaki tüm çocuklar sahne alıyor mu?
R.A. : En son Fazıl Say konserinde izlediğiniz orkestra iki farklı nesilden oluşuyor. İlk kurulan orkestra ve ikinci kurulan orkestradan oluşturulan karma bir orkestra. Üç orkestramız bu merkezimizde bir tane de Fevzi Çakmak Belde Evi'nde kurulan bir orkestramız var. Bu orkestralar farklı zamanlarda farklı repertuarlarda çalışıyorlar ama bu tarz konserlerde tek bir orkestraya yüklenmektense karma bir orkestra oluşturuyoruz. Bu durum çocuklar için de daha iyi oluyor.

Kaç farklı enstrüman kullanıyorsunuz?
K.K. : Şu an 410 çeşit enstrümanımız var. 18 Nisan konserinde bütün çocuklarımız sahne aldı. Türkiye'de belediyenin üstlendiği tek çocuk senfoni orkestrası biziz.

İstanbul'da kurulan Barışçıl Müzik Vakfı'yla bir bağlantınız var mı? Türkiye'de El Sistema'yı örnek alarak kurulan tek orkestra İki Elin Sesi Var mı?
R.R. : Hayır Barışçıl Müzik Vakfı'yla bir bağımız yok. Onlar da Venezuela'dan örnek alıyor. Biz Venezuela'yı direkt olarak alıyor ama bu sistemi Eskişehir'e de empoze ederek uyguluyoruz. Okul saatlerinden tutun da derste işlediğimiz konulara, konserlerde çaldığımız repertuarlara kadar hepsi bizim kendi oluşturduğumu bir eğitim sistemi. Tabi ki El Sistema'yı örnek alarak yaptığımız bir uygulama.

Bu orkestrayı Eskişehir'e uyarladığımızda hedefleri için neler diyebiliriz? Fikir olarak çocukları kötü alışkanlıklardan uzak tutmak amaçlanıyor mu?
K.K. : Fikir olarak aynıyız biz de. Çocukları kötü alışkanlıklardan müzik, sanat ve enstrüman dersleriyle uzak tutmaya çalışıyoruz. Hırsızlıktan, sokak çetelerinden, uyuşturucudan; aklınıza gelebilecek ve çocuklara empoze edilebilecek şeylerden uzak tutmaya çalışıyoruz.

Tabi ki Eskişehir'de de kötü olaylar yaşıyoruz. Belki çalışma merkezinin olduğu Gaffar Okan Caddesinde daha fazladır… Peki, merkezi bilerek mi bu mevkiiye kurdunuz?
R.A. : Emniyetten aldığımız bilgilerle burada merkezimizi açtık. Uyuşturucu satışının da, hırsızlığın da, sokak suçlarının da ağırlıklı olduğu bölge bu taraf. Zafer Mahallesini bilerek seçtik, bir tesadüf değildi. Bu araştırılmış ve daha sonra karar verilmiş bir konu.

Orkestra büyüyor, daha çok ses getiriyor ve başarıları artıyor. Bu başarı orkestraya olan ilgiyi de arttırıyor. Başvuru yapan çocuk sayısında artış olmuştur, çocukları seçmek için yetenek sınavı yapmayı düşünüyor musunuz?
K.K. : Herhangi bir yetenek sınavı yapmayı düşünmüyoruz. Kontenjanımız da bulunmuyor. Ön koşulumuz veya aidatımız da yok.

Yeni bir merkez kurulabilir mi peki?
R.A. : Biz çok istiyoruz daha çok çocuğa ulaşabilmeyi, daha fazla hayata dokunabilmeyi ama belediye kendi başına böyle bir kuruluşun altından kalkamaz. Mesela son orkestramızın kuruluşunda Sarar'ın bize çok büyük katkısı oldu. Hem çocukların kıyafetleri olsun hem nakdi bağış olsun. Enstrümanların birçoğunu Sarar'ın bağışlarıyla alabildik.

Bağışçı arıyor musunuz?
K.K. : Her zaman bağışçı arıyoruz. Vakıflardan, derneklerden bağışlar oluyor. Özellikle bizim hedeflediğimiz bağış sistemi; bir hevesle alınıp da evde duran enstrümanları gün ışığına çıkarmak. Çünkü hemen hemen herkes hayatının belirli bir döneminde bir enstrümana heveslenip sonrasında bırakmıştır. İşte o enstrümanlara bizim ihtiyacımız var. Her enstrüman bir çocuk demek bizim için.

