'Ölümü gösterip, sıtmaya razı etmek' diye bir söz var ya hani,

Eskişehirspor'un son günlerdeki hali aynı buna benziyor…

Olup bitenin özeti,

Net şekilde şu;

AKP gelip kulübün tam ortasına oturdu…

***

Şimdi gelin, Eskişehirspor Kulübünde olan biteni (gördüğümüz ve bildiğimiz kadarıyla) şöyle bir harmanlayalım…

Kulüp çok ciddi bir ekonomik bunalımda…

Sezon başı yapılan transferlerin neredeyse hepsi fos çıkmış…

Geçen yıldan kadroda olan nitelikli futbolcular ya gitmiş ya satılmış…

Artık Eskişehirspor'a verecek bir şeyi kalmayan Lawal kendi isteğiyle gitmiş…

Paralarını doğru düzgün alamayan futbolcular ise durumu Federasyona bildirip, kulübe ihtarı çekmişler…

Yani neresinden tutarsanız tutun, büyük bir başarısızlık var orta yerde…

Süper ligin en zayıf kadrosu…

Ülkenin tüm futbol ulemaları Eskişehirspor'a bakıp hayıflanıyor, üzülüyor ve ligin küme düşmeye en yakın takımı olarak değerlendiriyorlar…

17 maçta 10 puan…

***

İşte böyle bir ortamda kulüp olağanüstü kongreye gidiyor ve mevcut başkan Mesut Hoşcan yeniden aday oluyor…

Rivayetler havalarda uçuşuyor ama en güçlüsü Hoşcan'ın AKP'den icazet alarak yeniden aday olduğu…

Transferler ardı ardına geliyor…

Toplam 13 futbolcu…

Herkes merak ve heyecan içinde ikinci devrenin başlamasını bekliyor…

İlk maç Fenerbahçe…

Ardından Sivas galibiyeti ve Rize beraberliği geliyor, her ikisi de deplasmanda…

Antalya galibiyeti,

Eskişehirspor'a hayat öpücüğü veriyor…

***

Ancak bu arada ilginç bir şey oluyor;

İlk yarının 3'ncü haftasından itibaren başlayan ve Mesut Hoşcan'ı devre arasında olağanüstü kongre yapmak zorunda bırakan aleyhte tezahüratlar bıçak gibi kesiliyor…

O da ne?

Böyle bir şey nasıl olabilir, Hoşcan ve yönetimine söylemediğini bırakmayan tribünler birden dut yemiş bülbüle dönüyor…

Sahada görülen iyileşme ve direnç taraftarları fazlasıyla mutlu ederken, kulübün içinde olanlar-dışarı yansıyanlar ve rivayetler alıp başını gidiyor…

***

Türk Dünyası Kültür Başkenti Ajansı müdürü kulübe ceo olarak atanıyor…

Vali Güngör Azim Tuna,

Antrenmanları bile izlemeye başlıyor, deplasmanlara gidiyor, kulübün soyunma odasına kadar giriyor…

Tribünlerde birkaç yıl önceki 'Kadir Çalışıcı' için atılan slogan yeniden hayata geçiyor;

'Vali Baba, Vali Baba, Vali Baba…'

Kulübün yönetimine sanki KAYYUM atanıyor…

Mesut Hoşcan ve yönetimi neredeyse devre dışı…

Basın toplantılarının yapıldığı yerden tutun, kulübün ve kulüp yönetiminin tüm alışkanlıkları değişiyor…

***

Şimdi;

Eskişehirspor'un başarısı ve ligde kalabilmesi için her yol mubah mı?

Nasıl kalırsa kalsın,

Ne olursa olsun,

Eskişehirspor ligde kalsın mı?

Takımın ligde kalması elbette hepimizin en büyük isteği…

Ancak neyin pahasına?

Mesut Hoşcan ve yönetimi bu durumdan memnun mu?

Devre dışı bırakılmalarından yani?

Bunların hepsini kabul edeceksek,

ADALET duygumuzu neremize… saklayacağız?

Eskişehirspor'un gerçekten başarılı olduğuna ve gösterdiği çabayla hak ederek ligde kaldığına nasıl inanacağız?

***

En kötüsü de galiba şu;

Ya hem bu hale gelip, hem de ligden düşersek?