Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), ilkokula başlama yaşına ilişkin yıllardır süren tartışmaları yeniden ele alarak kapsamlı bir düzenleme hazırlığına başladı. Mevcut uygulamanın, aynı sınıfta yaş farkını bir yılı aşan seviyelere taşıdığını bunun da akran zorbalığı ve akademik uyum sorunlarını artırdığını belirten Bakanlık, sınıfları daha homojen hale getirmek ve pedagojik uyumu güçlendirmek amacıyla zorunlu başlama yaşını yeniden düzenlemeye hazırlanıyor. Konuya ilişkin açıklamalarda bulunan Eğitim Sen Şube Başkanı Özkan Demirkol, 4+4+4 sisteminin ardından yaşanan sorunları hatırlatarak, başlama yaşının 72 aydan 66 aya çekilmesinin sonuçlarının bugün daha net görüldüğünü ifade etti.
YAZBOZ TAHTASI DEĞİL
“Eğitimde yapılacak olan planlamalarda pedagojik etkenler gözetilmeli, eğitim bileşenlerinin bilgisine başvurulmalıdır” diyen Demirkol, “4+4+4 sistemi başlamadan önce çocukların okula başlama yaşı 72 aydı. 4+4+4 sistemi başladıktan sonra sınıf öğretmenlerinin norm fazlası olarak çoğunluğa çıkması ilkokulların 5 yıldan 4 yıla düşürülmesi sonucu sınıf öğretmenlerini eritme konusunda sıkıntı yaşadı bakanlık. Öğretmenleri branşlaşma eğitimi adı altında bazı öğretmenleri branş öğretmeni olarak okullara gönderdi. Branşlaşma eğitimi yapamadığı öğretmenleri de değerlendirebilmek amacıyla ilkokula başlama yaşını 66 aya indirdi. Biz buna itiraz ettik çünkü pedagojik anlamda bu çocukların okula başlama yaşı bilimsel verilere ve uzman görüşlerine göre 72 ay olarak çocuğun bilişsel düşünsel zihinsel yeterliliği bu yönde olduğu için planlanmıştı. Sınıflarımızda çocuklar arasında 12 ay 13 aylık gibi bir yaş aralığı gördük. 1-2 aylık büyük çocuklar bile diğerlerine göre yapısal olarak zihinsel olarak daha gelişmiş görüldüğü için ve bu çocuklukta etkendir. Bu eğitimdeki bakış açısı çocukları eğitim süreçlerinden uzaklaştırdı. Çünkü çocuklar da yapamadı. Olmayacağı en başından zaten belliydi. 12-13 yıllık süreçte çocuklar denenmiş gibi bir şey ortaya çıktı. Tekrar 72 aylık diye söylemler çıktı. Net bir durum yok ama bu çocuklara yazık edildi. O dönemde 64 aylık çocuklar okula başladı o dönemlerde. Eğitim yazboz tahtası değil. Bizim çocuklarımız da denek değiller.
TOPLUM OLARAK ÖNLEM ALINMALI
Akran zorbalığının geçmişten bu yana eğitimde en çok zorlanılan alanlardan biri olduğunu söyleyen Demirkol, “Bunun temel sebeplerine inilmesi lazım. Başlıca ailelerin ekonomik sıkıntılardan kaynaklı olarak bir şekilde çocuklarına yansıtmaları oluyor. Sosyo-ekonomik kültür düzeylerinden kaynaklı olarak eğitim düzeyi dediğimiz bunun yanı sıra çocuğa yaklaşımdan kaynaklanıyor. Okullarda rehberlik hizmeti veren arkadaşlarımızın iş yükünün daha değişik alanlara yönlendirilmesi ve yeterli düzeyde okulda rehber psikolojik danışman öğretmen bulundurulmamasından kaynaklı oluyor. Toplumun çocukların gözünde daha farklı bir yere yerleştirilmesi. İnsanların sosyal ortamlarda birbirine tahammülsüzlükleri çocuklara örnek oluyor. Bir çocuk kulaktan yetiştirilmez, çocuk gördüğünü yaşar. Evde şiddet ortamı içeren televizyondaki diziler izliyor bunu da farkında olmadan arkadaşlarına yansıtıyor. Bizler okullarda disiplini sağlamakta zorluk çekiyoruz. Öğrenciye en ufak ses yükselttiğimizde veliler CİMER’e şikayet ediyor. Toplum olarak önlem almalıyız” ifadelerini kullandı.