Son konserinize Fazıl Say eşlik etti. Ondan önce Belçika'daki uluslararası yarışmada üçüncü oldunuz. Art arda heyecan yaşadı çocuklar. Nasıl bir süreç geçirdiniz? Çocuklar nasıl deneyimler edindi bu süreçte?
K.K : Daha önce hayatında uçağa binmeyen çocuklar, daha önce yurt dışına çıkmamış çocuklar, daha önce şehir dışına bile çıkmamış çocuklarımız vardı. Onların bu heyecanını görmek inanılmaz mutluluk verici bir şey. Belçika'da 22 ülkenin katıldığı 85 performansın olduğu yarışmada kendi klasmanımızda Avrupa üçüncüsü olduk. Hedefimiz Belçika'ya gidelim Neerpelt Festivali'ne katılalım orada yapılan işleri bir görelim olmuştu. Sistemin orada nasıl işlediğine bakmak istemiştik. Çocukların oradaki performansı jüriyi de etkilemiş olsa gerek ki üçüncülük ödülünü verdiler. Türkiye'den ilk defa bir orkestra katıldı bu yarışmaya. Bizden önce Boğaziçi Jazz Korosu katılmış. Orkestra olarak ilk defa biz katıldık. Normalde ilk defa katılanlara bir mansiyon ödülü verdiklerini fakat derece alan olmadığını söylediler. Bu zamana kadar biz ilk kez derece alan grup olduk. Aslına bakarsanız orada ilkleri yaşadık. Bizim için de çok büyük bir deneyim oldu.
R.A : Belçika'dan geldikten sonra 12 gün gibi kısa bir sürede Fazıl Say konserine hazırlanmamız gerekti. Tabi ki bu konser daha önceden planlanmıştı ama gidene kadar Belçika için hazırlanmıştık. Fazıl Say'ın eserlerine 8 Mayıs tarihinde hazırlanmaya başlayabildik. O da inanılmaz bir deneyim oldu bizim için. Fazıl Say gibi dünyaca ünlü bestecimiz, piyanistimizle aynı sahneyi paylaşmak inanılmaz gurur vericiydi. Fazıl Say'ın olduğu konserin düzenlemelerini de ben yaptım. Toplam 11 eseri düzenledim. Orada sizin yarattığınız bir şeyin çalınıyor olması çok gurur vericiydi. Sabahladık ama kesinlikle değdi.

Sizce müziğin hayatlarına girmesi çocuklara neler kattı?
R.A. : Çocukların olumlu anlamda değiştiklerini burada görüyoruz. Bunun yanında okuldaki öğretmenlerin geri dönüşleri çok iyi oluyor. 'Bir önceki dönem kurul kararıyla geçen çocuk nasıl oldu da bu dönem belge alabilir duruma geldi' diye soruyorlar. Ayrıca burada çocuklar çok sesli müziğin vermiş olduğu partisyon bilgisinden dolayı nasıl konuşacaklarını, nerede konuşacaklarını, nerede susacaklarını, nerede dinleyeceklerini çok iyi öğrendiler. Çocuklar burada birey olmanın farkına varıyorlar. Düşünün, iki senelik bir eğitimle Fazıl Say gibi dünyaca ünlü bir piyanistle aynı sahneyi paylaşıyorlar.

Konservatuara yetiştirdiğiniz öğrenci var mı?
K.K. : Evet, bu zamana kadar 12 tane konservatuara öğrenci gönderdik. 14 tane de Güzel Sanatlar Lisesi'ne öğrenci kazandırdık.

17 yaşını doldurduktan sonra orkestrada kalabiliyor mu çocuklar?
R.A. : Evet kalabiliyorlar. Biz yaş skalasını 7-17 olarak belirledik. 17 yaşını doldurup 18 yaşına giren öğrenciye de eğitimimiz artık bitti demiyoruz.

Enstrüman seçimleri nasıl yapılıyor?
K.K. : Kendileri seçiyorlar enstrümanlarını. Gitar, piyano ve bağlama bizde bulunmuyor. Eğer o enstrümanları seçerlerse başka birimlere yönlendiriyoruz. Yetenek, kulak veya herhangi başka bir şeye tabi tutmuyoruz çocukları. 'Ben keman çalmak istiyorum' demeleri yeterli bizim için.

Orkestra tamamen çocuklardan oluşuyor, şefleri ise sizsiniz. İleride aralarından kendilerini yönetecek bir şef çıkabilir mi? Yetiştirmeyi düşünüyor musunuz?
R.A. : Neden olmasın. Bunun için çalışmaları da yapıyoruz kendi içimizde. Bazen çocuklar sırayla çıkıp bir eser yönetiyor, çalıştırıyor.

Sahne arkasında kaç eğitmeniniz var?
K.K. : Toplamda 22 eğitmenimiz var. 5 Tepebaşı Belediyesi personeli, geri kalan 17 eğitmenimiz de dışarıdan hizmet alımıyla aldığımız eğitmenler. Büyükşehir Belediyesi Senfoni Orkestrası'ndan veya Anadolu Üniversitesi Senfoni Orkestrası'ndan sanatçı arkadaşlar burada enstrüman dersi de veriyor. Bu 17 kişilik eğitmen listesini oluşturan arkadaşlarımız oluyor kendileri. 4 tane de teknik personelimiz var.
Editör: TE Bilisim